Almanya’da maneviyata dönüş
13 Eylül 2007Almanya’da din ve devlet işlerinin ayrımı ve inanç özgürlüğü Anayasa’da yer alıyor. Vatandaşlar istediği dini seçmekte özgürler.
Her ne kadar son zamanlarda kiliseler pazar günleri boş kalsa da uzmanlar Almanlar için manevi değerlerin önem kazanmakta olduğunu belirtiyor.
Bu değerlerin özü Hristiyanlıkta yatıyor. Almanya’daki insanlar bu değerleri savunma arzusunu duyuyorlar.
“Öncü kültür” tartışması
Bu durum bilhassa “öncü kültür” ve cami yapımı gibi tartışmalarla kendini belli ediyor. Bu polemik genelde çeşitli dini toplumların simgeleri ve bu simgelerin ne kadar göze battıkları etrafında dönüyor.
Bunun son örneğini, Almanya’daki okullarda haç sembolünün bulunması ile ilgili tartışmalar oluşturuyor.
Meryem Brigitte Weiß, salonunda oturmuş öğrencilerinin ona hediye ettikleri fotoğraf albümünün sayfalarını çeviriyor.
Weiß, “Bu onlar düzenledi bana. Yeni mezun ettiğim sınıfım. Buradan sadece bir tane resim göstermek istiyorum size. Bir dakkikaaaa.... Ha, işte!” diyor.
Başörtülü öğretmen
Bir grup fotoğrafının bulunduğu sayfayı açıyor: 20 küsür öğrenci ve onun yanında 52 yaşındaki beyaz başörtüsü ile duran öğretmenleri.
“Sınıfın karşısına böyle çıkıyorum ve manzara böyle görünüyor. Bu da sınıf fotoğrafı. Burada kenarda duruyorum. Biraz tuhaf bakmışım ama olsun. Gördüğünüz gibi öğrencilerim hiç rahatsız olmuyorlar. Fotoğrafın altına ‘En iyi öğretmen’ diye yazmışlar. Derslerine girebilecek en iyi öğretmen benim. En azından onlar böyle düşünüyor.”
Meryem Brigitte Weiß öğretmenlik hayatından bahsederken sevinç, öfke, gurur ve korku gibi duygular arasında gidip geliyor. Öğrencileri için her ne kadar tartışmasız iyi bir öğretmen olsa da politikacıların gözünde okul yasalarına aykırı davranıyor.
”Öğrenciler dini etkiden korunmalı”
Eğitim Bakanlığı sözcüsü Herbert Spieß şöyle konuşuyor: “Bu ülkede bir tarafsızlık ilkesi geçerlidir. Başörtüsünün hangi sebeplerden dolayı taşınması değil üçüncü sahısların bunu nasıl algıladıkları önemli. Ve öğrenciler yasa gereği herhangi bir dinin etkisinden korunmalıdır.”
Federal Anayasa Mahkemesi’nin 2003 yılında verdiği karar uyarınca, Almanya’da bulunan her dini topluluğa eşit muamelede bulunulmuş olsaydı, Meryem Brigitte Weiß da bu yasaları kabul edeceğini söylüyor.
”İslam’ı istemiyorlar”
Weiß, eyaletlerin, yasaları uygularken İslam dini sözkonusu olduğunda çok daha ince eleyip sık dokumalarından şikayetçi. Hemen hemen bütün eyaletlerde başında yahudi takkesi Kipa ya da boynunda bir haçla, hatta Katolik geleneksel kıyafetleriyle ders verebilen öğretmenler mevcut. Bu tür kıyafetler ya da aksesuarlar hrstiyan ve batı dinlerini simgelediği için taşımak serbest.
“Bu politik bir olaydır. Bu ülkede İslam’ı istemiyorlar” diyen Weiß, yargı yoluna başvurduğunu kaydediyor ve “ya herkes bu tür simgeleri taşıma özgürlüğüne kavuşsun ya da hiç kimse takmasın” talebinde bulunuyor.
Başörtüsü yasağına onay
Fotoğrafçı ve kameramanlar Düsseldorf İdare Mahkemesi önünde adeta Weiß’ın üzerine yükleniyorlar. Hakimler davayı geri çeviriyor ve başörtüsü yasağını bir kez daha onaylıyorlar. Peki ya Almanlar Hristiyanlığın sembollerini ne kadar önemsiyor?
Sankt Ursula özel okulundaki öğrenciler her sabah derse başlamadan önce istavroz çıkartıyor ve öğrencilerden bir tanesi sabah duasını okuyor.
Devlet finanse ediyor
Sankt Ursula gibi dini okullar Almanya’da yaygın bir okul formu ve devlet tarafından yüzde doksan oranında finanse ediliyor. Maliyetin geri kalanını kiliseler karşılıyor ve devlet standartlarını örnek alarak öğretmen ve öğrencilerini seçiyor.
13. sınıftaki din dersinde öğretmen “İnanç nedir?” sorusunu soruyor. Sarah bu sorudan daha ilginç sorular olduğunu düşünüyor ve boynundaki haçtan kolayca vazgeçebileceğini vurguluyor:
“Bence bu bir çok kişi için sadece bir moda aksesuarı. Gerçekten inancı temsil eden bir sembol olduğunu düşünmüyorum. Ben şahsen sembol taşımıyorum.”
Hristiyan değerleri ön planda
Ancak aileler farklı düşünüyorlar. Sankt Ursula Okul’unun verdiği kaliteli eğitimle beraber Hristiyan değerlerinin başka okullara nazaran daha ön planda olması onlar için önemli bir faktör.
“Bu tür okullara kendilerini dışladıkları için sitem ediliyor. Ancak çocuklar için bu bir avantaj. Çünkü daha oturmuş karakterlere sahipler ve bu durum onların diğer gruplarla olan ilişkilerinde kendilerine güvenmelerini sağlıyor.”