Altın değerlenince takılar kuyumcuya dönüyor

Köln'de Türklerin de yoğun yaşadığı Eigelstein caddesinde dolaştığınızda özellikle kuyumcu dükkânları dikkatinizi çekiyor. “Her türlü altın takı ve saat alınır ve satılır” şeklindeki tabelalar adım başı karşınıza çıkıyor. Zira kuyumcular tam anlamıyla altın çağını yaşıyor.

Altın fiyatları rekor üstüne rekor kırıyor. Her dükkânda, evdeki altınını paraya çevirmeye gelmiş müşteriler ile karşılaşmak mümkün. Annette Römer de bunlardan biri. Römer elindeki altın kolyeyi satmak istiyor: "Bu kolye çok güzel ama ayrılık vakti geldi. Annemden yadigâr, ama şimdi çok para ediyor. Bu parayla çok güzel bir tatile çıkabilirim. Bu yıl muhakkak Türkiye'ye gitmek istiyorum.”

Köşede bucakta kalan altınlar

Kuyumcu Gıyasettin Kaya, her gün birçok kişinin dükkânının kapısını benzeri sebeplerle çaldığını söylüyor.

„Altının fiyatı yüksek, insanların da paraya ihtiyacı var" diyen Kaya, "Örneğin bir seyahat için para gerektiğinde ellerindeki altını satıyorlar. İnsanların bu aralar köşede bucakta sakladıkları altınların paraya çevirdiği fark ediliyor” şeklinde konuşuyor.

Kuyumcularda altın alımı arttı

Kuyumcu Kaya, geçen yıl altın alımının yüzde 50 ilâ 70 arttığını söylüyor. Müşterilerinin eski saatlerden altın dişlere kadar dükkâna çeşit çeşit altın getirdiğini anlatan Kaya şunları söylüyor:

"Ama en çok takılar, bazen de farklı boylarda külçeler getiriyorlar. Bazıları eskiden yatırım olarak altın para almış kötü gün için şimdi onu satıyor. Ama çoğunlukla takı geliyor”

Onsu 1600 dolar

Buna şaşırmamak gerek, zira altının onsu bugün 1600 dolardan satılıyor. Bu yüzden de çoğu kişi ufak bir hazine bulma ümidiyle aileden kalma takılarını tekrar gözden geçiriyor.

Annette Römer de annesinden kalma takıları satıyor. Römer „Bakalım, Türkiye'de altın ucuz deniyor. Belki tatile gidip yeni altın alırım ve kendime yeni bir kolye yaptırırım. Sanırım, annemin buna hiçbir itirazı olmazdı“ şeklinde konuşuyor.

Altın takı gözde değil

Annette Römer'in ardından elindeki altını satmak için kuyumcuya başkaları da geliyor. Bir kadın küpelerini satmak isterken, bir adam koleksiyon yaptığı altın paraları elden çıkarmak için kuyumcunun kapısını çalıyor.

Gıyasettin Kaya, altınlarını satanların sayısındaki artışın tek nedeninin altın fiyatlarının yükselmesi olmadığını belirterek "Altın takılar o kadar gözde değil, bu aralar daha çok gümüş takılar moda. İnsanlar da ‘kullanmıyorum, bari satıp istediğim bir şey alayım' diyor” şeklinde sözlerini sürdürüyor.

Altının da riski var

Ayrıca son yıllardaki krizlerin de birçok insanı tedirgin ettiği belirtiliyor. Önce ABD'li dev yatırım bankası Lehman Brothers'ın iflası ile tetiklenen finans krizi, şimdi de Euro krizi. Bu nedenle birçok yatırımcının altına yöneldiği kaydediliyor. Ancak Kuzey Ren Vestfalya Tüketici Hakları Merkezi'nden Ralf Scherfling bu seçimin de risksiz olmadığına dikkat çekiyor.

"Altına yatırım yapanların, bunun faizinin ya da temettüsünün olmadığını bilmesi gerek" diyen Scherfling "Sadece olası değer kazanımına bel bağlıyorsunuz. Altın fiyatı da dolar ile ölçüldüğü için, yine de bir kur riski ile karşı karşıyasınız” şeklinde uyarıda bulunuyor.

Göçmenler arasında altın geleneği sürüyor

Bu nedenle insanlar tekrar ellerindeki altını satmaya yöneliyor. Kuyumcu Gıyasettin Kaya'nın yine de, satın aldığı altın kolyelerin ve takıların elinde kalacağı yönünde bir korkusu yok.

Almanya'da yaşayan göçmen asıllıların örneğin düğünlerde geline takmak için hâlâ altın aldığını ya da armağan olarak altın verildiğini, bunun bir gelenek olduğunu belirten Kaya, yine de genel olarak altın alımında bir gerileme olduğunu kaydediyor.

"Birkaç akşam yemeği çıkar"

Kolyesini kuyumcuda bırakan Annette Römer, aileden kalma takısını sattığı için biraz hüzünlü, ancak sonuçta yine de memnuniyet ağır basıyor. Römer şöyle konuşuyor:

„Yok, gerçekten iyi bir alışveriş oldu bu. Kaç paraya sattığımı söyleyemem, ama Türkiye tatilinde birkaç akşam yemeğini çıkardım diyebilirim!“

© Deutsche Welle Türkçe

Thomas Latschan / Çeviren: Aydın Üstünel

Editör: Başak Özay