011009 Irland EU-Vertrag Stimmung
1 Ekim 2009Lizbon Antlaşması, İrlanda’da ikinci kez referanduma sunuluyor. 2008 yılının Haziran ayında yapılan ilk referandumda İrlanda halkı Lizbon Antlaşması’na ‘hayır' demiş, bu tutum Avrupa Birliği’nde önemli bir krize yol açmıştı. Bu gelişmelerden sonra Avrupa Birliği kimi tavizlerde bulunarak, Lizbon Antlaşması’nda İrlanda’nın isteği doğrultusunda bazı küçük değişiklikler yapmıştı. Şimdi söz sırası yine İrlanda halkında; uzmanlar ekonomik krizden çıkışı Avrupa Birliği’nde görenlerin ‘evet’, ekonomik krizin faturasını mevcut hükümete çıkaranların ise ‘hayır’ oyu kullanacağı görüşünde. İrlandalılar Lizbon Antlaşması’nı bir kez daha reddederse, antlaşma tarihe karışacak. Dublin referandum öncesi heyecanlı.
Öğrenciler aktif
İrlanda’nın başkenti Dublin’deki Henry Caddesi insanlarla dopdolu. Müşteriler, ellerinde alışveriş poşetleri bir dükkândan diğerine koşuyor. Kalabalığın tam ortasında üzerlerinde “evet, evet, evet” yazılı tişörtler olan bir öğrenci grubu dikkat çekiyor. Gruptan Patrick Molloy, “sokaktaki insanlarla konuşuyoruz, afişler dağıtıyoruz, onlarla anlaşmanın içeriği hakkında tartışıyoruz. İrlanda’nın lehine olabilecek nedenler göstererek onları ‘evet’ oyu kullanmaya ikna etmeye çalışıyoruz" diyor. Molloy, büyük siyasi partilerin yanı sıra Lizbon Antlaşması’nın kabul görmesi için lobi faaliyetleri yürüten “Evet Kuşağı” adlı küçük bir oluşumun üyesi. Molloy, küresel ekonomik krizden ağır darbe alan İrlanda için tek çıkış yolunun Avrupa Birliği olduğu kanısında. Bu küçük grubun birkaç metre ötesinde ise James Bradley ve arkadaşlarından oluşan sol eğilimli bir diğer grubun küçük standı göze çarpıyor. Bu grup ise, Lizbon Antlaşması’nın onaylanması halinde bunun İrlanda’da askerileşme eğilimine yol açacağını savunuyor. James Bradley, özellikle genç seçmenlerin Avrupa Birliği karşıtı olduğunu belirtiyor: “Yaşlılar evet oyu vermek istiyor, gençler ise hayır... Bu konuda çok büyük farklar görülüyor.”
"Halk fikir sahibi değil"
Dublin sokaklarında görülen afişler birbirine benzer nitelikte. Sade ifadeler, eleştiriler, basit söylemler. Dublin'deki bir okulda ülkenin üst düzey politikacıları ile bir tartışma oturumu düzenleyen öğrenci Cale Perin, İrlandalıların Lizbon Antlaşması’nın içeriği hakkında çok da fazla fikir sahibi olmadığı görüşünde: “Lizbon Antlaşması’nın gerçekten ne getirebileceği konusunda o kadar çok insan bilgisiz ki… Her iki tarafta da çok fazla panik yaratan var. Hiç kimse konunun gerçekten ne olduğunu bilmiyor.”
"Seçmenler Cowen'ı cezalandırabilir"
İrlanda Sosyal Refah Bakanı Mary Hanafin, İrlanda’nın ekonomik krizle mücadelede yalnız kalmaması için Lizbon Antlaşması’na ihtiyacı olduğunu belirtiyor. Bakan, Lizbon Antlaşması’nın onaylanması halinde ülkenin bağımsızlığının bundan zarar görmeyeceğini savunuyor. Ancak Hanafin, seçmenlerin iktidarı döneminde işsizlik oranının yüzde 14’e çıktığı Başbakan Brian Cowen’i ‘hayır’ oyu kullanarak cezalandırmasından endişe duyuyor. Bakan şöyle konuşuyor:
“Evet, böyle bir tehlike söz konusu. Ekonomik kriz ağır şekilde hissedildiği ve aileleri yük altında bıraktığı için birçok insan hayal kırıklığına uğramış durumda. Bir parti haricinde, büyük muhalefet partileri de dahil olmak üzere bütün partilerin referandumdan ‘evet' çıkması için uğraş vermesi, bu konunun parti politikası ya da hükümet ile ilgili olmadığını gösteriyor. Bu daha büyük bir konu, İrlanda’nın geleceği ile ilgili"
"AB yoluna devam eder"
Ülkedeki işveren kuruluşları ve büyük sendikalar da Lizbon Antlaşması’nı destekliyor. Ayrıca, İrlanda'nın bu anlaşmaya onay vermemesi halinde, Avrupa Birliği içinde büyük eleştirilere maruz kalabileceği iddiaları dile getiriliyor. Lizbon karşıtı Avrupa Parlamentosu üyesi sosyalist Joe Higgins ise bu görüşte değil. Bakan, Lizbon Antlaşması'nın işçi haklarını tehlikeye düşüreceğini savunuyor: “Lizbon Antlaşması Avrupa Birliği’nin geleceğine yöne verecek. İrlanda halkının Avrupa Birliği’nde kalması ile ilgili bir durum değil bu. İrlanda’nın hayır oyu kullanması halinde, Avrupa Birliği kendi kuralları ile yoluna devam eder. Siyasi kesim çok tepkili yaklaşsa da, milyonlarca Avrupalının bunu memnuniyetle karşılayacağını düşünüyorum. Ancak Avrupa Birliği, insanların demokratik iradesine saygılı olmak zorunda.”
Son kamuoyu yoklamalarında, hayır diyenlerin oranı yüzde 25 civarında, evet diyenlerin oranı yüzde 48 ila 55 arasında değişiyor. Geri kalan seçmenler ise kararsız.
Bernd Riegert/Çeviri: Başak Özay
Editör: Beklan Kulaksızoğlu