27.03.2018 - Alman basınından özetler
27 Mart 2018Nürnberger Zeitung Varna'daki Avrupa Birliği–Türkiye zirvesinden uzlaşma çıkmasının zaten beklenmediğini belirttiği yorumunda Avrupa'nın Türkiye'nin politikalarını etkileme imkânlarının sınırlı olduğunu vurguluyor:
"Batı ve özellikle de Avrupa Birliği'nin Varna zirvesindeki baskı gücü ve argümanları oldukça zayıftı. Yeşiller Partisi'nden Claudia Roth haklı olarak Türkiye ile varılan mülteci geri kabul anlaşmasının feshedilmesini, Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz ise tam üyelik müzakerelerine son verilmesini talep ediyor. Ancak Türkiye Cumhurbaşkanı her iki talebi de Avrupa Birliği'ne karşı silah olarak kullanmakta tereddüt etmeyecektir."
Frankfurter Allgemeine Zeitung ise Türkiye'nin Suriye ve Irak'taki askeri operasyonlarının vahim sonuçlara yol açabileceği uyarısında bulunuyor:
"2014 yılında Sincar'daki Ezidileri IŞİD'den kurtaran PKK, Türkiye'ye gerekçe yaratmamak için harekâttan önce bölgeden çekilmişti. Ancak Afrin'den sonra Irak'ın kuzeyinde de Türk bayrağı dalgalanıyor. Türkiye'nin müdahalesini toprak bütünlüğünün ihlali olarak değerlendiren Irak hükümeti ise orduyu seferber etti. Türkiye'nin sınır ötesi askeri müdahaleleri ateşle oynamak anlamına gelir. Türkiye Ege adaları üzerinde hak iddia etmekle de saldırgan bir tutum izlemiş oluyor. Görünürlerde ise Türkiye'ye haddini bildirecek kimse yok."
Birçok batılı ülke gibi Avrupa Birliği ülkelerinin de Rus diplomatları sınır dışı etme kararını yorumlayan Frankfurter Rundschau gazetesinde şu satırları okuyoruz:
"ABD, Almanya ve diğer AB ülkelerinden oluşan ittifak eski Rus ajanı Sergey Skripal'ı zehirleme girişimine tepki olarak Rus diplomatları istenmeyen kişi ilan etmekle krizi tırmandırmış oluyor. Londra ile dayanışma gösterip, olayın aydınlatılmasına katkıda bulunması için Moskova'ya diplomatik baskı yapılması yerindedir. Batı ülkeleri aynı zamanda önemli görüş ayrılıklarına rağmen ortak bir amaç etrafında birleşebileceklerini de kanıtlamış oldular. Ancak bu girişim anlaşmazlığı giderici unsurlardan yoksun. Örneğin Almanya araya girebilir ve zehirli maddenin numunesini Putin yönetimine götürebilirdi. Böylece Batı Moskova'ya yakınlık gösterip, Rus yönetiminin talebini yerine getirmiş ve Moskova'yı karşılıkta bulunmaya zorlamış olurdu. Bu strateji aynı zamanda Batı'nın anlaşmazlığı tırmandırmak yerine, geçinilmesi zor olan Rusya ile ortaklık kurmak istediğini de göstermiş olurdu."
Frankfurter Allgemeine Zeitung'un aynı konudaki yorumu ise özetle şöyle:
"Rus yönetimi son yıllarda AB ve NATO'yu zayıflatma çabalarında başarılı oldu. Başarı Moskova'yı aşırı ölçüde cesaretlendirmiş olmalı ki, Rus yönetimi gözü pek manevralara kalkışmaktan çekinmedi. Diplomatların sınır dışı edilmesinin kararlaştırılmış olması, Rusya'nın ölçüyü kaçırdığına işaret ediyor. Bunun Vladimir Putin'e bütün açıklığıyla anlatılması gerekir. Angela Merkel ve Emmanuel Macron bunu başarabilirler. Bu vesileyle de yaz aylarındaki futbol şöleniyle sükse yapacağını, ancak yurtdışında zehirleme girişiminde bulunmaktan çekinmeyen bir ülkede konuk kimliğiyle kendini güvende hissetmenin ne kadar zor olacağını da Putin'e anlatabilirler."
© Deutsche Welle Türkçe