Demir Perde'ye uzanan köprü
27 Ekim 2012Almanya’nın en eski bölgesel ekonomik atılımı olarak adlandırılabilecek Doğu Avrupa Komisyonu 1952 yılında Alman özel sektörü ile Alman Sanayiciler Birliği gibi meslek kuruluşlarının işbirliğiyle ve Demir Perde'ye ekonomik köprüler kurmak gayesiyle ihdas edilmişti.
Özel sektör Doğu Avrupa Komisyonu Başkanı Eckhard Cordes “Komisyon ilk günden itibaren, Avrupa’nın savaş yüzünden ekonomik bölünmüşlüğünü aşma hedefiyle çalıştı” diyor.
Komisyonun kurulduğu 1952 yılında Almanya ekonomik mucizesinin tam ortasındaydı ve ihracatta büyük hamleler yapmaktaydı. Ama gözler Batı’ya çevriliydi. Doğu Bloku o yıllarda Alman şirketleri açısından keşfedilmemiş, bilinmeyen bir yerdi.
Cordes “1950’li yılların başlarına kadar Almanya’nın Doğu Avrupa ile ekonomik ilişkisi yoktu. Varşova Paktı başkentlerinde Alman şirketleri temsil edilmiyordu. Ticaret anlaşmaları yoktu. Şimdi bütün bölgeyi ağ gibi ören dış ticaret temsilcilikleri geçen 60 yıl içinde kuruldu” şeklinde konuşuyor.
'Yol oldukça dikenliydi'
Ama hedefe çıkan yol oldukça dikenliydi. Avrupa’da Soğuk Savaş hüküm sürüyordu. Batının piyasa ekonomisi ile doğunun merkezi plan ekonomisi rekabet halindeydiler. Özel sektör Doğu Avrupa Komisyonu Başkanı Eckhard Cordes “Temaslar başladığında Alman şirketleri doğudaki özel kuruluşlarla değil devlet şirketleriyle görüşmek zorundaydı. Böyle bir ortamda bilgi ve tecrübelerin paylaşılması, Doğu Avrupa ile ticari ilişkilerde ortak politikaların uygulanması özel sektörümüzün çıkarınaydı. Doğu Avrupa Komisyonu’nu kurma fikri de ihracatçı şirketlerin dış ilişkilerini tek elden koordine etme ihtiyacından doğdu” açıklamasını yapıyor.
Dış ticaretteki ilk bölgesel Alman girişimi işadamlarıyla meslek kuruluşları ve sanayiciler birliği tarafından başlatıldı. "Ticaret kanalıyla değişim" düsturunu benimseyen Alman özel sektörüne, Willy Brandt ve Egon Bahr gibi ileri görüşlü politikacıların Soğuk Savaş sırasında izledikleri politikalar da yardımcı oldu. Alman dış politikası da zaten, "yakınlaşma yardımıyla değişim" düşüncesini düstur edinmişti. Doğuya açılımın ilginç yanı ise, muhafazakâr sayılan Alman özel sektörünün yakınlık duyduğu Hrıstiyan Birlik partilerini bile geride bırakmasıydı. Bahr ve Brandt’ın Doğu politikası Birlik partileri tarafından şiddetle eleştirilmekteydi. Cordes:
“Doğu Avrupa Komisyonu siyasetle ticaret arasındaki hassas dengeyi gözetmeye azami gayret gösterdi. Hükümete bağlı bir kuruluş olmamakla birlikte siyasi karar sorumluluğunu taşıyanlarla adeta iç içeydik.”
Pragmatizm ideoloji dinlemiyordu. Böylesi iyi de oldu.
'Avrupa ile hiç ticaret yapmıyorduk'
Cordes “1950’li yılların başlarında Doğu Avrupa ile hiç ticaret yapmıyorduk. 1980’li yılların sonlarında Doğu Avrupa ülkelerinin ihracatımızdaki payı yüzde altı dolayındaydı. Bu oran 2011’de yüzde 17’ye yükseldi. İhracatımızda ABD’nin payının yüzde 7, Çin’in ise sadece yüzde 6 olduğunu düşünürsek, bu büyük bir rakam” diyor.
Doğu Avrupa Komisyonu’na Almanya’nın önde gelen tüm işveren kuruluşlarıyla 180 büyük Alman sanayi şirketi üye. Komisyon 21 Doğu, Güneydoğu Avrupa ve Orta Asya ülkesi ile düzenli irtibat halinde. Bu ülkelerle iş yapmak isteyen Alman şirketlerine her türlü yardım ve desteği sağlayan Doğu Avrupa Komisyonu Rusya’da 6 bin 500, Kazakistan’da bin, Özbekistan’da ise 820 Alman şirketinin temsilcilik açmasına yardımcı oldu.
Peki muhatap olduğu ülkeler Alman Doğu Avrupa Komisyonu’nu nasıl değerlendiriyor? Bu sorunun cevabını, uzun yıllar Rus İşadamları Konfederasyonu’nun başkanlığını yaptıktan sonra temmuz ayında Devlet Başkanı Vladimir Putin’in şirket hakları ombudsmanlığına getirilen Boris Titov veriyor:
“Bence Doğu Avrupa Komisyonu, Rusya ile ekonomik ilişkileri olan Batılı ülkelerdeki sözünü en çok dinleten ve en verimli çalışan kuruluş. Uzun bir geçmişi var ve hâlâ son derece etkili. Ülkelerimiz arasındaki ekonomik ilişkilerde sistematik sorunların açıkça tartışılabildiği ciddi organizasyonlar hazırlıyor, günlük işleri aksatmıyor ve bizimle de teması ihmal etmiyor. Bir diğer husus da Doğu Avrupa Komisyonu’nun orta ölçekli Rus sanayi şirketlerine büyük önem vermesi.”
©Deutsche Welle Türkçe
Rolf Wenkel / Çeviri: Ahmet Günaltay
Editör: Ercan Coşkun