Bosna'nın gülmeyen yüzleri
15 Mayıs 2012Bosna Hersek'in kuzey doğusunda Drafniçi adlı küçük bir yerleşim yeri... Kır yaşantısını bir tabloda seyrediyormuş izlenimi veren beyaz badanalı, küçücük bahçeli, pencere önlerinde çamaşır asılı evler… Sessiz sokaklar...
Ancak ilk izlenim bazen yanıltıcı olabiliyor. Burada sadece yaşlı kadınlar yaşıyor. Eşlerini, oğullarını savaşta kaybetmiş, burada yaşamayı kendileri seçmemiş kadınlar... Savaş mültecileri...
Drafniçi’de yaşayanlardan biri de 73 yaşındaki Ayşe Hukiç. Hukiç hayata karşı tek başına ayakta kalmayı erken yaşta öğrenmiş. Eşini genç yaşta kaybeden Hukiç, savaş başlamadan önce beş oğlu ve bir kızıyla birlikte Srebreniça yakınlarında Sase adlı bir köyde yaşıyormuş. Bosnalı Sırpların eski komutanı Ratko Mladiç Bosna'nın doğu bölümünü ele geçirmeye karar verdiğinde köy ateş hattının ortasında kalmış.
Ayşe Hukiç bir toplama kampına yerleştirilmiş, çocuklarıysa Srebreniça'ya kaçmış. Katlanması çok zor günler geçiren Hukiç, şiddet görmüş, susuz bırakılmış... Sonunda eve dönmeyi başardığındaysa, beş oğlunun de öldüğü haberiyle yüzleşmek zorunda kalmış. Hukiç başından geçenleri anlatırken, "Oğullarıma ağlamadığım tek günüm, tek gecem yok. Ben giderken hepsi hayattaydı, geri döndüğümdeyse hiçbiri yoktu. Hepsi o kadar iyi çocuklardı ki..." deyip ağlamaya başlıyor.
Hâlâ kampta yaşıyorlar
Birleşmiş Milletler'in "güvenli bölge" ilan ettiği Srebreniça, 1995'te Ratko Mladiç komutasındaki Sırp ordusu tarafından ele geçirildi. 14 yaş üstü yaklaşık 8 bin Boşnak erkek öldürüldü. Ayşe Hukiç ise kızı Hayra ve torunu Fuad'la birlikte kenti terk ederek bir mülteci kampına sığındı. Hukiç kızı Hayra’yla birlikte katliamdan 17 yıl sonra hâlâ aynı kampta yaşamaya devam ediyor. Geçmişin acılarını en derin şekilde yüreklerinde taşıyorlar. Hayra "Ne yaşananları ne de kardeşlerimi asla unutmayacağım. Benden çocukluğumu çaldılar. Bir türlü yaşananların üstesinden gelemedim" şeklinde konuşuyor.
Mülteci kampı sakinlerî insani yardım kuruluşlarından gelen yardımlarla ve bağışlarla geçiniyor. Yerleşimin ne su tesisatı var, ne de asfalt bir yolu... Ancak iki kadın da Srebreniça'ya geri dönmeyi düşünmüyor. Ayşe Hukiç "Geri dönülecek bir şey yok. Oraya, Sırpların yaşadığı o yere geri dönecek kadar akılsız değilim. Kendimi hemen şimdi nehre atıveririm daha iyi" diyor.
Mültecilere sıra gelmiyor
İşsizliğin yüzde 43'lere vardığı bir ülkede, herkesin yeterince derdi var. Dolayısıyla mültecilerin kaderi çok az kişiyi ilgilendiriyor. Kampta çalışma imkânı yok, gençler için geleceğe dair küçücük bir umut pırıltısı bile mevcut değil. Hayra'nın oğlu Fuad bu nedenle kamptan ayrılıp Saraybosna'ya gitmiş. Fuad burada ilahiyat eğitimi alıyor. Annesi ve anneannesinin aksine onun hayallerini doğduğu topraklara, Srebreniça'ya geri dönmek süslüyor. Fuad "İnşallah düşümü gerçekleştirip, doğduğum kentte, Srebreniça'da çalışmaya başlayacağım. Ben oraya aidim, oralıyım. Benim toprağım orada..." açıklamasını yapıyor.
Bosnalı Sırpların eski komutanı Ratko Mladiç'in hedefi Srebreniça'yı sonsuza dek Müslümanlardan temizlemekti. Ancak Mladiç’in bu plan suya düşmüş gibi görünüyor. Zira Lahey'deki mahkeme Mladiç'e verilecek cezayı tartışadursun, Srebreniça'da bugün hâlâ birçok Müslüman yaşıyor, bugün yine birçok Müslüman Srebreniça’ya “memleketim” diyor.
Eski Yugoslavya için kurulan Lahey'deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'ndeki son davalardan biri “Balkan kasabı” olarak bilinen Bosnalı Sırpların eski komutanı Ratko Mladiç'e ait. Halen soykırım ve insanlığa karşı suç işlediği iddiasıyla yargılanan Mladiç, Müslümanlara karşı "etnik bir temizliğe girişmekle" suçlanıyor.
©Deutsche Welle Türkçe
Zoran Arbutina / Çeviri: Banu Wöltje
Editör: Ercan Coşkun