Christian Mihr: Deniz Yücel istisna değil
13 Mayıs 2019Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Almanya Temsilcisi Christian Mihr, Der Spiegel'e verdiği demeçte, Türkiye'de gazetecilere yönelik baskının çok uzun yıllardan beri olduğunu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu baskıyı artırdığını, 2016 Temmuz'undaki darbe girişiminden bu yana durumun daha da şiddetlendiğini ifade etti. Mihr, her basın kuruluşunda cezaevinde olan gazetecilerin olduğunu söyledi. Mihr, "Deniz Yücel'in anlattıkları (işkenceye dair) istisna değil" diye konuştu.
Christian Mihr, gazetecilerin gözaltına alınmalarının ardından gazetecilerin haklarındaki suçlamaları kabule zorlanmaları için işkence tehdidinin bulunduğunu söyledi. Mihr, gazetecilerin polislere yönelik işkence suçlamasıyla ilgili yaptıkları suç duyuruları ya da verdikleri şikayet dilekçelerinin üzerine nadiren gidildiğini, işkencenin çoğu zaman cezasız kaldığını belirtti.
Die Welt gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel Türkiye'de "terör örgütü propagandası” ve "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamalarıyla yargılandığı dava kapsamındaki savunmasını geçen cuma günü Berlin Tiergarten Asliye Mahkemesi'nde yapmıştı.
Yücel savunmasında "Silivri 9 No'lu cezaevinde üç gün boyunca işkenceye maruz kaldım. Belki Türkiye Cumhurbaşkanı'nın ya da yakın çevresinin talimatıyla, ama her hâlükârda onun tarafından hedef gösterilerek, onun sorumluluğunda işkence gördüm. Öyle ya da böyle yaşadıklarımın bir numaralı sorumlusu, Recep Tayyip Erdoğan'dır" demişti.
Yücel işkenceyle ilgili olarak 2017'de şikayetçi oldu
Deniz Yücel mahkemedeki ifadesinde kendisine Silivri Cezaevi'nde işkence ettiğini belirttiği infaz koruma memurları Osman Andıç, Mustafa Aydın, Fırat Koçoğlu, Bilgican Kodal ve Adel Yada hakkında 4 Nisan 2017 tarihinde şikayetçi olmuştu.
Yücel'in avukatları Veysel Ok ve Ferhat Çağıl Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdikleri dilekçede, müvekkillerinin Silivri'ye sevkedilmesinin akabinde yoğun ve sistematik bir kötü muameleye maruz kaldığını, psikolojik ve fiziki müdahalelerin yaklaşık bir hafta sürdüğünü ve ardından sona erdiğini belirttiğini kaydetti.
Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı Yücel'in şikayetçi olduğu şüphelilerin (infaz koruma memurları) ifadelerini aldı. Şüpheliler Başsavcılığa verdikleri ifadede, Yücel'i darp ya da hakaret etmediklerini belirtti. Başsavcılık bu ifadelerin ardından Yücel'in avukatlarının kovuşturma açılması talebini reddetti.
Bunun üzerine Deniz Yücel'in avukatları 7 Şubat 2018 tarihinde karara itiraz etti. İtirazı değerlendiren Silivri Sulh Ceza Hakimliği ise 13 Şubat tarihinde verdiği kararda, itirazı reddetti.
Kararda Yücel'in Silivri Cezaevi'ne girdikten sonra ilk muayene formunda yazılı olarak darp ve cebir görmediğini belirttiği, revir kayıtlarında darp-cebir ve sağlık raporlarının bulunmadığı kaydedildi. Sulh Ceza Hakimliği bu gerekçelerle, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına Yücel'in avukatlarının yaptığı itirazı reddetti.
Alman siyasetçilerden tepki
Deniz Yücel'in Türkiye'de yargılandığı dava kapsamında geçen cuma Berlin'de verdiği ifadede, Silivri Cezaevi'ndeyken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisini hedef göstermesinin ardından bazı infaz koruma memurlarınca fiziksel ve psikolojik işkence gördüğünü söylemesi, Almanya'da geniş yankı uyandırmıştı.
Almanya Dışişleri Bakanlığı, Yücel'in ifadeleriyle ilgili olarak, Ankara'yı Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşme’ye sadık kalmaya çağırırken, bazı Alman siyasetçiler, işkence iddialarının "derin endişe verici" olduğunu belirterek, Türkiye'yi eleştirmişti.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy ise Yücel’in Türkiye işkenceye maruz kaldığı yönündeki ifadeleri üzerine Almanya Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün yaptığı açıklamaya cevap vermişti. Aksoy, "Türkiye’yi karalamaya çalışan bu tür asılsız iddiaların resmi makamlarca ciddiye alınmasını ayrıca manidar buluyoruz" demişti.
DW / HT, GA
© Deutsche Welle Türkçe