Brexit sürecinde parlamentoya söz hakkı
3 Kasım 2016
Londra'daki Yüksek Mahkeme, Britanya hükümetinin Brüksel ile Avrupa Birliği'nden (AB) çıkış görüşmelerini başlatma tarihinin parlamentodaki oylamayla belirlenmesine hükmetti. Mahkeme böylece hükümetin bu konuda parlamentoya danışmadan karar almasına yapılan itirazı haklı bulmuş oldu.
Britanya Başbakanı Theresa May, AB üyeliğinin sona erdirilmesinin parlamentonun oyuna sunulmasını reddetmişti. May, Lizbon Antlaşmasının 50'inci maddesi doğrultusunda yapılacak olan Brexit tarihi ile ilgili görüşmelerin hükümetin yetki alanına girdiğini, ancak parlamenterlerin görüşlerinin de alınacağını söylemişti. May hükümetinin mahkeme kararının iptal edilmesi için Yargıtay'a başvurma imkanı bulunuyor.
Haziran ayındaki referandumda çoğunluk Britanya'nın AB'den ayrılmasını istemiş, Başbakan Theresa May de en geç 2017 Martının sonuna kadar üyeliğe son verilmesi için AB'ye başvurulacağını duyurmuştu. Mahkeme kararının AB üyeliğinin sona erdirilmesiyle ilgili görüşmelerde izlenecek yol haritasını etkileyebileceği belirtiliyor. Parlamento çoğunluğunun Brexit yönünde oy kullanacağı da kesinleşmiş değil. Britanya parlamentosunun her iki kanadında da AB'den ayrılmaya karşı olanlar çoğunluğu oluşturuyor. Yargıtay'ın Yüksek Mahkeme kararını tasdik etmesinin parlamentoya hükümetin müzakere stratejisini etkileme imkânı yaratacağı belirtiliyor.
Parlamento çoğunluğu Brexit'e karşı
Parlamentoya söz hakkı tanınması için Yüksek Mahkeme'ye başvuranlardan iş kadını Gina Miller, AB'den ayrılma gibi hayati bir konuda parlamentonun devre dışı bırakılamayacağını söylemiş, karşı taraf ise Britanya'nın AB'den ayrılmasına seçmenin oylarıyla karar verildiği tezini savunmuştu.
Hükümetin çıkış görüşmelerinde izleyeceği yol hakkında May'ın genel başkanı olduğu Muhafazakar Partinin parlamento grubu da söz hakkı tanınmasını talep etmişti. Başbakan May, görüşmelerde hükümetinin pozisyonunu zayıflatabileceği gerekçesiyle bu talebi ret etmişti. May, "Brexit süreci hakkında sürekli yorum yapılmasına karşı olduğunu" söylemişti.
© Deutsche Welle Türkçe
DW/dpa/AG/HS