Ekonomide kritik reformlar yapılacak mı?
25 Mayıs 2016Yeni Başbakan Binali Yıldırım'ın kurduğu 65. hükümet yalnızca siyasi açıdan değil, ekonomi yönetimi açısından da kritik önemde. 11 yıllık ulaştırma bakanlığı süresince pek çok önemli yatırımı tamamlayan Yıldırım'ın önümüzdeki dönemde kamu yatırımlarını artıracak bir dizi uygulamayı hayata geçirmesi bekleniyor.
Öte yandan Mehmet Şimşek'in Yıldırım hükümetinde de Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcılığı görevini sürdürecek olması piyasaları rahatlattı. Ancak DW Türkçe Servisi'ne konuşan uzmanlara göre, 2017'de AB ile Gümrük Birliği'nde revizyon çalışmalarına başlaması planlanan Yıldırım hükümetinin ekonomide kapsamlı bir yapısal reform gerçekleştirmesi zor gözüküyor.
Şimşek, piyasaları sevindirdi
Dün açıklanan Yıldırım hükümetinde ekonomi yönetiminde dikkat çekici bir değişikliğe gidilmedi. Mehmet Şimşek ile birlikte Maliye Bakanı Naci Ağbal ve Enerji Bakanı Berat Albayrak da kabinedeki yerini koruyan isimler oldu. 1 Kasım seçimlerinden sonra kabineye giremeyen Nihat Zeybekçi de Yıldırım hükümetinde yeniden Ekonomi Bakanı oldu.
Son günlerde özellikle Mehmet Şimşek'in kabine dışında kalacağı söylentileri nedeniyle moralsiz olan piyasalarda, 65. hükümetin açıklanması ile birlikte adeta bahar havası esti. Hızlı bir şekilde düşüşe geçen dolar/TL, bugün 2,9320 ile son 15 günün en düşük seviyesine geriledi. Borsada ise yükseliş hakim. Bu arada Merkez Bankası da dün yaptığı açıklamayla 50 baz puanlık faiz indirimini sürdürdü. Böylelikle Merkez Bankası Şubat, Mart, Nisan ve Mayıs aylarında faiz koridorunun üst bandında toplam 1,75 puanlık indirime gitmiş oldu.
"7 milyar TL yatırım yapılacak"
Dün ilk kez partsinin grup toplantısında genel başkan ve Başbakan sıfatı ile konuşan Binali Yıldırım da yeni dönemde üretim ve yatırım politikalarına ağırlık vereceklerinin altını çizdi. Önümüzdeki dönemde 7 milyar TL'lik yatırım yapmayı planladıklarını açıklayan Yıldırım, "Türkiye'nin mali disiplininden asla taviz vermeden yatırımlarının artırılması için üretimi, istihdamı tüm gücümüzle teşvik edeceğiz, destekleyeceğiz. Vazgeçilmez önceliğimiz üreterek büyüyen ekonomi olacak. Yatırımcının önüne turkuvaz halı sereceğiz" dedi.
Yıldırım hükümeti bir yandan partili Cumhurbaşkanlığı ve dokunulmazlıkların kaldırılması gibi ağır siyasi konular ile uğraşırken, diğer yandan son yıllarda orta gelir tuzağına girmiş ülke ekonomisini canlandırmaya çalışacak. Ancak bu göründüğü kadar kolay değil. Zira, Türkiye'nin uzun yıllardır beklettiği ekonomideki yapısal reformlar, Merkez Bankası'nın bağımsızlığı, Gümrük Birliği'nde revizyon ve yüksek enflasyon gibi sorunlar henüz çözülebilmiş değil.
Yine de piyasalardaki olumlu hava yeni ekonomi yönetimi açısından olumlu bir başlangıç sayılıyor. ALB Forex Araştırma Uzmanı Onur Altın'a göre, Şimşek’in kabine içinde kalması küresel risklerin ve Fed faiz artırımı beklentilerinin yükseldiği dönemde ekonomi yönetiminde daha güçlü bir yapı ortaya konulmak istediğinin göstergesi sayılabilir. Bu arada Nihat Zeybekçi'nin Ekonomi Bakanlığı koltuğuna yeniden oturmasının da piyasalar tarafından pozitif karşılandığını ifade eden Altın, "Zeybekçi'nin piyasalar tarafından bilindik bir isim olması yabancı yatırımcı algısı bakımından da pozitif karşılanacağı gerekçesiyle piyasalarda iyimser bir hava esti. Bu bağlamda AKP'nin bilindik ekonomi politikasından da önümüzdeki dönemde bir sapma beklenmiyor" görüşünde.
"Merkez Bankası'na baskı artacak"
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tam kontrolünde olacağı öngörülen Yıldırım hükümetinin ekonomi politikaları konusunda da Saray'a tabi olmasının özellikle Merkez Bankası bağımsızlığı ve kamu ihalelerindeki şeffaflık gibi konularda sıkıntı yaratabileceği endişesi de var. Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, Mehmet Şimşek'in enflasyon ve faiz gibi konularda Saray ile aynı görüşleri paylaşmadığına dikkat çekiyor. Dolayısıyla Şimşek'in ekonomi yönetiminin başında olmasının mevcut para politikalarının devamı konusunda bir iyimserlik yaratabileceğini ifade eden Gürsel, "Ancak Mehmet Şimşek'in yeterinde ağırlığı yok. Merkez Bankası'nın bağımsızlığının gerilemesine direnebilir mi şüpheliyim. Yeni dönemde Merkez Bankası üzerindeki baskıların artacağını söyleyebiliriz" değerlendirmesinde bulunuyor.
"AB, kamu ihalelerinde düzenleme istiyor"
Ekonomide kıdem tazminatı uygulaması gibi yapısal reformların bir türlü hayata geçirilemediğini hatırlatan Prof. Gürsel, Yıldırım hükümetinin de kritik reformları yapmak konusunda isteksiz davranacağı görüşünde. Öte yandan 2017'de başlayacak Gümrük Birliği'nin yeniden düzenlenmesi görüşmelerinin de öneminde işaret eden Gürsel, "Her iki tarafın da istekleri var. Türkiye, Avrupa Birliği'nin üçüncü ülkelerle yaptığı serbest ticaret antlaşmalarına taraf olmak istiyor. Avrupa Birliği ise Türkiye'deki kamu ihalelerinin rekabete açılmasını talep ediyor ancak kabul görmüyor" diye konuşuyor.
Ekonomi Bakanı Zeybekçi'nin önceki bakanlık döneminde "Taleplerimiz kabul edilmezse, gerekirse Gümrük Birliği'nden çıkarız" şeklindeki açıklamalarını hatırlatan Gürsel, "Eğer çıkacak faturayı ödeyebiliyorsanız ayrılırsınız. Ancak şu bir gerçek ki, Gümrük Birliğ'nden çıkmak Avrupa Birliği'nden çok Türkiye'ye zarar verir. Çünkü ihracatımızın yarısını Avrupa Birliği'ne yapıyoruz" diyor.
AB ile Türkiye arasında vize serbestisi nedeniyle gerilen ilişkiler de bir başka sorun başlığı. Prof. Gürsel, şu an Türkiye-AB ilişkilerinin çok kötü bir zeminde seyrettiğine vurgu yaparak, "Dünyanın en ciddi yayın organlarında 'Türkiye'nin AB üyeliği komedisine son verilsin' şeklinde yazılar çıkıyor. Müzakereler tehlikede. Böyle bir durumda Gümrük Birliği sorunu nasıl çözülecek, belirsiz" değerlendirmesinde bulunuyor.
"Reformlarda ilerleme beklentisi yok"
Ekonomist Haluk Bürümcekçi de Yıldırım hükümeti döneminde ekonomide beklenen yapısal reformların hayata geçmesinin pek mümkün olmadığı görüşünde. Siyasette partili cumhurbaşkanlığı, dokunulmazlıkların kaldırılması gibi ağır sorunlar yaşanırken ekonomide kapsamlı bir dönüşümün öne çıkmasının beklenmemesi gerektiğini dile getiren Bürümcekçi, "Mehmet Şimşek'in kabine dışı kalacak olma ihtimalinin aşılması önemli bir gelişme. Zira hala Şimşek'in yerini doldurabilecek kalibrede bir isim göremiyoruz ekonomi yönetiminde. Ancak Şimşek'in Ali Babacan gibi ekonomide çıpa kabul edilmesi gibi bir durumdan da bahsedemeyiz" diyor.
65. Hükümet programının bugün TBMM Genel Kurulu'nda okunması planlanırken, program üzerinde siyasi parti grupları tarafından gerçekleştirilecek görüşmelerin de 27 Mayıs Cuma günü yapılması hedefleniyor. Yeni hükümet için güven oylaması ise 29 Mayıs Pazar günü gerçekleştirileceği belirtiliyor.
©Deutsche Welle Türkçe
Aram Ekin Duran